Fatih Cem Gülbent ile Masalperest Kitap etiketiyle okurla buluşan yeni romanı “Söyle Tamana” hakkında konuştuk.
Fatih Cem Bey, yeni romanınız “Söyle Tamana” geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Kurmaca türlerle olan ilişkiniz, yazma serüveniniz ve yeni romanınızın ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz?
Annemin dikiş kutusundaki tahta çekmecelere kadar uzanır benim yazarlığa adım atam sürecim. Hayalimde o çekmece otobüs olurdu ve içindeki yolcuları günler süren yolculuk sonrasında gitmek istedikleri yere ulaştırırdım. Kimisi öğretmen olarak atanırdı kimisi doktor… Demek ki o zamanlar oyun oynarken bile kurgu yapıyormuşum.
Küçüklüğümden beri çok kitap okurdum ve fırsat buldukça kitap fuarlarına gidip yazarlarla tanışırdım. Benim de bir kurgum var ve kitap yazmayı çok istiyorum demek isterdim fakat söyleyemezdim. Çünkü öncesinde özgün bir konu bulmalıydım.
2007 yılının Temmuz ayında bir gece yarısı, uyku ile uyanıklık hali arasında birden sıçradım ve yatağımda doğruldum. Ne gördüğümü hatırlamıyorum fakat şu cümleyi söyledim. “Ya uyanamasaydım, rüya devam etseydi nasıl kurtulurdum?” Meğer o gece yaşadığım olay ilk kitabımın başlangıç adımı olacakmış. O cümleden yola çıkarak; “Bir sistem olsa, bu sisteme girenler olsa, onlara orada şifreler ve bulmacalar verilse, eğer tuzakları geçebilirlerse alabilecekleri en büyük hediye uyanabilmek olsa…” diye düşündüm ve çalışmalara başladım.
İlk kitabım kısa sürede geniş kitlelere ulaştı. Ardından aynı iskelet kurgusu içerisinde ikinci ve üçüncü kitabı çıkardım. Sonra yirmi adet çocuk kitabım yayınlandı. Daha sonra da iki yetişkin kitabı daha çıkardım. Yaklaşık 13 sene içerisinde 500’den fazla okul etkinliğim ve yüzlerce kitap fuarı programım oldu. Yüzbinlerce öğrenci ile buluşup kitaplarımı imzaladım.
Son kitabım “Söyle Tamana” ise geçtiğimiz Kasım ayında okurlarıyla buluştu. Hem konusu hem hazırlık süreci hem de yazım aşaması ile bende bambaşka bir etki bıraktı. Söyle Tamana tamamen spiritüel bir kitap değildir. İnsanın olgunlaşması için öğrenmesi gereken on iki dersi, on iki kristal şeklinde sunan ve bunlara ulaşma yolunda hissedilen duygulara ışık tutan fantastik bir kurgudur.
Harflerin enerjileri ve etkiledikleri çakraları anlatan bir “Numeroloji” kitabı da değildir. Hitap ettiği kitleyi macera, gizem ve heyecanla sarıp enerjilerini yükselten bir kitaptır.
Etkinliklerimde çoğu zaman bir konuya dikkat çekerim. Not alın, not alın, not alın. Aldığınız bu notları küçük kağıtlara yazın ve not kavanozunuzun içine atın. Bu ne işime yarar demeden devam ederseniz ileride bunun faydasını görürsünüz. Kalkıp da her şeyi yazın demiyorum ama o an sizi heyecanlandıran bir söz, haber ya da ilk defa öğrendiğiniz bir bilgi ileride tıkanık bir yolu açan kurgu anahtarı olabilir. Bilemezsiniz.
Antalya’da bir okul etkinliğindeydim. Söyleşi bitmiş ve imzaya geçmiştim. Sırası gelen her öğrenci kitabını uzatırken ismini söylüyor ben de ismine özel imzalıyordum. Bir öğrenciye adını sorduğumda Tamana demişti. O an durdum ve anlamını merak ettim. “Umut etmek” dedi. O öğrenciye kitabını verdikten sonra hemen ismini ve anlamını not ettiğimi hatırlıyorum. O programda alınan diğer notlar da evime döndükten sonra kavanozumla buluşmuştu.
Yıllar sonra aklıma gelen bir kurgu için notlarımdaki bu isim, karakterin ismini ve macerasını belirledi.
“Söyle Tamana”yı kaleme alırken ilham kaynaklarınız neler oldu? Gözlemleriniz, deneyimleriniz, okumalarınız metninize nasıl yansıdı?
