Glenn Meade‘in “Sekizinci Gün” romanı, Ali Cevat Akkoyunlu çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Glenn Meade yazarlık kariyerinin zirvesi olarak nitelediği Sekizinci Gün’de, 11 Eylül saldırılarıyla kısa süre içinde gerçeğe dönüşecek bir kehanette bulunuyor. Tarihin en korkunç terör olaylarından biri karşısında güvenlik kurumlarının başarısızlığının nedenlerini anlatıyor. İstanbul’dan Moskova’ya oradan da Amerika’nın kalbine uzanan bir hatta, radikal İslamcı terör örgütlerinin sınır tanımazlığını vurguluyor.
Glenn Meade Amerika’da uzun seneler yasaklanan Sekizinci Gün’de kılı kırk yararak yaptığı araştırmalarını sürükleyici kurgusuyla birleştiriyor. Buz Kapanı’yla yakaladığı uluslararası şöhretine, Sakkara’nın Kumları, Romanov Komplosu, Son Tanık gibi çok satarlarına, Sekizinci Gün’le devam ediyor.
“1999 yazında, Sekizinci Gün’ü yazmaya başladığımda, kitabın neye benzeyeceğini kesin olarak biliyordum: elinde yeni ve ölümcül bir kitle imha silahı bulunan El-Kaide hücresinin Amerika’nın başkenti Washington’a karşı girişeceği sarsıcı bir saldırı.”
Meade 11 Eylül saldırılarından önce Sekizinci Gün’ü kaleme aldığında, olabilecek bir gerçeği, çok daha fazla felaket ve ölüm getirecek bir gerçeği gözler önüne sermişti. Saldırılardan sonraysa romanındaki lider Usame bin Ladin’in adını değiştirmesine rağmen yayınevi kitabı yayımlamayı reddetti. Yazar bu tepkiyi, “Çünkü roman gerçeğe çok yakın,” diye açıklayacaktı.
Sekizinci Gün titiz bir çalışmanın ve önemli bir çabanın ürünü. Aşırı İslamcı bir örgütün saldırılarıyla ilgili pek çok ayrıntıyı gözler önüne sererken Amerikan güvenliğinin yetersiz kalışının nedenlerini de masaya yatıyor.
edebiyathaber.net (29 Nisan 2016)