Söyleşi: Serkan Parlak
Feza Karakaş’ın Sevgi Projesi – Romantik İlişkilerde Mutluluk ve Evlilikte Aşk Mümkün mü? Ceres Yayınları tarafından yayımlandı. Feza Karakaş’la son kitabını ve yazarlık tecrübelerini konuştuk.
Kitabınız geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Edebiyatla ve özelinde kişisel gelişim alanıyla ilgili okumalarınız nasıl başladı, nasıl gelişti ve bugünlere nasıl geldiniz?
Edebiyata olan ilgim ve kitap okuma alışkanlığım rahmetli annem ve babam sayesinde çok genç yaşlarda dünya klasikleri kitaplarını okumam ile başladı ve ergenlik dönemimde babamın Mevlâna, Ömer Hayyâm, Yunus Emre gibi büyük filozofların kitaplarını okumam ile devam etti. Kişisel gelişime ilgim ise, lise ve üniversitede aldığım psikoloji derslerinden aldığım keyif ve bitmek tükenmeyen bir merak ile başladı. Ciddi anlamda içsel yolculuğuma başlamam ise otuzlu yaşlarımda Dubai’de yaşadığım dönem de arkadaşımın Luise Hay’in ‘Düşüncelerin Gücü’ kitabını hediye etmesi ve bunun sonunda ruhsal bir uyanış deneyimlemem ile başladı.
Yapıtınızı kurgularken ilham kaynaklarınız neler oldu, iş hayatınızdaki deneyimleriniz, gözlemleriniz metninize nasıl yansıdı?
Her şeyden önce yaşam formülüm: olmak, yapmak ve en son sahip olmak sırasına dayanır. Önce ol, yani özüne bağlan, hikayelerin olmasa kim olurdun sorusunun yanıtını bul ve merkeze, ya da yuvana dön. Fiziksel dünya da yapmak istediğin şeyleri ise önce merkeze gel ve sonra yap. Olmak, yapmak sürecinin sonunda ise sahip olmak, sonuç yaratmak gelir. Tüm yazılarımda bunu ilham aldım. Özümüze bağlı olmanın önemini vurguladım. Seminerlerimde özümüzden uzaklaşıp, stres veren düşüncelere inandığımızda kim oluruz, hangi duyguları deneyimleriz, başka insanlara ve kendimize nasıl davranırız, düşünceye inanmasak kim oluruz sorusunu ve ikisi arasındaki farkı keşfetmeye yönelik Byron Katie’nin The Work yöntemini kullandım. Sevgi Projesi ve daha önceki tüm kitaplarım kendi yaşam deneyimimi, bilgi ve bilgeliğimi ve de The Work düşünce sorgulama yöntemini kullanarak verdiğim Romantik İlişkiler seminerimden sonra doğdu ve gelişti.
Elinizdeki malzemeyi kurgu için yeniden üretip dönüştürürken nasıl bir süreç işliyor? Taslaklarınızı nasıl oluşturuyorsunuz? Kitabınızın başlangıç ve sonuç bölümünü nasıl oluşturdunuz?
Her şey bir akış içince oluyor ve kitap sanki kendisini yazıyor. Kitabımın hamur hali kurslarım sırasında doğal olarak çıkıyor. Sonra ilave etmek veya eklemek istediğim yerleri ekliyorum ve çok değerli editörlerim kitabı son haline getirmekte destek oluyorlar.
Özellikle kişisel gelişim alanını ve deneme türünü seçmenizin nedeni nedir?
