İnsanın garip bir yanı kimi değerleri, güzellikleri, yücelikleri yaşarken, elinin altındayken fark edememesidir. Çoğu zaman yitirdiğinde ayırdına varır. Bunlardan biriydi Nikola Tesla. Bir dâhiydi, Leonardo Da Vinci’nin nasıl efsanesi defterleri her aralandığında büyüyorsa Tesla da bilim deryasına düştüğü günden beri dalgaları halka halka yayılıp insanlığı hayranlık ve şaşkınlığa uğratmayı sürdürüyor. Özel yaşamı konusunda kapalı bir kutu olan Tesla yaşadığı yıllarda daha çok buluş ve öngörüleri ile ilgi odağı olmayı az çok başarsa da; herkesten, özellikle kadınlardan uzak, müzmin bekâr yaşamı onu gözlerden ve gönüllerden ırak tutuyor ama bilimsel çalışmalara boğuyordu.

Onu büyüleyen tek şey buluştu. Tesla şöyle açıklıyor icatları: “İnsanoğlu, sürekli olarak devam eden gelişimini büyük ölçüde icatlara borçludur. İcatlar insanın yaratıcı beyninin en önemli ürünleridir. En belirgin amaçları ise aklın dünyevi maddeleri bütünüyle ele geçirmesini sağlamak ve tabiatın güçlerini insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılaması için kontrol altına almaktır. Bu çoğu zaman yanlış anlaşılan ve ödüllendirilemeyen mucidin en zor görevidir. Fakat mucit sahip olduğu güçleri kullanmanın verdiği keyiften ve üyesi olduğu bu olağanüstü ayrıcalıklı sınıf olmasaydı insanoğlunun acımasız koşullara karşı çoktan yenik düşmüş olacağını bilmekten tatmin olur.”

Adı Edison’la girdiği bilimsel kavga ile anılsa da Tesla, gelmiş geçmiş en önemli mucitlerden biridir. Bobin ve transformatörü onun insanlığa sunduğu, dönen manyetik alan, kablosuz enerji aktarımı, uzaktan kumandalı model tekne gibi deneyleri ise gelecekte bulmalarını istediği armağanlardan birkaçıydı.

Zamanın ötesinde bir zihne sahip olduğunu kanıtladığı Buluşlarım adlı bu kitabında insanın kendi kendisiyle nasıl savaşacağını da anlatıyor. Sigaradan kahveye, cinsellikten şan şöhrete bağımlılık yaratan şeylerden nasıl kurtulduğunu, kendisini rahip yapmak isteyen babasına, çevresine nasıl direndiğini de aktarıyor. Kısa süre içinde zaaflarını nasıl ele geçirdiğini ve daha önce hiç yaşamadığı bir keyfi yaşadığını, dilediğini yapmayı… Zaman içinde bu güçlü zihinsel egzersiz onun için alışkanlık haline geldi. İlk başlarda dilekleri sönüktü fakat kademeli olarak arzu ile arzuyu gerçekleştirmek için gerekli irade özdeşleşti. Yıllarca süren bu disiplin pratiğinden sonra kendini kontrol etmekte öyle uzmanlaştı ki bazı güçlü insanları mahveden ihtiraslar onun için adeta oyuncak gibiydi.

Yazdıkları bilim ve teknik meraklıları kadar psikoloji, felsefe, sosyoloji ve insanı yakından ilgilendiriyor. Sık sık insanı ve insanlığı bekleyen tehlikelerden de söz ediyor Tesla: İş baskısı ve tüm bilgi geçitlerinden bilincimize doluşan kesintisiz fikir akışı, modern yaşamı pek çok açıdan tehlikeli hale getiriyor. İnsanların çoğu dış dünyanın beklentileri ile öyle meşgul ki kendi içlerinde olanlardan tamamen bihaber. Milyonlarca insanın erken ölümü öncelikle bu sebebe bağlanabilir. Dikkat edenlerde bile hayal gücünden sakınmak ve gerçek tehlikeleri görmezden gelmek gibi yaygın bir hata var.

Açık açık yazıyor ve yapılanları görün diyor. İçkiyi yasaklayan sert önlemler alanların çay, kahve, sakız, tütün… gibi küçük yaşlarda bile kullanılan uyarıcıların vücuda zararlarını yazıyor. Hızlanan yaşamın hızlı yiyecek ve içeceklerinin etkilerini kestirmekle kalmayan Tesla’nın bir başka öngörüsü de ekoloji. Gelecekte çevreden sorumlu kişinin ABD başkanından daha önemli olacağını o zaman duyurduğunda kargalar bile gülmüştü Tesla’ya . Şimdi ise kargaların içinde boğuştuğu varlığını sürdürme cenderesi insanlığı da farkında olmasa da sıkıştırmaya başladı.

Çocukluğundan başlayarak hem yaptığı icatları ve yaşam deneyimlerini kaleme alan Tesla’nın ilham kaynağı da onu çevreleyen her şeydi. Okulda, evde, misafirlikte, ormanda, yolda canlı cansız her şeyden yola çıkarak icat kıvılcımları aklındaki düşünceleri tutuşturuyordu. Kimi zaman kuma çiziyordu tasarılarını.

Kehanete değil ve öngörü/seziye, Nostradamus değil Tesla’ya kulak vermek isteyenler için bir çağrı: “Barış koşulları oluşturulurken cezalandırma politikaları izlenmesi çok üzücüdür. Çünkü birkaç yıl içerisinde ülkeler için ordusuz, gemisiz ve tüfeksiz; yok etme gücü ve kapasitesi sınırsız, çok daha korkunç silahlarla savaşma olanakları ortaya çıkacaktır. Herhangi bir uzaklıkta herhangi bir şehir yok edilebilir ve dünyada bunu önleyebilecek hiç bir güç yoktur. Dünyayı bir cehenneme dönüştürecek yaklaşan bir faciayı ve pozisyonu engellemek istiyorsak uçan makineleri ve kablosuz enerji iletimini hiçbir zaman kaybetmeyip ülkenin tüm gücü ve kaynaklarını kullanarak geliştirmeye çalışmalıyız.”

Yarın çok geç olmadan okunması gereken bir kitap ve keşfedilmesi gereken bir dahi Tesla.

Yaşar Öztürk – edebiyathaber.net (15 Aralık 2016)