“ve istiyorum gökyüzünü ellerimle tutmak…”
Çocukluğum “Geleceğe Dönüş” adlı çizgi filmi izleyerek geçti. Dr. Brown’un ilginç saçlarını ve zamanın içindeki yolculuklarını ilgiyle takip ettim. Muhtemelen bu yapımdan kaynaklı, 2000’li yıllarda uçan otomobillere bineceğimize inandık o yıllarda. Geldiğimiz noktada ise araçların yakıt sistemini tartışıyoruz. Tekerlekler hâlâ yerde.
Gülsevin Kıral’ın Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Ecmen Takımı anımsattı bunu bana.
“Fen öğretmeni, okulun ilk günü, takımlar kurup projeler hazırlamalarını ve seçilecek on öğrencinin İtalya’ya gideceğini duyurur. Projenin konusu, geleceğe dair buluşlar hayal etmektir. Sınıfta kıran kırana bir takım kurma mücadelesi başlar, teklifler havada uçuşur, dostluklar sınanır. Ege, Defne ve Esin ailelerine destek olmaya çalışırken, yazdıkları öykülerle de projeyi kurgularlar. Ege’nin fikri, Defne’nin yöntemi ve Esin’in çabası işe yarayacak gibidir.”
Kitapta adı geçen çocukların gerçekten bu tür projelere yatkın olduğun u düşündüm ve buna inandım. Aksi takdirde bir tatil dönüşü, okulun ilk günü Fen Bilgisi gibi her çocuğun ilgisini ve sevgisi kazanamayan bir derste böylesi bir projenin çalışmasını başlatmak olası değil. Okulun ilk günü çocuklar tatilde nereyi gezdiklerini, neler yaptıklarını anlatırlar ancak. Bir uyum günüdür aslında hem öğretmen hem öğrenci için.
Kitap, bilim projesi için karışan sınıftaki öğrencilerin rekabetini gösteriyor okura. Yolun sonuna odaklanan öğrencilerin yolculuğu kaçırdıklarını da satır arasında sezdiriyor.
Ege, Defne ve Esin’in kişisel öyküleriyle de zenginleşen kitap, geleceği yaşanır kılacak yaratıcı buluşları düşündürüyor, teknoloji sayesinde ulaşılabilecek olumlu gelişmeleri işaret ediyor. Bu üç karakter bir yandan olası teknolojik gelişmeleri ve bunların günlük hayata etkisini hayal ederken diğer yandan da kendi geleceklerini kurguluyorlar.
Ecmen Takımı’ndaki karakterlerin steril bir ortamda her şeyden bihaber yaşamadıkları da görülüyor. Bunun vurgusunu ise Gülsevin Kıral bir söyleşisinde şöyle dile getirmiş: “Çocukları üzmemek, onları sakınmak adına gerçekleri saklamak gibi konuların anlatımı en çok çocuk kitaplarından bekleniyor. Başka hiçbir mecra bu kadar mercek altına alınmadığı, kullanımına özen gösterilmediği için kitaplarda yer almaması, yasaklanması istenen konular, yetişkin sohbetlerinden, televizyonlardan çocukların kulaklarına sızıveriyor. Olası değil ama çocukların sorunlardan, kötülüklerden, vahşetten habersiz büyüdüklerini düşünelim. İleride bunlarla karşı karşıya gelmeyecekler mi? Bu durumda hazırlıksız yakalanmayacaklar mı? Kitapları sansürleyerek çocuğun elinden önemli bir aleti almış oluyoruz.”
Dünümüzde yarınımızı (bugünü) çok başka şekilde hayal etmiştik. Görünen o ki süreç başka yöne evrildi ve biz tam olarak da hayallerimize erişemedik. Dileğim odur ki çocuklar bugün hayal ettiklerine yarınlarında erişebilsinler.
edebiyathaber.net (24 Haziran 2024)