Aristoteles: “Çizgi; dolu ile boş arasındaki sınırdır.” diyerek, insan zekâsının bulabileceği, çizginin en yüksek ve en anlamlı tanımını yapmıştır. “Çizgi, göze dayanan anlatımların en ilkel devirlerden beri ilk ve asal aracı olmuştur. Plastik ve geometrik bir kavram olan çizgi, plastik eserin temelini biçimlendiren bir araçtır. Değişik malzemeler ve araçlarla sonsuz çizgi türleri bulunabilir. Çizgi bir heyecan dalgasının en geçerli ve başlıca anlatım öğesi, anlatımın temeli, başlangıcı ve denge unsurudur. Kısaca çizgi insanoğlunun kendine özgü faaliyetlerinin başlıca aracıdır.” Otto G. Ocvirk’in anonim kitabından (“Art Fundamentals theory and pratice”) zikreden ressam Şeref Bigalı, çizgi üzerine bunları alıntılamış. (“Resim Sanatı”, İst., 1976, s. 213-214.)
Görsel anlatım öğesi olarak çizgi, görmenin çizgiyle ifade edilmesidir. Başka bir deyişle, çizgi, görsel anlatımın temel öğesi olarak alınır. Nesneyi veya nesneleri derinlemesine gözlem, etüt yaparak görerek düşünmeyi sağlar. Çizginin bir dili olduğu gibi, görme biçimlerini de birlikte getirir. Görmek!.. İnsanda yaratma ediminin olması için en önemli ön koşulun “görme” olduğunu büyük ressam Henri Matisse söylüyor. “Sanatçı için yaratma görüş ile başlar. Görmek, başlı başına yaratıcı bir olaydır ve gerçek bir çaba gerektirir” der. Öte yandan ressam Nicolas Poussin de “görme”nin “akıl” işi olduğunu bir mektubunda yazar. Aslında “…görmek, özel bir özenle nesneyi iyi tanıma yollarını aramak demektir. (…) Benim görerek bakma dediğim şeyse bir akıl işidir…” diyor.
Bu aşamada insan, güçlerini yaratıcı bir biçimde kullanması, “yaratıcı yönelişe” doğru yol kat etmesi için ne yapması gerekiyor? Biçimler dünyası ile baş başa olması için süje/obje ilişkisi söz konusudur. Estetik objeden yola çıkılarak çizginin gizil gücünü keşfetmek, dolayısıyla aşama aşama soylu desen yollarında sanatı kendi öz benliğinde özümsemek, özgün çizgisel anlatım biçimlerine ulaşmaktan geçiyor. Bir bakıma sanatla uğraşan, “sanat yapan” her bireyin kendine özgü yaratıcı dilinin bir ölçütü olarak değerlendirilir çizgi…
Çizgiyi, “çizgi hazretleri” diyerek tanımlayan Türk resim sanatının çok yönlü renkçi ressamı Bedri Rahmi Eyüboğlu “Çizgi Çeşitleri” başlıklı yazısında şunları dile getiriyor: “Bir resim öğretmeninin öğrencisine yapacağı en büyük iyiliklerden birisi ona başlangıçtan günümüze çizgi çeşitlerini göstermek olmalı. Bir kurşun kaleminin ucundan çıkan da çizgi, bir kibrit çöpünü mürekkebe daldırarak çizdiğimiz de çizgi, beş yaşında çocuğun ak duvar üzerine kömür parçasıyla çizdiği de çizgi, parmağımızı bir boyaya batırarak karaladığımız da çizgi, saç teli de çizgi … kısacası yeryüzünden ne kadar insan varsa bir o kadar da çizgi var.” der.
Çizgi şekilleri ve çizgisel oluşumları doğada gördüğümüz gibi, değişik gereçlerin çizgi olanaklarından yararlanarak çizgisel dokularla form ve yüzey oluşturması yapılabilir. Sözün özü: Görsel anlatımın temel öğesi çizgidir.
Alfa Yayınları, Ocak 2008’den itibaren resim/sanat kitaplığımıza faydalı kitaplar yayımladı. “Resmi Keşfet” dizisinin ilk kitabı “Geleceğin Ressamları İçin Çizim Teknikleri” yayımlandı. Sırasıyla: “Sulu Boya”, “Yağlı Boya”, “Pastel” konulu kitaplar sanatseverlere, özellikle resim eğitimi ve öğretimi yapan ilköğretim, ortaöğretim, fakülte düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin yararına sunuluyor.
Peter Stanyer, “Geleceğin Ressamları İçin Çizim Teknikleri” adlı kitabında şunları
söylüyor: “…yazmak ve konuşmak gibi resim yapmak da bir iletişim biçimidir.(…)
Gözlemlerimizi, düşünce ve duygularımızı ifade edebilmemiz için de şunları ekler:”Resim ve tasarım sanatının geniş alanında sanatçılar ve tasarımcılar resmi görsel iletişim kurmak için özel bir araç olarak kullanırlar. Aynı zamanda düşüncelerini ve eserlerini herhangi bir sebeple ifade etmek, geliştirmek ve izleyene aktarmak için çok geniş bir yelpazeye yayılmış olan resim tekniklerinden yararlanırlar” der.
Yukarıda da değindiğimiz gibi, resme biçim vermek, devinim kazandırmak için görsel bir dil ve düşüncenin olması gerektiği vurgusunu yaparak; Leonardo da Vinci’nin belleklerden silinmeyen bir sözünü nakletmek isterim: “Pratik çalışmanın sağlam bir teoriye dayanması gerek.” sözü “çizim tekniklerini” özümse(n)meden sanata giden yolda başarılı olamayız.
“Geleceğin Ressamları İçin Çizim Teknikleri” kitabını hazırlayan; “…London’s Royal Colage of Art’ın Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olan Peter Stanyer İngiltere ve başka ülkelerde birçok sergi açmış ve A Foundation Course of Drawing’in yazarlarından biridir. Halen, Halifax School of Experimental Art’ta öğretmenlik yapmaktadır.”
“Resmi Keşfet” dizisinin “Geleceğin Ressamları İçin Temel Adımlar” alt başlığında yayımlanan kitapları hazırlayan suluboya ressamı Mike Chaplin de ”… İngiltere ve başka birçok ülkede düzenlediği atölyelerde sanatçılara, bildiklerini paylaşma sevgi ve tutkusunu, sanatındaki dikkate değer başarısıyla bir arada sunmuştur.”
Görsel anlatımın temel öğesi olan çizim ve renklendirme teknikleri bu kitaplarda verilmektedir. “Herkes için sanat”ın varlığından söz ederek: Sanatseverler, öğrenciler görsel algılamanın odak noktası olan renk ve çizim tekniklerini öğrenerek, uygulayarak sanatsal gelişim birikimlerine yeni bir halka ekleyeceklerdir.
Şener Öztop – edebiyathaber.net (29 Kasım 2013)