Hacer Yeni‘nin yeni romanı “Temmuz Bahçeleri” Destek Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
“Merhaba Temmuz. Bu Gülhanım.”
Ne güzel ismi vardı. Sıcağı kış gününde yazı getiriyordu.
Peki ama neden konuşmuyordu?
Hacer Yeni, dördüncü kitabı Temmuz Bahçeleri’nde her bir düğümü tutkuyla atılmış, rengini Anadolu’nun bin bir çiçeğinden almış bir halının aşk, göç ve acıyla örülü sürükleyici hikâyesini okuyucuyla buluşturuyor. Destek Yayınları etiketiyle kitabevi raflarındaki yerini alan kitapta aşk ve özlem dolu bir hikâye sizleri bekliyor.
Gülhanım İstanbul’un tarihi semtlerinden Çemberlitaş’ta bir kafede çalışmaktadır. Uzun yıllardır istediği tek şey çekip uzaklara gitmek ve çiçekçilik yapmaktır. Bunu daha önce de defalarca denemiş fakat bir türlü başaramamıştır. Nihayet kesin kararını verir, nihayet o da gidecektir. Ancak şehirdeki son gününün sabahı kendisine emanet edilen bir çanta, aldığı telefon, kafede işe başlayan bir yabancı ve yepyeni dostlar gitmesine mani olur. Çantadan çıkan eski püskü, yarım halı Gülhanım’a tutkulu bir aşkın ve yüz yıl önceden öngörülerek dokunmuş alın yazısının; şaheser bir bahçenin kapılarını açar.
Kimsesiz Gülhanım’ın, uzaklardan gelen yabancı Temmuz’un, her şeyi bilen gören Sultan’ın ve hasta mahpus dokuma ustası Ali’nin aşk ve özlem dolu hikâyeleri bu eşsiz bahçenin büyük sessizliğinde düğümlenir. Ta ki yıllar boyu ayrı bırakıldığı öteki yarısına kavuşuncaya dek…
Arka kapaktan:
Eğer her bahçe bir kaderse ve herkese kendi kaderini seçme şansı verilse Gülhanım halıdakini isterdi. Ona elini sürdüğü ilk günden bu yana bu bahçenin çiçekleriyle umutlanıyor, en güzel hayalleri yine buradaki ağacın altında kuruyordu.
Gelen bahar onundu.
“Bunlar çiçek mi Sultan?”
“Taçyapraklarını saysana.”
“Sekiz tane var.”
“Çünkü sekiz sonsuzdur. Bu da sonsuzluk çarkı. Halıyı dokuyanın dileği. Üzerinde bir kez olsun gezinen nereye giderse gitsin, başına ne gelirse gelsin daima mutluluğu bulsun ve bu böyle sonsuza dek sürsün diye atmış düğümleri.”
Hacer Yeni Hakkında:
Kültür Koleji’nin ardından Marmara Üniversitesi, İngiliz Dili Eğitimi Bölümü’nü bitirdi. Yine Marmara Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Tezinin konu başlığı “Foucault feminizmin dostu mudur yoksa düşmanı mı?” Çeşitli üniversitelerde ders verdi. Elle dergisinde muhabirlik ve editörlük, Milliyet gazetesi Cadde ekinde köşe yazarlığı yaptı. İlk romanı “Bir Dilek Tut” 2011, ikinci kitabı “İstanbul’da Günah Öyküleri” 2013 yılında yayımlandı. Kar ve cinayet öykülerinden oluşan “Kar İzleri Örttü” adlı seçkide “Karmen” adlı öyküsüyle yer aldı. 2014 yılında ikinci romanı “Turnalar Sıcak İklimlere Göçüyordu” okuyucusuyla buluştu. Gündüz Vassaf’ın “Annem Belkıs” adlı biyografik eserine 2017 yılında kaleme aldığı “Sedef Günleri” adlı bölümle katkıda bulundu.
Hacer Yeni’ye göre yazmanın 9 kuralı>>>
edebiyathaber.net (25 Eylül 2017)