Mahmut Temizyürek’in son şiir kitabı Buzulmelek, Everest Yayınları tarafından yayımlandı.
Kitaptan:
Açtım yarayı zamansız
ey zamanlar meleği
geçenleri sen söyle…
Mahmut Temizyürek kimdir?
Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Kümbet Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu doğduğu köyde Kümbet Köyü İlkokulu’nda, orta ve lise eğitimini Ankara’da Ankara Gaziosmanpaşa Ortaokulu ve Atatürk Lisesi’nde tamamladı. Sekiz yıl değişik kentlerde yaşayan Temizyürek, 1971-1979 yılları arasında inşaat ve matbaa işçiliği, santral operatörlüğü gibi işlerde çalıştı. 1980-1992 yılları arasında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü’nü bitirdi. 12 Eylül nedeniyle öğrenimine ara verdiği dönemde (1982-1992) İstanbul’da Görsel, Gelişim Larousse, Temel Britannica, Thema Larousse gibi ansiklopedilerde yazarlık ve yayın kurulu üyeliği; Tempo, Video-Film, Tıp Dünyası, Güneş, SiyahBeyaz, Demokrat gibi çeşitli gazete ve dergilerde editörlük ve yazarlık yaptı. 1997-1998 yılları arasında Anadolu Üniversitesi’nde “İletişim ve Yabancılaşma” ve “Eleştiri Kuramları” derslerini verdi. 1996-2006 yılları arasında Başkent Üniversitesi’nde Basın Danışmanlığı görevini üstlendi ve 2005’te bu görevinden emekliye ayrıldı. 2007’de Bilkent Üniversitesi’nde “Türkçe ve Eleştirel Okuma” derslerini vermeye başladı. Eserlerinde asıl adının yanı sıra Mehmet Fikri Ünal, Mehmet Fikri, M. Yürek imzalarını kullandı (Işık 2007: 3493-3494).
“Filistin” adlı ilk şiiri 1981’de Yarın dergisinde yayımlandı. Ardından kurucuları arasında yer aldığı Edebiyat Dostları dergisinde (Mehmet Fikri Ünal adıyla) ve Edebiyat-Eleştiri, Defter, Akatalpa, Evrensel Kültür, İnsan, Kum, Patika, Adam Sanat, Varlık, Yasakmeyve, Yarın, Yeni Olgu, Virgül, Milliyet Sanat, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap gibi dergilerde şiirleri, denemeleri ve eleştiri yazıları yayımlandı.
“Filistin” adlı ilk şiiri 1981’de Yarın dergisinde yayımlandı. Ardından kurucuları arasında yer aldığı Edebiyat Dostları dergisinde (Mehmet Fikri Ünal adıyla) ve Edebiyat-Eleştiri, Defter, Akatalpa, Evrensel Kültür, İnsan, Kum, Patika, Adam Sanat, Varlık, Yasakmeyve, Yarın, Yeni Olgu, Virgül, Milliyet Sanat, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap gibi dergilerde şiirleri, denemeleri ve eleştiri yazıları yayımlandı.
İlk şiir kitabı İz ve Rüya adıyla 1995’te yayımlandı. Buradaki şiirlerinin çoğunluğu Mehmet Fikri Ünal imzasıyla yayımladığı şiirlerdir. Bu kitabı 2000’de Kırlangıcım Paranoya, 2004’te Yeryüzünü Gezen Atlı, 2011’de Yalangezen ve 2012’de toplu şiirlerinden oluşan Babil Cazcıları izledi. 1996’da Göçebe Buluşması adlı kitabı ile deneme türünde kendisini gösteren Temizyürek, bu türde Boşluktan Doğan (2007), Gölgesi İnsan Bedeni Doğa (2011), İm Bilse Er Ölmes Nazım Hikmet ile Don Quijote’nin Arzu Serüvenleri (2014), okuru Didem Madak şiiri üzerine yeniden düşünmeye sevk ettiği Didem Zamanı (Didem Madak Şiiri Üzerine) (2017), Nazım Okulu & Teleskoplu Destancı (2018), Behçet Necatigil, Oktay Rifat ve İlhan Berk’i anlattığı Üç Çınar (2018) adlı kitapları yayımladı. Son olarak ise Temizyürek’in ağıtın şiir ile bağını, şiire hangi açılardan kaynak teşkil ettiğini irdelediği, mitoloji, felsefe, sanat, edebiyat, bilim gibi birçok alanda kadına dair yok sayılan olguları saptamaya çalıştığı, bir anlamda kadının tarihsel rolünü ortaya koyduğu Ağıt Şiir Kadın (2019) adlı eserini yayımlandı. Eser duru üslubu ve akıcı anlatımıyla dikkat çekti. Nazım Hikmet, Melih Cevdet, İlhan Berk, Kemal Varol, Şükrü Erbaş gibi şairler hakkında eleştiri yazılarından oluşan “bir tür şiir tarihi gibi” okumanın da mümkün olduğu (Hızlan 2017: 42) Boşluktan Doğan adlı deneme-eleştiri türündeki eseri ile 2008 Memet Fuat Deneme Ödülü’ne layık görüldü. “şiirli yığma” olarak nitelenen bu eser, şiirine çıkış merdivenini oluşturdu (Peker 2001: 66). Memet Fuat Ödülü’nün peşi sıra 2008’de Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü kazanan Temizyürek, 2012’de Yalangezen ile 16. Altın Portakal Şiir Ödülü’ne, 2014’te İm Bilse Er Ölmes (Nazım Hikmet Don Quijote’nin Arzu Serüvenleri) adlı eseri ile Nazım Hikmet Araştırma Ödülü’ne, 2017’de ise Yılın Homeros Ozanı Ödülü’ne layık görüldü. Temizyürek’in 1996’da Esra Özgümüş’le hazırladığı gazetelerden alınan haber ve makalelerden oluşan derleme niteliğindeki Basında Transplantasyonun 20 Yılı adlı çalışması da mevcuttur.
