George Perec’ten hayatın kurmacalığı ve sanatın gerçekliğine dair iki serüven

Ağustos 29, 2021

George Perec’ten hayatın kurmacalığı ve sanatın gerçekliğine dair iki serüven

George Perec’in Harikalar Odası ve Paralı Asker kitapları, Can Yayınları’ndan Esra Özdoğan çevirisiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Georges Perec’ten sanat dünyasının içinden, yaratıcılığın ve sanatsal özgünlüğün izini süren, polisiye tadında iki roman.

Harikalar Odası, herkesin ilgi odağı olmasına rağmen gerçekliğinden emin olunamayan bir tablonun gizemli hikâyesini kaleme alırken, Perec’in ölümünden otuz yıl sonra bulunan Paralı Asker romanıysa sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşmayı amaçlayan bir adamın hikâyesini anlatıyor.

Harikalar Odası


Her yapıt bir başka yapıtın aynasıdır.        

Paralı Asker

İlk hatam bu oldu. Sahteci olmak, her şeyi başkalarından almak ve kendinden hiçbir şey vermemek demektir.

Hikâye bir polisiye gibi başlar: Sahte tablo ustası Gaspard Winckler, Paris’in eteklerinde bir stüdyodadır. Ellerinde finansörü Anatole Madera’nın kanı vardır. Cinayetin sebebiyse, Antonello da Messina’nın 1475 tarihli, kitaba adını veren Paralı Asker tablosudur.

Gaspard Winckler, bu tablonun bir sahtesini yaparken Louvre’daki aslına taş çıkartacak bir ustalık sergilemiştir. Peki Winckler neden bu mesleği seçmiş, bu portreye kattığı ustalıkta ne fark etmiştir? Madera’yı öldürmeyi neden bir bağımsızlık eylemi olarak görmüştür?

Paralı Asker, Georges Perec’in 1960 yılında tamamladığı ilk kitabıydı. Yayıncılar tarafından reddedildikten sonra yıllarca çekmecede kalan bu kitap, Perec’in ölümünden otuz yıl sonra belgeleri arasında keşfedildi. Paralı Asker, Perec’in oyuncu kalemine yakışır bir şekilde yazarın ilk ve son romanı.

“Perec’in yarattığı evrene yüzlerce iplikle bağlı olsa da, yazdığı başka hiçbir şeye benzemez.”
David Bellos

      
GEORGES PEREC, 1936 yılında dünyaya geldi. Polonya asıllı Yahudi bir ailenin oğluydu. Babasını İkinci Dünya Savaşı sırasında kaybetti ve bir süre Nazi işgali altındaki Paris’te yaşadı. Grenoble’da halasının yanında kalırken annesi Auschwitz’e gönderildi ve orada öldü. Sorbonne’da tarih ve sosyoloji okudu ama derecesini tamamlamadı. 1958’den neredeyse ölümüne kadar Saint-Antoine Hastanesi’nin araştırma kütüphanesinin arşiv bölümünde çalıştı. Perec, edebiyat dünyasına Şeyler (1965) adlı kitabıyla girdi; Renaudot Ödülü’nü kazanan kitap 100.000 adet sattı. İki yıl sonra Ouvroir de Littérature Potentielle (OuLiPo), “Potansiyel Edebiyat Atölyesi”nin üyelerinden biri oldu. Edebiyatın biçimsel sınırlarını sınayan bu akım palindromlar, anagramlar ve kelime oyunlarıyla yazınsal deneyler gerçekleştiriyordu. Belli bir harfin ya da harflerin kullanılmadığı lipogram tekniğiyle içinde “e” harfinin hiç geçmediği Kayboluş adlı bir roman yazan Perec’in bu “deney”i yayımlandığı günden bu yana tartışılmıştır. 1975’te kurguyla anıyı birleştiren bir Holokost metni olan W ya da Bir Çocukluk Hatırası‘nı yazdı. 1978’de yayımladığı Yaşam Kullanma Kılavuzu eleştirmenlerce “Joyce, Proust, Mann, Kafka ve Nabokov’la aynı klasmanda” kabul edildi; roman prestijli Médicis Ödülü’ne layık görüldü ve Goncourt Ödülü adayı oldu. Yazarlığının yanı sıra sinemacılık yapmış, Le Point gazetesine kare bulmacalar hazırlamıştır. Italo Calvino’nun deyimiyle “başka kimseye benzemeyecek derecede özgün bir edebi kişilik” olan Perec, Mart 1982’de akciğer kanserinden öldü, adı aynı yıl bir asteroide (no. 2817) verildi.

ESRA ÖZDOĞAN, İstanbul’da doğdu. Çeşitli yayınevleri için elliden fazla kitap çevirisi yaptı. Serbest yazarlık ve fotoğrafçılıkla uğraşıyor.



Zengin koleksiyoner Hermann Raffke’nin özel koleksiyonundan oluşan sergi, öngörülenin aksine, sanat dünyasında olay yaratır: İnsanlar dört bir yandan apar topar bu sergiyi görmeye koşar. Durum izdihama varınca, içeriye sınırlı sayıda ziyaretçi almaya başlanır. Fakat serginin sonlanmasına bir hafta kala işler iyice karışır, gün boyu bekleyip içeri giremediği için çileden çıkan bir ziyaretçi içeri dalar ve olan olur.

Harikalar Odası, Perec’in harika tasvirlerinin alaycı üslubuyla birleştiği, hikâye içinde hikâyelerinin tablo içinde tablolarla tamamlandığı kurmaca bir sahtecilik öyküsü.

“Dünyanın en benzersiz edebî kişiliklerinden biri.”
Italo Calvino

edebiyathaber.net (29 Ağustos 2021)

Yorum yapın