R. G. Collingwood’un “Doğa Tasarımı” adlı kitabı, Kurtuluş Dinçer çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Yirminci yüzyılın en önemli tarih filozoflarından biri olan R.G. Collingwood (1889-1943), ülkemizde ve dünyada özellikle Tarih Tasarımı eseriyle bilinir. Speculum Mentis, Felsefi Yöntem Üzerine Bir Deneme, Metafizik Üzerine Bir Deneme de önemli kitapları arasındadır. Özellikle tarih felsefesi, sosyal bilimlerde açıklamanın doğası ve sosyal bilimlerin nihayetinde doğa bilimlerindeki açıklamalara indirgenip indirgenmeyeceği üzerine 1950 ve 1960’lardaki tartışmada merkezî bir yer işgal etmiştir.
1945 tarihli Doğa Tasarımı’nda Collingwood, doğaya ilişkin üç önemli kavrayışı dönemsellikleri bağlamında ele alıyor: Yunan Kozmolojisi/Evrenbilimi, Rönesans’ın Doğa Görüşü ve Modern Doğa Görüşü. Geçmişin ve yaşadığı dönemin büyük kozmolojilerini ustaca analiz eden Collingwood, bu spekülasyonlara, onları güncel bilimle ya da onlar üzerinde etkili olan bilimle ilişkilendirerek hayat veriyor. Doğa kavrayışımızın farklılaşması, zenginleşmesi ve derinleşmesi, bu üç dönem arasındaki geçişliliklerin izi sürülerek ortaya koyuluyor.
Doğa Tasarımı’nın, felsefe okurunun dikkatini ve minnettarlığını hak ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
R. G. Collingwood
(1889-1943) Windermere’ın güney ucunda Cartmel Fell Lancashire’da doğdu. Babası W.G. Collingwood bir arkeolog ve sanatçıydı, John Ruskin’in hayatının son yıllarında onun özel sekreteri olarak görev yaptı. Annesi aynı zamanda bir sanatçı ve yetenekli bir piyanistti.
Collingwood önce hazırlık okuluna, ertesi yılsa Rugby Okulu’na gideceği on üç yaşına kadar evde eğitildi. 1908’de, Literae Humaniores okumak için Oxford Üniversitesi’ne gitti. 1912’deki final sınavlarından önce Pembroke Koleji’nin bir üyesi oldu.
Felsefi çalışmalarına başlarken Oxford realistlerinin, özellikle de E.F. Carritt ve John Cook Wilson’ın etkisi altında kaldı. 1916’ya kadar açıkça bir realistti; ancak, realizmi, kıta felsefesiyle, özellikle de Benedetto Croce ve Giovanni Gentile’nin çalışmalarıyla yakın ilişkisinden dolayı giderek zayıfladı. Bu kısmen, 1910’dan 1935’e kadar Waynflete Metafizik Felsefesi Profesörü J.A. Smith’le olan arkadaşlığının sonucuydu. 1913’te Croce’nin Giambattista Vico’nun Felsefesi’nin İngilizce çevirisini yayımladı ve daha sonra yakın arkadaşı olan Guido de Ruggiero’nun ve Croce’nin birçok eserini tercüme etti.
Collingwood’un erken dönemdeki çalışmalarının çoğu, bir grup Kilise modernisti olan “Cumnor Circle”ın etkisi altında teoloji ve din felsefesiydi. 1916’da, bu grup tarafından hazırlanan bir derlemede “Şeytan” üzerine bir makaleyi ve ayrıca Din ve Felsefe adlı ilk kitabını yayımladı.
Aynı zamanda 1912’den itibaren yazları, İngiltere’nin kuzeyindeki Roma bölgelerinin kazılarını yöneterek geçirerek ciddi arkeolojik çalışmalar yaptı. Arkeolojisini bir hobi olarak tanımlamasına rağmen, birçok kazı yapıp yüzlerce makale yazarak ve özellikle Roma yazıtlarına dair bugün bile halihazırda kullanılan eserler üreterek Roma kazılarının tarihi ve arkeolojisi üzerine bir otorite haline geldi.
1919’un sonlarında, bir argüman çözümlemesiyle birlikte ontolojik ispat tarihine ilişkin bir inceleme kaleme aldı. Bunu daha sonraki çalışmalarında, özellikle İman ve Akıl (1928), Felsefi Yöntem Üzerine Bir Deneme (1933) ve Metafizik Üzerine Bir Deneme (1940) başlıklı eserlerinde kullandı. 1924 yılında Speculum Mentis’i yazdı. Bu, deneyimin sanat, din, bilim, tarih ve felsefe gibi farklı formalarının bir diyalektiğiydi. Bu dönemde etik, Roma tarihi, tarih felsefesi ve estetik konularında dersler verdi. Derslerine dayanan Sanat Felsefesinin Anahatları 1925’te yayımlandı.
Felsefe ile tarih ilişkisine dair özgün düşünceler ortaya koyan Collingwood’un diğer önemli eserleri arasında Tarih Tasarımı (1946), Doğa Tasarımı (1945), Yeni Leviathan (1942) ve Tarihin İlkeleri (1995’e kadar yayımlanmamıştır) gelmektedir.
Robin George Collingwood, Ocak 1943’te Coniston’da, neredeyse 54 yaşında ölmüştür.
edebiyathaber.net (23 Ocak 2020)