1. Amerikalılar gibi değil, Japonlar gibi düşünün.
Amerikalı çizgi roman sanatçısı ve teorisyeni Scott McCloud, ünlü çalışması “Understanding Comics”de, Amerikan kültürünü hedefe odaklı bir kültür olarak tanımlar. Burada eserin finali çok önemlidir ve sonuç izlenen yolu aklar. Ancak Japon kültüründe, bu sonuca nasıl ulaşıldığı daha büyük önem taşır.
2. Gerçekçi olmak için gerçek hayata başvurmayın.
Gerçek hayattan olduğu gibi alınan bazı olaylar veya gerçek hayatta kulağımıza gelen bazı cümleler, kurmaca eserde yapay durabilir. Kurgunun gerçekliği ayrı bir durumdur çünkü. Yani bir anın veya diyaloğun gerçekçi bir algı yaratabilmesi için gerçekte cereyan ettiği halinin aynısını kopyalamak yeterli olmayabilir.
3. Hatırlama konusunu bir daha düşünün.
Hatırlanan anlar her seferinde basit bir geriye dönüş numarasıyla geçiştirilmemelidir. Hatırlamak çok daha karmaşık bir süreç… Beyin anıyı az da olsa değiştirir her hatırlama denemesinde. Sonra bazen olmayan şeyleri hatırlar. Ve aynı şekilde olanları hatırlamaz.
4. Yorum yapmayın, o yoruma ortam hazırlayın.
Doğrudan söylemek yerine hissettirmek genellikle çok daha etkilidir. Bir durum veya ortam için “moral bozucuydu” demek yerine mesela, onu moral bozucu bir biçimde anlatıp bu yorumu okura bırakın. Bu, okurun moralini daha çok bozacaktır. Olumlu anlamda.
5. Romanınızın bir cümlesi olmaz olsun.
Kitabı tek bir cümleye indirmek yüzeysel bir yaklaşımdır. Romanınız için “Cümlesi ne abi?” diyenleri duymazdan gelin. V. Woolf’a kulak verin: “Romanın anafikrini bir cümle olarak kenara not alabiliyorsak anafikir romana iyi yedirilememiş demektir.”
6. Rüya sahnelerine orta yerinden dalın.
Çünkü rüyanın sonunu hatırlarız ama başını hatırlamayız. Yani rüyanın dramatik anlamda bir finali vardır ama girişi yoktur.
7. Ve en önemlisi…
Tüm bunları “kural” olarak değil de “fikir / öneri” olarak kabul edin.
edebiyathaber.net