Eserlerinde şairler arasında köprüler kuran Temizyürek, Zafer Hanım, Fatma Aliye, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Behçet Necatigil, Gülten Akın, Ahmet Telli, Didem Madak, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Oğuz Atay, Leyla Erbil, Latife Tekin, Can Yücel, İlhan Berk gibi eski ve yeni kuşağın edebiyatta iz bırakmış şair ve yazarlarına dair nitelikli çalışmaları ile dikkat çekti. Kendi yazma serüvenini ise “Üzerimizde bugün de derin etkileri olan Cemal Süreya’nın, Turgut Uyar’ın, İlhan Berk’in, Melih Cevdet Anday’ın yazılarıyla, şiirin hiçbir şeyle kıyaslanamaz özerk dünyasını anlamaya başlarken yazmaya başladık” (Temizyürek 2007: 5) sözleri ile ifade etti. Şiirlerini modern epikten, İkinci Yeni’den ve tüm şiir eğilimlerinden yola çıkıp mitolojiden, masal ve türküden derledikleriyle geniş bir imge yatağında kurdu (Telli 2007: 67).
Eleştirel bakışını disiplinler arası okumalarla sağlamlaştıran Temizyürek, çoğunlukla duru bir anlatım, akıcı bir üslubu tercih ettiği denemelerinde şairlere ve olgulara odaklandı. Şiir, edebiyat ve felsefe arasındaki bağlantıyı Hızlan’ın, şairin kavramlara ve dünyaya bakışının bir yansıması olarak yorumladığı Boşluktan Doğan adlı eseriyle görünür kıldı. Zira düzyazılarının kuramsal olduğunu belirten Hızlan, bu eserin kuramsal bilgilerin uygulandığı bir eser olduğunu dile getirdi (Hızlan 2017: 35). Ergülen’in ifadesiyle “şiirgezen” (Ergülen 2012) şair, denemelerinde edebiyatın işlevi, dil, şiir dili, şiirin varlığı sorunu, yazarın sorumluluğu gibi konulara eğildi. Konu yelpazesi oldukça geniş olan şair, metaforlarla ve imgelerle ördüğü şiirlerinde mitolojik öğelere de yer verdi. Şiirlerinde geçmiş, an ve gelecek arasında bağlar kurdu. Şiiri, “evreni, kendini, tüm varlıkları tanımlamayı, tasarlamayı, değiştirip dönüştürmeyi yaşam olarak gören insanın zihninde ya da bedeninde hapsolmuş sözcüklerin belirli bir yapı içerisinde dışa çıkması, dış ile iç arasında bir bağ araması ve bu bağın gücüyle insanın ruhsal ve zihinsel özgürleşme çabasına katılması olanağının ezeli bir biçimi” olarak da tanımlayan Temizyürek, şiirin özgürleşmesi konusu üzerinde durdu (Temizyürek 2001: 395).
Ona göre şiirin doğuşu bir gereksinimdi (Temizyürek 2001: 395) ve bu gereksinim en nihayetinde kendi şiirleri için de geçerliydi. Sorular sorarak çıktığı kendi bireysel şiir yolculuğundan şiirin serüveniyle döndü. Sorumluluktan kaçmayan, çağla birlikte kendisini de sorgulayan şair, gerek şiirlerinde gerekse “şiirsel denemeleri”nde (O’Dwyer 2017) yaşamımızın bir amacı, bir hedefi olmalı mıdır sorusunu sordu (Hızlan 2017: 38). Şair, yüreğinden kopup gelen soruların yanıtlarını ise şiirde hayatı kurcalayarak, yine sorular sorarak bulmaya çalıştı (Çapan 2013: 1).
edebiyathaber.net (11 Mayıs 2024)