İnsan ihtiyacı olan şeyi öğretirse öğreniyor diye düşünüyorum. Yazdığım şeyler ile büyüyorum, gelişiyorum ve bütün ile bir oluyorum. Evrenin kanunu vermek almaktır o kadar güzel çalışıyor ki verdiğim her şey bana katlana katlana geri geliyor ve ruhumu besliyor. Kim olmadığımı hatırlayıp, kim olduğumu buluyorum bu süreçte ve otomatik pilot ve kurban olarak yaşamaktan çıkıp, zihnimin esiri olmak yerine veziri oluyorum. Kişisel dönüşüm bana keyif veriyor, yaşadığımı hissediyorum. Deneme alanını özellikle üzerinde düşünmüş ve seçmiş değilim o yüzden deneme yazmayı seçmemin özel bir nedeni yok. Daha önce yazdığım ve yayınlatmadığım pek çok kısa hikayem var ve belki onları da toparlar ve kitap haline getirebilirim. Bu günlerde hayatımı yazıyorum.
Denemelerinizde hangi dertlere yoğunlaşıyorsunuz?
Ben uğraşılarımı dert olarak tanımlamıyorum. Sadece insanların stresli düşüncelere inandığı ve inanmadığı zaman arasındaki farkı görebilmeleri için rehber oluyor ve onlara yaşama farklı bakış açılarından da bakabilmeleri için alan açmalarında destek oluyorum. Katılımcılarım düşüncelerine inanarak kendi dertlerini kendilerinin yarattığını fark ediyorlar. Gelecek korkusu en çok yaratılan dertleri arasında oluyor benim deneyimime göre. Korku ile güdülen bir zihinsel dünya var. Geçmişi bırakamama, geçmişteki korkulu deneyimleri geleceğe yansıtmak ve her düşündüklerine körü körüne inanma en çok rastladığım stres kaynağı.
“Dünya ve Türkiye özelinde depremler, salgın, iklim krizi, ırkçılık, savaşlar, göçler ve temel eşitsizlikler üzerinden düşündüğümüzde önerdiğiniz yolculuk ya da araştırdığınız bileşim aracılığıyla bu zorlu günleri daha az hasarla atlatabilmek mümkün mü sizce?
Evet mümkün elbette. Byron Katie dünyada 3 çeşit iş olduğunu söyler. Benim işim, senin işin ve Allah’ın, doğanın veya evrenin işi. Depremler, iklim krizi, savaşlar, ırkçılık, göçler, temek eşitsizlikler, salgın gibi bizim kontrol edemeyeceğimiz şeyler bizim işimiz değildir. Bizim işimiz içimizdeki savaşı durdurup, özümüze bağlanıp, içimizdeki huzur ve sevgiyi dışarıya taşırmaktır. Dünyadaki barış ve sevgi içimizde başlar. Dış dünya iç dünyanın yansımasıdır. Eğer dünyada savaş, ırkçılık, temel eşitsizlik, göçler var ise mutlaka iç dünyasında bunları yaratan ırkçı, savaşçı, eşitliğe karşı, gezegenimizi kirleten, kaynaklarını bencilce tüketen insan zihni vardır. Depremler evrenin işidir fakat deprem bölgelerinde sorumsuz ve ego zihniyeti ile yapılanma yapan ve izin verenler insandır. Değişim be dönüşüm iç dünyamızda iki kulağımızın arasındaki zihinde başlar. Sevgi ve barış dolu ve bütüne bağlı ve tüm insanlığın ve gezegenimizin hayrını düşünen ve hepimizin tek olduğunu bilen bilinçler arttıkça zor dediğimiz günler gül bahçesine dönebilir ve benim deneyimime göre dünyanın şu anki içinde olduğu cehennemden çıkmanın tek anahtarı budur.
Kitabınızın bölüm başlangıçlarında epigraf olarak şiir ve deneme türünün önemli isimlerinden alıntılar kullandınız. Seçimlerinizi nasıl yaptınız ve bu yöntemle neyi amaçladınız?
Koşulsuz sevgiye ulaşmış ve bu sevgiyi bizzat yaşama geçirmiş pek çok filozof ve düşünür, adlarını tarihe yazmış atalarımız var. Bunlardan alıntılar almadan yazılan bir kitabın tam ve bütün olmayacağını düşündüğüm için onlardan alıntı aldım. Gerçek aşkın evrenselliğini, önemini ve mümkün olduğunu anlatmaya çalıştım.
