William Tyler Olcott’ın yazdığı Güneş Mitleri kitabı, yeryüzünde binlerce yıl önce yaşamış birçok farklı kültürden halkların, güneşle ilgili inanışlarına, efsanelerine, törenlerine kısaca mitlerine masaya yatırırken, günümüzde her ne kadar göz ardı edilmiş olsa da güneş mitolojisinin dünya üzerindeki halklar için ne kadar önemli bir yeri olduğunu kapsamla örneklerle okura sunuyor.
Doğa olayları, insanoğlunun en eski ‘yuvası’, gözünü dünyaya açtığı ilk andan itibaren, onun anası, babası, atası, Tanrı’sı olmuştur. İçinde yaşadığı ortamda gerçekleşen bu ‘tuhaflık’lara bir anlam veremeyen insan, bilinmezliğin getirdiği şüphe, belki korku, belki de neşe ve sevinçten dolayı doğa olaylarına türlü anlamlar yüklemiş, sebep-sonuç ilişkisi kurmaktan çok öte ihtiyaçlara sahip olduğu için de etrafındaki bu olaylarla ilgili efsaneler üretmeye başlamıştır. Şüphesiz ki bu insanın doğaya ait gizemi için yaptığı tanımlamalarda başrolü güneş üstlenmiş. Zira zamanın henüz ne olduğu bilinmeyen bir dönemde bir süre insana tepeden bakan, onu ısıtan, yakan sonra da ortadan kaybolup ayak basılan her yeri yine bir süre karanlığa bürüyen bu ‘yuvarlak’ ‘cismin’ ne olduğunun etkisi insanı ona farklı anlamlar yüklemeye itmiş. William Tyler Olcott’ın yazdığı, Maya Kitap etiketiyle yayınlanan Tapınma, Törenler ve Efsaneler alt başlıklı Güneş Mitleri kitabı, güneş ile ilgili tüm mitolojik öğeleri enine boyuna inceleyen kapsamlı bir çalışma.
Toplamda on iki bölümden oluşan kitap ‘Güneşin Yaratılışıyla İlgili Efsaneler’den başlayıp güneş ve ayın antik çağdaki karşılığına, güneşin ‘öz’ mitolojisine, halk efsanelerinde güneşin nasıl yer aldığına, güneşe tapınmaya, güneşin elle tutulur ya da başka biçimde söylersek yakalanıp yakalanamayacağına dair inanışlara, eski dönemlerde yaşayan halkların güneşe verdiği önemi gösteren güneş festivallerine, güneşle ilgili batıl inançlar, inanışlar, ve kehanetlere, cenaze törenleriyle güneşin konumu hakkında kurulan bağlantıya ve güneşin sembolik formlarının neler olduğunu yazılı kaynaklara sırtını yaslayarak ele alıyor.
Güneş Mitleri’nin en önemli özelliklerinden biri de İskandinavlardan Japonlara, Yunanlarda Hintlere, Kızılderililerden Mısırlılara, Ermenilerden Almanlara kadar yeryüzünde yaşamış birçok halkın güneşle ilgili inanışlarını örneklerle açıklıyor olması. Kitaptan: “Mısırlılar, güneşin doğarken küçük bir çocuk olduğunu, akşamları batarken de yaşlı bir adama dönüştüğünü öne sürüyorlardı. Bu benzetme aynı zamanda güneşin yıllık hareketi için de kullanılır. Macrobius da Mısırlıların, güneşin yıllık evresini insan hayatının evreleriyle karşılaştırdıklarını belirtmiştir. Kış gündönümünü küçük bir çocuk, ilkbahar ekinoksunu genç bir adam, yaz gündönümünü sakallı bir adam, sonbahar ekinoksunu da yaşlı bir adam temsil eder. Aynı zamanda Herkül’ün güneşte oturacak bir yeri olduğunu ve onunla ayın etrafını dolaştığını da düşünüyorlardı.” Güney Afrikalıların atalarının güneşten geldiğine dair yaygın bir inanış olduğuna yer verilen kitapta bu inanış şöyle açıklanıyor: “Güney Afrika’da ise yerliler atalarının güneşten geldiklerine inanıyorlardı ve güneş doğarken önünden bulut geçerse, günahlarından ötürü güneşin onlara kızdığını ve bilerek yüzünü onlardan gizlediğini düşünüyorlardı. Bu yüzden hemen kendilerini affettirmek için yaptıkları işi bırakıp yaşlı kadınlara bir gün öncesinin yemeğini verirler ve daha sonra kabilenin erkekleri akıntıda yıkanıp kendilerini arındırmak için nehre girerlerdi. Her adam ocağından bir taşı nehre atıp onun yerine nehir yatağından yenisini alırdı. Köye döndüklerinde şef, kulübesinde bir ateş yakardı ve kabilenin tüm üyeleri kendi ocakları için o ateşten köz alırlardı. Tören, tüm kabilenin katıldığı bir dansla sonlandırılırdı. Bu seremoninin dünyada yanan ateşin, güneşin sönenin ateşini yeniden yakmaya hizmet edeceği fikrinden doğduğu düşünülüyor. Güneş battığında, “Güneş ölüyor,” derlerdi.”
Güneş Mitleri kitabı, evvel zaman halklarının zihninde ve kalbinde güneşin tuttuğu yeri işaretlerken referans gösterdiği dünya üzerindeki halkların binlerce yıl öncesindeki inanışları hakkında bilgi vermesi açısından da önemli bir kaynak olarak okunmayı hak ediyor.
edebiyathaber.net (23 Şubat 2022)