Okuduğum kitaplar ve kavanozumdaki notlar… Bir kitapta insanın deneyimlemesi gereken on iki yaşam niteliğini okumuştum. İçeriğinde sayılar olan hayata dair konular, fantastik kurgu için her zaman dikkatimi çektiğinden bu yaşam niteliklerini de not alıp kavanozuma atmıştım.
Tamana’nın bilinçaltına çıktığı yolculukta aklındaki bir soruya cevap arıyor. Peki, yoldayken başına gelecek olaylar ya da kurgunun ana iskeleti ne olacak sorusu? Ana gayeyi destekleyen kurgu üzerinde çalışırken on iki temel yaşam niteliğini de kullanmak istedim. Sonuçta bu dersleri deneyimlemek istiyor mu insan? Evet. Bunu da duygularıyla hissediyor ve dersi geçip geçmediğini çözümlüyor.
Fantastik kurguda bu temel niteliklerin fiziki nesneler olmalarını istedim ve birer kristal şeklinde düşündüm. Bu kristallerden en az birine ulaşan, kristalin temsil ettiği dersi de geçmiş sayılıyor. Bu şekilde kurguda ele alınan her konu birbirine bağlanıyor.
Eğer kitabı okuduysanız kurguyu nasıl şekillendirdiğimi anlamışsınızdır.
Elinizdeki malzemeyi fantastik kurgu için yeniden üretip nasıl dönüştürdünüz?
Benim için işin en kolay kısmı burası. Bir örnek ile açıklayayım. Fransa’daki Louvre müzesini ve içinde sergilenen Mona Lisa tablosunu herkes bir şekilde bilir. Ya resmini görmüştür ya filmini ya da belgeselini izlemiştir. Fakat Mona Lisa ile aynı oda içerisinde ( Aynı müze demiyorum dikkatinizi çekerim ), tablonun tam karşısında asılı bir tablo daha var. Bu tabloda kim var? Kanuni Sultan Süleyman. Peki bunu neden çoğumuz bilmez? Çünkü Mona Lisa kadar ön plana çıkartmazlar. Söyleşilerimde bu soruyu sorduğumda cevap için birçok parmak kalkar. Sebebi ilk kitabımı okumuş olmalarıdır.
Louvre Müzesi’ndeki bilgi ve bilgileri direkt bu şekilde verebileceğim bir kitap yazmam. Fakat tablolara şifreler koyup müzede tek başına olan bir karekterin buradan kurtulması için o şifreleri çözerken vereceği mücadele sonrasında okuyucuya müze hakkındaki bilgileri verebilirim.
Romanınızın merkez temaları hakkında neler söylemek istersiniz? Odaklandığınız temalardan hareketle özellikle roman türünü seçmenizin nedeni nedir?
Rüyaların ötesindeki alemde geçen kurgumun temelinde insanın yaptığı hataları ile yüzleşmesi ve gösterdiği çaba sonrasında alabileceği mükafat var. Yapay zeka bağlantısını kurguladığım kitabımda ise hırsın olumsuz yönü, başarıya odaklanma ve ortak bilincin yükselmesi ön planda. Söyle Tamana kitabımda ise insanın olgunlaşması için alması gereken dersler, bu derslerin hayat yolculuğundaki etkisi anlatılmakta.
Toparlayacak olursam genel olarak içe dönüş, hesaplaşma, potansiyeli ortaya çıkarma, sebep sonuç ilişkisi ve yüzleşme kitabımın temellerini oluşturuyor.
Romanınızı resimleyen illüstratör Hamdi Akçay ile birlikte nasıl bir çalışma yöntemini hayata geçirmeye çalıştınız?
Ufkun ötesinde bir kurgu yaptığıma inanıyorum. Kurgularımın anlaşılması ve insanın olgunlaşma yolunda destek olması nasıl beni heyecanlandırıyorsa Hamdi Akçay da çizimleri ile bunu gerçekleştirdiğine inanıyorum.
Hamdi Bey’i Masalperest Yayınları vesilesi ile tanıdım. Yayınevinin kendisine karşı duyduğu heyecan beni de etkiledi. Çizimlerden önce kitabı okuması da projeye başlamada çok etkiliydi. Eğer ortaya güzel bir eser çıkacağına inanıyorsanız bu etkiyi Hamdi Bey de dahi tüm yayınevinde hissediyorsunuz.
