1. Sadakat/bağlılık: Yazı cömert değildir, siz çeker alır sözcükleri biçimlersiniz. Bu da sadakat ve bağlılık ister öncelikle. Esin dediğimiz şey, yazıya sadakat ve bağlılığınız yoksa, gelip geçici bir rüzgârdır.
2. Merak/keşif: Merak, keşfin kapısı… Görünenin arkasındakini öğrenme tutkusunun yolu buradan geçer. Okumak, gösterip öğretendir. Yazmak için ise kaçınılmazdır. Meraklı okur/yazar olun, içinizdeki yazı ağacını büyütür, daha başka birçok şeyi de…
3. Okuma tutkusu: Okumak, yazmanın ivmesidir. Ama okurken not almak, bir yazma ilkesi olmalıdır yazan için. Notların/yazı defterlerinin yazarların belleği olduğu unutulmamalı.
4. Her gün yazmak: Bir masanız olmalı, masa çağrıdır; her yazmaya/okumaya, çalışmaya. Kendinizi yazmayın, ama kendinizden beslenin. Bunun için de bir aile albümü yapın, her gün bundan esinlenerek insan öyküleri yazın, bunu kendinizi/yazma ritüelinizi geliştirmek için yapın. Bunu yaparken Goethe’nin şu sözünü unutmayın: “Bir çok şeyi yazabilirsiniz, ama yeterince araştırıp öğrenmediğiniz şeyleri yazamazsınız.”
Bunun için bildiklerinizi/hatırladıklarınızı/gördüklerinizi yazmaya verin her gün kendinizi. Bunda yazma sabrı göstermeyen başka şeyleri öğrenip yazma arzusunu besleyemez.
5. Yolculuk/gitmek: Gitmek karşılaşmaktır, yazı da işte bu karşılaşmalardan doğar; insanla/yazarla/yerle/mekânla… Gitmeyi seçin, bunun için her şeyi göze alın.
6. Bir mekân kurmak: Yazmak kurmak/tasarım işidir. Önce kendinize bir mekân kurarak başlayın, başka mekânlarda yazmak alışkanlığı edinin. Unutmayın, iyi ressamlar kendi atölyelerini kendileri kuranlardır.
7. Buzdağı ilkesi: Hemingway’in bu ilkesini bilmeden yazmaya başlamayın. Sizin de bir buzdağı ilkeniz olmalı.
8. Yazar okumak: Yazar okumak öğrenmenin ötesinde size yeni ufuklar açar. Bunu bir ustadan el almak olarak da nitelendirebilirsiniz. Ustasızlık, yoksulluk gibidir! Yoksunsanız bundan yazıda zenginleşemezsiniz.
9. Başka disiplinler: Sinemaya yolunuz düşmüyorsa yazınızda bir eksiklik vardır, müzikten yoksunsanız ruhunuzun gözenekleri kapanmış demektir, eğer mimarlığa ilgi duymuyorsanız mekân duygunuzu da yitirmiş olmalısınız… resimden uzaksanız görme yolculuğunuz hiç olmamış demek… Ne acı, tüm bunlardan yoksun olarak yazmayı istemek! Hatta yazmakta direnmek.
10. Sözlük yaratmak: Kendi söz dünyanızı kurun. Ne okursanız okuyun sözcükleri/nizi çekip alın oradan. Duyduklarınızı, işittiklerinizi de yazacağınız bir sözcük defteri oluşturun. Göreceksiniz zamanla kendi sözlüğünüzü de yazıyor olacaksınız.
11. Vazgeçilmezlik: Edebiyatı, yazıyı/okumayı tek vazgeçilmeziniz kılabilirseniz ancak başarılı olabilirsiniz. Yani, hayatınızın merkezine yerleştirerek. Ötesi avuntu!
edebiyathaber.net (4 Ağustos 2014)