Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Oyuncakçılar, lunaparklar, şekerci, çikolata dükkânları, kitapevlerinin çocuk kitapları bölümü hep en sevdiğim yerler olmuştur. Ama gerçeği söylemek gerekirse çocuk kitabı yazma niyetiyle başlamamıştım Murat Gülsoy Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ne. Diğer katılımcılar gibi ben de öyküler yazıyordum. O öykülerin içinden biri – o zamanki adıyla Delinin Velisi- için Murat Gülsoy cesaret verici yorumlarda bulunmuştu. “Siz koskoca bir dünya kurmuşsunuz, yazık etmeyin bunun devamını yazın,” demişti.
Bir bölüm, bir bölüm daha yazayım derken novella şekline ulaştı öyküm. Diğer yazar dostlarımın da olumlu değerlendirmeleri sonucunda dosyamı Günışığı Kitaplığı’nın editörü Müren Beykan’a gönderme cesaretini buldum. Birlikte çalıştık, metni genişlettik ve ilk romanım Ayasofya Konuştu çıktı ortaya.
O gün bu gündür de çocuk ve gençlere; samimi, dürüst, onları ciddiye alan kitaplar yazmaya çalışıyorum.
Öykülere ne mi oldu? Öykü ilk aşkım. Unutamadım, hâlâ büyük bir keyifle yazıyorum.
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Okuduğum ilk kitap hangisiydi hatırlamıyorum, muhtemelen Ayşegül serisinden bir tanesi olmalı. Büyük ve az yazılı. Ordaki çiftlikler, gürbüz inekler, şırıl şırıl akan sular, elma ağaçları, çimenlerde koşturan çıplak ayaklı, al yanaklı çocuklar, sarı civcivler… Kilise kulelerinin, karlı dağların olduğu temiz, düzenli kasabalar… Ayşegül’ü çok kıskanırdım çocukluğumda. O kadar renkli, o kadar hijyenik bir yaşamın ancak çocuk kitaplarında olabileceğini bilmiyordum henüz.
Ama bende en çok iz bırakan kitaplar hangileriydi derseniz, sanırım Gizli Bahçe veya Gümüş Patenler ya da Demiryolu Çocukları diyebilirim. Gizem, hayal kırıklığının arkasından gelen tatlı üzüntü, arkadaşlık, hep uzaklara gitme arzusu, trenler, raylar, maceralar… Hâlâ peşimi bırakmadı.
- Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Olmaz mı hiç? İlk aklıma gelenler; Goscinny’nin Pıtırcık serisi. Binlerce kez hiç bıkmadan okuyabilirim. Sonra Kumkurdu (Asa Lind), Konrad Ya da Konserve Kutusundan Çıkan Çocuk (Christine Nöstlinger), Matilda, Esio Trot (Roald Dahl), Küçük Hafiyeler (Erich Kaestner), Kumsalda Bir Gece (Elena Ferrante).
Zirvenin Dibindeki Çocuk, Olduğun Yerde Kal, Çizgili Pijamalı Çocuk (John Boyne), Sonsuza Kadar Yaşamanın Yolları (Sally Nicholls), Bulut Kuş (Bai Bing), Çılgın Babam (Zeynep Cemali), Kocaman Kalpli (Joe Hoestlandt), Babamı İki Japon Balığına Değiş Tokuş Ettiğim Gün, Duvarların İçindeki Kurtlar (Neil Gaiman) ve daha niceleri…
- Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Malena’nın Aynası’nı (Elena Ferrandiz) elimden bırakamıyorum şu sıralar. Gerek derinlikli görsel anlatımı gerekse metafor barındıran kısa ama çok vurucu cümleleri beni hayran bıraktı kitaba. Ama peşinden de bir sürü soru takıldı hem benim hem de kendilerine okumalarını önerdiğim atölye katılımcılarımın kafalarına.
Çocuk bu kitabı anlar mı veya nasıl anlar, ne kadar anlar? Bu tür kitaplara çocuk kitabı demek doğru olur mu? Ana babalar çocuklarıyla bu kitabı nasıl yorumlayıp okuyabilirler? Hangi kütüphane öğretmeni bu kitabın hakkını vererek çocuklarla bir etkinlik düzenleyebilir?
Bu soruları bir kenara atarsak, yazı ve yaratıcı okuma atölyelerinde kullanmak için harika bir malzeme. Aynalar, insanın kendisiyle yüzleşmesi, bir türlü koparmayı başaramadığımız göbek bağımız, gölgelerimiz, karanlık tarafımız, bize dayatılan kurallar, roller ve kitabın en sonunda pencereyi ardına kadar açmayı başaran cesur Malena.
Okuduğum diğer bir kitap biçimsel olarak epey farklı bir poster kitap. İyi Geceler Luna (Karin Karakaşlı). Karton kılıfının içinden çıkan; 70×100 ebatlarında çokça katlanmış kitap, görsel açıdan muhteşem. Bir tarafı çocukların duvarlarını süsleyebilecek bir poster, diğer yüzü ise hikâyeyi görselleriyle birlikte sergiliyor. Ancak bu büyüklükteki bir kitabı/posteri ben bile katlayıp açmakta epey zorlandım, çocuklar ne yapar bilemiyorum…
Atölye çalışmaları veya kütüphaneler için kesinlikle tavsiye edebilirim. Kütüphanemin koleksiyon kitaplar köşesindeki yerine pek yakıştı.
edebiyathaber.net (7 Mart 2018)