- Öncelikle yazmak için bir meseleniz olsun, meselenin küçüğü-büyüğü olmaz. Bakınız: Çehov’un bütün eserleri…
- Elma’ya alma demek her zaman mümkündür. Ama sırf alma diyeceğim diye lafı yedi yerden dolandırıp, imgeleri, metaforları okurun üzerine yığmayın.
- Yalınlıkla basitliğin uzaktan yakından bir akrabalığı yoktur. Yalın dilin küreği derinlere dalar, basit olan çer çöple uğraşır. Toprağı eşelemeyin, kazın! Ne kadar derin, o kadar senin.
- Güzel bir cümle kurduğunuzda gidip yatın. Mümkünse karanlıkta o cümleyi içinizden birkaç kere tekrarlayın, kulağınıza hoş bir müzik tınısı geliyorsa iyidir. Cızırtı varsa vazgeçin!
- Karakterleriniz yazar elinden çıkmış gibi sırıtmasın metnin içinde. Ne yer, ne içer, hangi sokaklarda dolaşır, nasıl konuşur, ne hissederler, nasıl tepki verirler, iyi bilirseniz, aktaran değil, anlatan yazar olursunuz, çok da iyi olur.
- Uzun yürüyüşlerde yazı demlenir. Kurduğunuz dünyanın içinde yol almaktan yılmayın, yorulunca bir kenara çöküp, seyredin. Kendinizi ve hikâyenizi…
- Yaz(a)mazsanız da yaşarsınız… Ama yazarken içine doğduğunuz dünyanın daha katlanılır olduğunu hissediyor, telkinle değil tutkuyla yazıyorsanız gerisi teferruattır! Neyi okumaktan haz alıyorsanız, ona yakın yazsanız yeter.
- Yazarken kurallara ve tavsiyelere kulak asmayın. Onların hepsi metni eksiltirken lazım olacak, acele etmeyin. Kitap yazmayın, hikâye yazın.
- Kusursuz metin yoktur, kusurlarınızdan korkmayın. Eleştirilerinde cömert, şefkatinde cimri olanları otorite tayin etmeyin. Zihninizi ve iştahınızı açanlar candır, hevesinizi kıranlar değil… Onaylanmak için yazarsanız yandınız, yaşama yordamınız yazıysa, yola devam.
edebiyathaber.net