Fotoğraflar ve yazı: Lütfi Özgünaydın
Yazarlar projem içinde Feridun Andaç da yer alıyordu. Böylesine üretken bir yazarın fotoğraflarını mutlaka çekmeliydim. Yazarların önce evlerine gidiyorum. Genellikle masalarını ve önemsediklerini fotoğraflıyorum.
Feridun Andaç’ın evinde fotoğraf çalışırken bir taraftan konuşuyorduk. Evde üç ayrı masası var. Masalar öylesine düzenli ki! Her masanın defterleri, kitapları ayrı. Çalışma masalarını sordum: “Çalışma masasını bir yazı-okuma-yaratma arenası olarak görürüm,” dedi. “Orada geçen zamanlarımı önemserim. Bu nedenle birkaç çalışma masası kullandığım için her birine başka bir uğraşı taşırken kendi ritüelleriyle bezerim. Renk, ışık nesneleridir bunlar adeta. O nedenle bir gemi kaptanının köşkü’ne, bir ressamın şövalesine benzetirim.” Masaları önemsiyor, orada güçlü hissediyor kendisini. Bilgisayarında yazılarına son şeklini veriyor. Ancak el yazısını da seviyor ve önemsiyor. Sürekli okuduğu, elini uzattığı kitaplarda var masasında. Dolaşırken sevdiği mekanlarda oturduk. Oralarda çalışıyor çoğu zaman. Bir masaya oturup yazıyor. Masanın üzerinde yine önemsediği bir kitap ve küçük defterleri oluyor.
Ev kitaplarla dolu. Salonun sehpalarında bile yığın yığın kitap. Kitaplardan söz ederken istediğini hemen bulup çıkarıyor. İki oda kütüphane şeklinde düzenlenmiş. Bu konuda da düşüncelerini şöyle anlattı: “Buna doluluk demeyelim. Bir kütüphanedir çalışma mekanım. Çünkü ‘depo’ gibi görmem, her biri konularına, çalışma ilgi alanıma göre tasniflidir. Yani önüme gelen her şeyi kitaplığımda bulundurmam. Seçer ayıklarım.” Feridun Andaç’ın başka bir mekanda da daha kitapları var. Toplam 35 bin kitabı ve geniş bir arşivi bulunuyor. Onlardan yararlanmayı kurduğu düzen sayesinde sağlıyor. İstediğini kısa bir süre içinde buluyor. Evinde uzunca bir süre kaldım ve fotoğraflarını çektim. “Duvardaki saatle de çek,” dedi… Anladım ki zamanı çok önemsiyor. Bu kadar yazı, 69 kitap onun zamanı iyi değerlendirmesi sonucu ortaya çıkmış. Feridun Andaç gerçekten çok çalışkan bir yazar. Onun denemelerini herkes gibi oldukça severim. Edebiyatın içinden seçiyor konularını. Özellikle bir yazar, bir kitap ön plana çıkıyor yazıda. Hemen o kitabı bulmak ve okumak istiyor insan. Birçok ödül kazanmış Feridun Andaç, geçtiğimiz günlerde de Kartal Belediyesi Vedat Günyol ödülü onun “Üstümüzdeki Gül Yaprağı” adlı kitabına verildi.
Yazarlarla, sevdikleri mekanları da geziyoruz. Anadolu yakasında Anadolu Hisarı’nda ve Çengelköy’de fotoğraflar çekiyordum. Ara sokaklara gitti, orada da bir kitapçı buldu; oturduk, dinlendik, onlarda çok sevindiler bizi görünce; yine kitaplara baktı, sordu, soruşturdu.
Sonra Karaköy’e gittik. Sirkeci Garı’nda fotoğraflarını çekmemi istedi. Trenleri çok sevdiğini biliyordum. Erzurum’a hep trenle gitmek isterdi. Galata Köprüsü üzerinde çalıştık, Bankalar Caddesi’ne gittik. Güzel binaların önünde duruyor, anlatıyordu. Mimari de çok önemli Feridun Andaç için. Renkleri de önemsiyor. Birkaç kez fotoğraf çekeceğim mekanı o istedi. Ünlü merdivenlerde fotoğraf çektim, sonra hemen karşıda bir binaya girdi, içeride kitapçı varmış, kitapçının önünde durdu. Özel kitaplar vardı orada. Yine inceledi sordu öğrendi.
Yazarlarla sadece fotoğraf çekmiyorum. Onlarla ya gezerken ya da masasının önünde konuşuyoruz. Çok önemli şeyler anlatıyorlar. Yararlanıyorum, keşke anlattıklarını kayıt edebilsem ama birkaç işi birden yapacak gücüm yok. Beş kitap önermesini istedim. “Elbette,” dedi. “Klasikler gelir önce, sonra Gılgamış Destanı, Homeros’un destanları, Dante’nin İlahi Komedya’sı, bir Stendhal ve Dostoyveski…”
Çalışma bitince İFSAK da gösteriyi yaptım. Yoğun bir katılım vardı. Gösteriden sonra Feridun Andaç söyleşisi başladı. Yine kitapları anlattı, ünlü yazarların sözlerini hatırlattı. Fotoğraf ve yazın ilişkisinden söz etti. Erzurum günlerini ve orada bir öğretmenin yönlendirmesinden örnekler sıraladı. Sorular soruldu. Gösterinin sonunda İFSAK Başkanı Tanju Aklemam bir teşekkür belgisi sundu Feridun Andaç’a.
İFSAK’ta her ayın son çarşamba günü sunduğum Edebiyat ve Fotoğraf Sohbetleri programında önemli bir yazarla birlikte oluyorum. Onları önemsiyorum, anlattıklarından izleyiciler etkilensin, kitaplara yönelsinler. Mart ayının konuğu İnci Aral. Yine son çarşamba görüşelim.
Lütfi Özgünaydın – edebiyathaber.net (15 Mart 2018)