Abbas Kiarostami (d. 1940 ) İranlı sinema yönetmeni ve senarist. 1970 yılından bu yana aralıksız devam eden sinema serüvenine 40’dan fazla uzun, kısa ve belgesel film sığdıran sanatçıyı biz en çok Koker Üçlemesi, Kirazın Tadı, Rüzgar Bizi Sürükleyecek filmleri ile tanıyoruz. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı ve ressam olan sanatçı Furuğ Ferruhzad, Sohrap Shahid, Bahram Beizai, Parviz Kimiavi ile birlikte İran yeni akım sinemasının öncüsü. Bu kuşağın sineması siyasi felsefi konular üzerine olmakla birlikte şiirsel diyaloglar ve alegorik öykü anlatımını sinema dili ve tekniği olarak benimsemişlerdir.
“Benim filmlerimde konumlanan doğa, fotoğraflarımda da görülebilir, aslında filmlerimin fotoğrafıma daha yakın olmasını ve hikaye anlatımından daha uzakta olmasını isterim. Her ikisinin farklı mecralar olduğu doğrudur, ancak benim görüşüme göre en ideal durum bu iki mecranın, -fotoğraf ve sinema-, birbirine en yakın olduğu durumudur.”
Abbas Kiarostami’nin filmlerinde sık rastladığımız sekanslardan biri doğanın kendi diliyle seslenmesi ve renklerin ahengi izleyicinin kendisinden parçalar bulmasında önemli etken. Çayırların, tepelerin ve rüzgarın sesine ortak olduğumuz filmlerin ön izlemesine CerModern’deki resimlerde rastlamanız mümkün. Siyah-Beyaz fotoğrafa ses verebilen sanatçının filmlerinde de aynı başarıyı yakaladığı göz ardı edilemez bir gerçek. Fotoğraflarındaki en belirgin özellik ise somut nesnenin ışıkla yoğrulmasıyla ortaya çıkan ahengin renkler ile uyumu olsa gerek. Koyu tonların hakim olduğu sergide ışığın el vermesiyle renklerin ilk olana bağlılığına şahit olacaksınız.
“Işık: her şeyin üzerinde en büyük ressam ve fotoğrafçıdır. Yaşamımızın her bir anında farklı bir görüntü, farklı bir resim görürüz.” Sergideki resimlerin birçoğunda ışığın nesneler üzerindeki valsi dikkat çekici özelliklerden biri. Abbas Kiarostami’nin fotoğraflarında soluk duvarlar, uzak plan ve göz ardı edilmiş nesnelerin sesi gün yüzüne çıkmış diyebiliriz. Fotoğraflarda şiirsel dil hakim olmakla birlikte ötekine duyulan bağlılıkta söz konusu. Bu da sanatçı duyarlılığıyla bağdaşır bir durum.
1998 tarihinde Ohio Devlet Üniversitesi Wexner Sanat Merkezi’nde Ali Akbar Mahdi ile yaptığı söyleşide “Gerçekliğe sanatsal bir noktadan, özellikle resmin görüş açısından bakmaya alıştım. Doğaya baktığımda bir resim çerçevesi görürüm. Her şeyi estetik açıdan izlerim. Takside camdan dışarı bakarken bile her şeyi bir çerçeve içine yerleştiririm. Resmi, fotoğrafı ve filmi, hepsini böyle birbiriyle ilişkili ve bağlantılı görürüm” diyen Kiarostami’nin sanat anlayışını kavramak için CerModern’deki sergi iyi bir izlek diye düşünüyorum
Filmlerinin sonunu hep ucu açık bırakan ve bunu sanat anlayışının bir parçası haline getiren sanatçının fotoğraflarında ziyaretçilere yeni kurguların kapısını aralamakta. Sizlere önerim Abbas Kiarostami filmlerinden en az bir tanesini izleyip fotoğraf sergisine gitmeniz olacak. Fotoğrafların gürültülü sesine şahit olacaksınız.
Emre Şahinler – edebiyathaber.net (16 Mart 2016)