“Kör Vayşa” Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un kısacık öyküsü. Çağdaş Bulgar edebiyat metinlerinin arasından önüme düşüverdi. Bir gözü sadece geçmişi, diğer gözü geleceği görebilen Vayşa adında genç bir kızın hikâyesi. Anı sezemeyen ama sonsuza kadar sürecek kafa karışıklığıyla çaresizlik arasına sıkışıp kalmış bir karakter bu. Benzersiz gözleri onu şimdiyi deneyimlemekten alıkoyuyor. Geçmiş ve geleceğin bugün algımızı nasıl bulandırabileceğine, anı yaşama yeteneğimizi nasıl sınırlayabileceğine dair ne hoş bir alegori. Gospodinov masalsı bir anlatıyla Vayşa’nın Van kedisini andıran gözlerini betimlemiş. Sol ve sağ göze ait düşünceleri iki kolona ayırmış, listelemiş. Theodore Ushev tarafından kısa bir animasyon filmine de uyarlanmış.
Bir yanda tanıdık, hüzünlü ve sıkıntılı bile olsa yaşanmış güvenli geçmişe, diğer yanda bilinmeyen ürkütücü gelecek kavramına sığınmak iki gözü birbiriyle uzlaştırabilir mi? Geçmişi doğru değerlendiremeden geleceğe dair umudu büyütmeden bugünü içselleştirmeyi mümkün kılabilir mi?
Sait Faik Abasıyanık “Karanfiller ve Domates Suyu” öyküsünde Kör Mustafa karakterini yaratmış. Hep aramızdan birilerine dokunur Abasıyanık. Bu öyküsünde insanlara biraz daha mesafeli durmaya başladığının işaretleri göze çarpar. Kimi sevip kime saygı duyacağına karar verdiği döneme denk gelmiş gibidir.
Mustafa ve Vayşa birbirine benziyor mu? Sonuçta ikisi de kör.
“Bir gözü sola doğru biraz kaymıştı. Sağ tarafının beyazı ile gözkapağı arasına ciğer kırmızısı bir et parçası oturmuştu” (s:41). Böyle betimlemiş karakteri.
Kör göz gören başka bir gözden daha samimi, daha içten gelir Sait Faik’e. Küçük hanımlara sunulan renkli karanfillerde, hatta içilen domates suyunda bile emeğinin izi olabileceğini düşünür. Zorluklar önünde, arkasında, azim, çalışkanlık ve direngenlikse hep içinde bir yerde, ruhunda.
Geçmişin pişmanlıkları, günün sorun ve sıkıntlarıyla geleceğin endişeleri arasında inatla şimdide yaşamayı başarmak (anda kalmak deniyor buna) Kör Mustafa’nın ejderhalarla süregelen mücadelesini de kapsar. İki gözü açık olup kör gibi olmak esas sorun. Kendi hikâyemizi yazarken geçmişe ve geleceğe aynı anda bakmamız, iki gözü bir araya getirmemiz gerekir. Ancak öyle bütün oluruz.
Kişilikleri yönlendiren, kararları şekillendiren gizem belki orada gizlidir. Başlangıçlar bitişlerle bağlantılıdır.
Yazarlar, yüzlerinden biri kente giriş yapanlara, öteki ise kentten çıkanlara dönük Janus’a benzeyen karakterler yaratır. January, Janvier gibi sözcüklerin geçen ve gelecek yıla bakan Janus’tan gelmesi rastlantının ötesine geçer bazen. Tam da Ocak ayındayız. Einstein’a göre “Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım yalnızca inat eden ısrarlı bir yanılsamadır”.
İki yüzlü Janus, kurmaca karakterlerin ikilemleri olduğunu bize anımsatır. Aynı anda hem iyi hem kötü, hem mutlu hem hüzünlüdürler. Okurlar kusurları olan kendileri gibi kahramanları sever.
Öykülerin yer aldığı kitaplar
Dört Yol Ağzından Öyküler – Çağdaş Bulgar Edebiyatı Antolojisi. Derleyen ve Bulgarcadan çeviren Sevcen Kence. Kalem Kültür. 2019
Sait Faik Abasıyanık. Mahalle Kahvesi. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 2019
edebiyathaber.net (20 Ocak 2023)