Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü, günümüzde adı yeterince veya hiç duyulmamış üç kadın yazarı tanıtmak üzere 8 Ekim 2015 tarihinde “Sandıklardan Çıkanlar: Gizli Kalmış Kadın Yazarlar” adlı bir konferans düzenledi.
Açılış Konuşmasını Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Budak’ın yaptığı, Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Jale Parla moderatörlüğünde gerçekleşen konferansta, Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Bahar Gökpınar, Yrd. Doç. Dr. Hilmi Tezgör ve Doç. Dr. Ayşe Melda Üner sırasıyla; Ayşe Leman Karaosmanoğlu, Rose Ausländer ve Vildan Uzel’i tanıttılar. Tarihe yeni kanıtlar sunarak geriye dönük farklı bir bakış açısı sunan bu konferansta, Türk kadın yazarların eşlerinin gölgesinde kaldığı, aslında başlı başına önemli karakterler olduğu vurgulandı.
Ayşe Leman Karaosmanoğlu’nun Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun eşi, Burhan Belge’nin kardeşi ve Murat Belge’nin halası olmaktan çok daha önemli bir karakter olduğunu anlatan Bahar Gökpınar, Karaosmanoğlu’nun kişisel eşya ve notlarının içinde bulunduğu bir teneke kutunun, dönemin tarihinin bilinmeyenlerini ortaya çıkardığını anlattı. Gökpınar, Ayşe Leman Karaosmanoğlu’nun hayatı üzerinden feminist biyografinin, arka planda kalmış kadınların hayatlarının bilinmesi açısından öneminin altını çizerken, Ayşe Leman Karaosmanoğlu’nun kaleminin de en az eşi kadar kuvvetli olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Tezgör, Almanya’nın en tanınmış kadın şairlerinden olan fakat kitapları Türkçeye çevrilmeyen Rose Ausländer ve şiirlerini tanıttı. Yrd. Doç. Dr. Tezgör, 25 kitabı bulunan Rose Ausländer’ın bazı şiirlerini çevirerek konferans dinleyicileri ile paylaştı.
Konferansta son olarak Doç. Dr. Ayşe Melda Üner, Vildan Uzel’in gençlik yıllarında yazdığı fakat saklı kalan “Serap” adlı romanı ile ilgili bilgi verdi. Rüştü Uzel’in eşi olan Vildan Uzel’in sanatsal kişiliğine vurgu yapan Doç. Dr. Üner, Uzel’in roman dışında piyano ve resim ile de ilgilendiğini anlattı. 17 yaşında yazdığı “Serap” romanının üçlü bir aşk hikayesini anlattığını belirten Doç. Dr. Üner, yazım tekniği ve dilinin zamanının çok ötesinde olduğunu vurguladı. Kitabı sadece eşine okutan ve eşinin ısrarı üzerine yok etmekten vazgeçen Uzel’in “Serap”ı, yazıldıktan 75 yıl sonra Soylu ve Diriker ailelerinin çabasıyla Osmanlı Türkçesi’nden Lâtin harflerine aktarılarak aile fertlerine özel olarak basılmış. Dinleyiciler arasında yer alan Vildan Uzel’in torunu Sedef Soylu, bu kitabın gün ışığına çıkmasının ailesi için çok önemli olduğunu, anneannesi ile çok yakın bir ilişkisi olduğu halde kitabın varlığını annesinden öğrendiğini söyledi.
Konferans sonunda yeni sandıkların yeni yazarları gün ışığına çıkarması dilekleri tekrarlandı.
edebiyathaber.net (22 Ekim 2015)