
Gürsel Korat’ın Rüya Körü adlı romanı Everest Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
Geçmişin sessiz çığlıkları ve geleceğin sır perdeleri arasında geçen bir hikâye…
Anadolu’nun kültürel dokusunu ve insanın zamanla ilişkisini edebiyatın gücüyle birleştiren Gürsel Korat, Rüya Körü ile sizi Bizans’ın 1143 yılındaki ihtişamlı dünyasına, rüyaların ve kaderlerin kesiştiği derin bir yolculuğa çıkarıyor.
Aşk, güç oyunları ve akıl dolu mizansenlerle örülü bu roman, yalnızca olay örgüsüyle değil, Anadolu’nun taşını toprağını hissettiren anlatımıyla da büyülüyor.
Gürsel Korat’tan Rüya Körü Everest’te ilk baskısıyla raflarda
“Çünkü geçmiş zaman unutuştur, gelecek zaman ise doğmamış unutuş.”
Gürsel Korat, zaman çarkını bu kez Bizans’ta, 1143 yılında döndürmeye başlıyor. İmparatorun yazıcılarından Stefanos, yıllardır uykusunda gördüklerinin rüya değil, gelecekten görüntüler olduğunu anlar. Andronikos ise geçmişi görmektedir. Yetenekleri gibi karakterleri de zıt olan bu iki kişi, kesişen kaderleriyle birbirlerinin rüyalarına muhtaçtırlar. Bu karşılıklı bağımlılık, aşk ve taht kavgalarının ortasında boy veren derin çatışmaların zeminini kurar.
Doğu Roma’da geçen, Rum Selçuklu dünyasına ise uzaktan bakan Rüya Körü’nün dokusunda zaman kavramında çığır açan bir bakış var. Gürsel Korat, insanın “zaman”la ilişkisine yeni bir pencere daha açıyor.İnsan daima unutur. Çünkü süreğen olarak geçmişte veya gelecekte duramaz.
Yapabildiği tek tanrısal eylem, hatırlamaktır. Zamanın dayanılmaz ve üstün gücü, çığlıkları taşıyıp götürür uzaklara; doğmuş her şey karanlıklara dalar. Değerini ve gücünü kutsadığımız, kahraman saydığımız yahut saymadığımız ne varsa kaybolur. Yalnızca apaçık ortada olanlar görünmez ve gizlidir, hatırlayışın ışığına tutulana kadar.