Sizce romanda, öyküde, şiirde döneme göre bazı konular, izlekler ön plana çıkıyor mu, son dönemde ilişkiler, kadınlık ve erkeklik durumları, aile ve yabancılaşma mesela, sizin de bu anlamda sizin de özellikle kişisel gelişi romanlarında ön plana çıkan yolculuk-bireysel olgunlaşma motifinden hareketle zamanın ruhundan etkilendiğinizi söyleyebilir miyiz?
Eğer zamanın ruhundan etkilendiysem bu sadece Söyle Tamana kitabı ile olmuştur. Çünkü son yıllarda spiritüel kitaplar ve buna uygun içerikli videolar yaygınlaştı. Daha çok eşimin ilgi göstermesi ile kitaplığımızda bu tarz kitaplara yer açıldı. Açılmaya da devam ediyor. Okudukça, öğrendikçe ve anlamlandırmaya çalıştıkça bir yandan da nasıl fantastiğe ya da bilim kurguya bağlarım düşüncesi zihnimi zorluyor. Fakat bir konu var ki ona çok dikkat ediyorum. O da bizim değerlerimiz, bizim kültürümüz. Fantastik de olsa kendi öz değerlerimizden sapmadan okuyucular ile buluşmak ve takdir görmek benim için en büyük mutluluk oluyor.
Dünya ve Türkiye özelinde salgın, iklim krizi, savaşlar, göçler ve temel eşitsizlikler üzerinden düşündüğümüzde bu zorlu günleri edebiyat aracılığıyla daha az hasarla atlatabilmemiz mümkün mü sizce?
“Şu Çılgın Türkler” kitabının ismi “Sakarya Meydan Muharebesi” olsaydı kitap o kadar çok kişiye ulaşmazdı. Burada kapak olsun, kitabın ismi olsun ya da kurgunuz olsun, her ne ise bir şekilde merak duygusu ile okuyucuyu yakalamanız lazım. Diyelim ki kurgu ile etkileyeceksiniz. Kitabınızın ilk beş ya da on sayfasında merak duygusu uyandırdınız uyandırdınız… Eğer bunu başaramazsanız kitabınızın sonu çok mükemmel bile olsa okuyucuya okutamazsınız.
Dediğiniz gibi zorlu günleri edebiyat aracılığı ile atlatabilmemiz için hitap ettiğiniz okuyucu kitlesinin hayallerine, heveslerine ve yöneldikleri yola hakim olmanız, bu yolda onları merak duygusu ile kendinize çekebilmeniz gerek.
Fatih Bey, roman türünde başucu yazarlarınız kimler, başucu kitaplarınız hangileri?
Çok geniş bir kitaplığım var. Hepsini yazmak isterdim fakat buraya sığmaz. Bu sorunuzda kurgu kitapları ve bazı deneme kitaplarına öncelik verebilirim. Ali Ural’ın Posta Kutusundaki Mızıka kitabı beni etkilemiştir mesela. Dan Brown ve Adam Fawer’in kurguları da farklıdır. Çok kitap okuduğumu söylemiştim. Bunun yanında çok da film izlerim. Haliyle kitabın ve filmin sonları hakkında tahminler yaparım. Eğer bu tahminlerden hiçbiri çıkmazsa o kitap beni etkilemiş olur. Eğer evinizde televizyon kanalları yoksa ve kitaplarla iç içeyseniz bir zaman sonra bu gözle okuyor ve izliyorsunuz.
Son günlerde neler okudunuz? Önümüzdeki dönemde kurmaca türlerde yeni üretimleriniz olacak mı?
En son okuduğum kitaplar; Gizli Sırlar Öğretisi, Ruhsal Psikoloji, Gece Yarısı Kütüphanesi ve yapay zekaya dair bir iki kitap…
Söyle Tamana kitabının yeni bir kurgusu şekilleniyor aklımda. Fakat ilk kitabın devamı olmayacak. Ayrıca insan bilincinin bağlı bulunduğu okyanustaki frekans akıntılarına göre ilerleyen birinin macerasını konu alan yepyeni bir kurgu da tasarlıyorum. Bakalım ilerleyen günlerde hangisi zihnimde ön plana geçip yazılmak isteyecek!
Söyle Tamana kitabı için 10 sayfalık derin kurgu dosyası hazırladım. Kitabın kurgusunun nasıl şekillendiğine ve bağlantıların nasıl birleştirildiğine dair bir dosya. Aynı zamanda kurgunun temelini oluşturan yazılar da içerisinde mevcut. Bu dosyaya ulaşmak isteyen www.fatihcemgulbent.com web sitemi ziyaret edebilir.
edebiyathaber.net (22 Aralık 2023)