Türk edebiyatının üretken yazarı Murathan Mungan (d.1955) yazdıklarına benzer biçimde, hakkında yazılanların çokluğuyla da öne çıkan bir isimdir. Yazdıklarının sayısal çokluğu bir yana; şiir, roman, öykü, senaryo, şarkı sözü, radyo oyunu yazarı olarak farklı alanlarda yazması, hakkında yazılacakları çoğaltıyor doğal olarak. Bütün bunlara, onun “medyatik” kişiliğini de eklemek gerekir elbette.
Murathan Mungan, edebiyatımızda “eşcinsel söylem” denildiğinde akla gelen önemli isimlerden biri elbette. Bu bağlamda, “… eşcinselliği edebiyat söylemi içinde doğallaştırmanın yanı sıra, cinselliğin kendisinin doğallaşmasına, hatta masumiyet sahasına taşınmasına yönelik çabalar” da gösteren yazarın bir öyküsüne yönelik inceleme kitabı Geyiğin Laneti, edebi metni önemseyen ve irdeleyen bir çalışma. Fırat Caner (Yrd. Doç. Dr. / KTÜ), “Bir Murathan Mungan İncelemesi” alt başlıklı Geyiğin Laneti adlı mütevazı kitabında, yazarın “Yılan ve Geyiğe Dair” öyküsünden yola çıkarak “yazarlık serüvenini bir proje gibi adım adım planlayan bir edebiyatçı olan Murathan Mungan’ın eserlerini gerek edebiyat, gerekse zihniyet bakımından geleneğin üzerine nasıl inşa ettiğini ‘eşcinsel edebiyat söylemi’ çevresinde” inceler. Doksan altı sayfalık kitabında, “tek bir kuramla sonuca varılamayacağı” düşüncesiyle “eklektik” bir yöntemi deneyerek edebiyat sosyolojisi, psikanalitik edebiyat eleştirisi, söylem analizi ve metinsel geçişlilik kuramlarından yararlanır. Bütün bunlar, edebiyat metninin girift yapısı için gereklidir elbette.
Murathan Mungan’ın, “popüler kültürün tuzaklarına düşmeden, nitelikli edebiyat ürünleri vermekten vazgeçmeden, ismini bir markaya nasıl dönüştürdüğünü, edebiyat dünyasında bir yıldız olmaya çalışırken, ne tür metin içi ve metin dışı stratejiler kullandığını” analiz eden “Bir Yıldız Nasıl Parladı?” başlıklı birici bölüm, bugünün yazarlığının yalnızca yazmakla sınırlı kalmayıp başka pek çok çevresel/medyatik nedene bağlı olduğunu göstermesi bakımından da önemli bir değerlendirme. Günün birinde “eli kesilse bile haber” olan “kartpostal şairi” Murathan Mungan’ın, yazmakla medyayı aynı ustalıkla kullanmayı başaran Orhan Pamuk gibi seksenli yılların apolitik ortamından popüler yazar olarak çıkışı, edebiyatın gizemli dünyasına heveslenenlerin ders kitabı olmak bir yana edebiyat sosyolojisinin de öncelikli konusu. Akademik ilgililer ve Murathan Mungan meraklıları, parlayan bir yıldıza iyi bakmalılar çünkü bugünün edebiyat ortamında “benim görevim yazmak” anlayışı yazarlığın geçer akçesi değil artık.
Fırat Caner, ikinci bölüme, “Edebiyatta Eşcinselliğin Yükselen Sesi”ne başlarken “üretken bir yazarın yapıtları hakkında bir yazı kaleme almanın çeşitli sakıncaları” olduğunu vurgulayarak “dili ekonomik kullanma” çabasının sıkıntısına değinir. İnceleme, “eşcinsel söylem” olduğundan yazarın başka pek çok metni -konusu aşk olsa bile- incelemenin dışında tutulacaktır. Oldukça iddialı ve bir o kadar da sorunlu bir konuda yazarın metinleri üzerinde yol alan Fırat Caner, “Mungan 1999’a, yani ‘Gece Elbisesi’ kadar, eşcinsel ilişkiyi ancak daha kapalı bir tür olan şiirde betimliyor” belirlemesiyle adı geçen “Gece Elbisesi” adlı öyküyle “yazarın eşcinsellik ve edebiyatla ilgili projesinin ‘büyük ölçüde’ gerçekleşmiş olduğu” sonucuna varır. Bu da bize, bir öykü incelemesinin bir yazarı okuma sürecinden geçtiğini gösteriyor.
“Yılanın Tıslayışı: Yazar, Anlatıcı Karakter”, ilk kez 1986’da yayımlanan Cenk Hikâyeleri kitabının içindeki “Yılan ve Geyiğe Dair” adlı öykü metnine bakarak “birbirinden ayrı görünen yazar-anlatıcı-karakter üçlüsünün aslında özdeş ve yazar ve metin içindeki gölgeleri olduğu savını psikanalitik yöntemle ispat etme” çabasıdır. Kurmaca metinlerde, yazarın bir şekilde var olduğu savını, bölümün sonuna eklenen alıntının sonundaki değerlendirme cümlesinde görmek mümkün: “Bu alıntıdan yola çıkarak, öyküde kesin bir anlatıcı-yazar ayırımının bulunmadığı da tahmin edilebilir.” Bu durum, “kurmaca” ve “gerçek” arasında kulaç atan edebi metin yazarının yeni bir söylem oluşturma çabasıdır. Okuru cezbeden de gelenekle yeni arasındaki yazarın okur için- somutlaşamayan gizli/usta dilinin büyüsüdür.
“Kıssadan Hisse”: “Murathan Mungan, Türk edebiyatında eşcinsel bir söylem kurmaya çalışırken, Türk edebiyatının yerleşik paradigmasını kırmaya çalışmış, ne var ki bunu yaparken kırmaya çalıştığı paradigmanın cinsiyet söylemi, şiir geleneği, kültürel bağlamı vb. öğelerini kullanmıştır. Bu nedenle de, söylemde bir kırılma yaratmış gibi görünse bile, bir süreklilik olan Türk edebiyatı geleneğine eklemlenmiştir.” Geyiğin Laneti, edebiyat metnini okumayı öğretmesi ve bu arada edebiyatın başka bilim dallarıyla ilintisini göstermesi bakımından kendini önemseten bir çalışma. Özellikle akademik camiada, “o diyor ki” türünden zihin törpüleyici uğraşlar yerine özgür okumaları özendirecek bir kitap Geyiğin Laneti; ayrıca geliştirilmesi gereken bir çalışma ayrıca. Kendi adıma söylersem, iyi bir Murathan Mungan okuru değilken onunla ilgili iyi bir inceleme okudum; bu benim için bir kazançtır.
Hasan Öztürk – edebiyathaber.net (24 Ekim 2013)