Özellikle salgın dönemi ve sonrasında çok sayıda nitelikli ve niteliksiz kişisel gelişim kitabı yayımlandı. Kitabınızın var olan kişisel gelişim kitaplarından farkı nedir, bu alanla ilgilenen okurlar kitabınızı neden almalı?
Ben nitelikli ve niteliksiz kitap diye etiketlemem istemem. Her kitabın yazılma ve hizmet etme sebebi vardır. Kitabımı kimsenin kitabı ile karşılaştırma yapmam istemiyorum. Benim düşünceme göre her kitap değerlidir ve emek sonucu ortaya çıkmıştır. Kitabım okurlarına farkındalık verebilir. Yaşamda ve özelikle romantik ilişkilerinde yaşadıkları sorunları farkına varıp çözümün de olduğunu gösteren bir rehber. Yani önce sorunu farkına varmayı sağlıyor sonra da çözümü gösteriyor. Kendinizin doktoru olup, teşhisi koyuyor sonra da şifa reçetesini gene siz yazıyorsunuz.
Kitabınızı okuyan okurlara bu konuda derinleşmek isterlerse neler yapmalarını ya da neler okumalarını tavsiye edersiniz?
Byron Katie’nin The Work yöntemini öğrenip, yaşamlarında uygulamalarını tavsiye ederim. Katie’nin ilk basılı kitabı olan ‘Olanı Sevmek’ kitabı ile başlangıç yapabilirler. Ayrıca aşağıdaki web sitelerinden de The Work ile ilgili bilgiler edinebilirler ve FMK Bilgelik okulunda verdiğimiz eğitimlere katılabilirler. Benim Sevgi Projesi öncesi yazdığı ‘Her şey Bizim İçin Oluyor, Mutluluk Projesi ve Özgürlük Projesi’ kitaplarımda meraklıların derinine bilgi ve deneyim elde etmelerine destek olabilir.
www.bilgelikatolyesi.com sitelerinde pek çok değerli bilgi bulabilirler ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirler.
Deneme, roman, şiir ve öykü türünde başucu yazarlarınız kimler, başucu kitaplarınız hangileri?
Türkçe olarak son günlerde Şermin Yaşar’ın kitaplarını okuyorum ve çok keyif alıyorum. Okurken çocuklar gibi merak ve neşe içinde oluyorum. Ayrıca İngilizce okuduğum pek çok kitap var bu günlerde Kristin Neff ‘in Kendine Şefkat konulu birkaç kitabını ve Thich Nhat Hanh’nın Mindfulness kitaplarını okuyorum. Gençliğimde çok hoşuma gitmelerine rağmen bu günlerde şiir kitaplarına pek ilgi duyduğumu söyleyemem. Belki de yoğun yaşamam ve zamanımı fazla ayıramamaktan da şiir kitapları okuyamıyorum.
Masanızda neler var, yazmaya devam edecek misiniz?
Evet yazmaya devam edeceğim. Eşim Metin Karakaş ile ortak verdiğimiz bir seminer sonucu ortaya çıkacak olan bir kitap hazırlığı içindeyiz. Bu arada ben hayatımı yazma sürecine de başlamış durumdayım. Onun dışında yayınlanmayı bekleyen 4 kitap daha var sırada.
Son olarak 2024’ten beklentileriniz neler?
Beklentim yok. İhtiyacım olan o anda bana evren tarafından verilir. Olan ihtiyacım olandır. Ben yaratmaya ve içimdeki sevgiyi, yaşam enerjisini, bilgeliğimi ve müziğimi dışarıya vermeye devam edeceğim. Ve bu yaşam sürecimi, herhangi bir beklenti içinde olmadan koşulsuz olarak vererek, yoluma devam edeceğim. Benim işim sevmek ve sevgimi koşulsuz dış dünyaya vermek.
edebiyathaber.net (3 Şubat 2024)