Halid Ziya Uşaklıgil’in “Saray ve Ötesi” adlı kitabı Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar
“Bu sarayın ilk defa olarak eşiğini aşmak üzereydim ve kim bilir hayatımın kaç yılını burada, gene kim bilir ne müşkül vazifeler altında ezilerek, ne müziç çarklar arasında manevi kuvvetler kırılıp dökülerek geçirecektim…”
Halid Ziya Uşaklıgil, Sultan Beşinci Mehmed’in başkâtipliği görevine atandıktan sonraki ilk gününü böyle anlatıyor Saray ve Ötesi’nde. Edebiyatımızda anı türünün en önemli başlıklarından biri olan Saray ve Ötesi; Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah gibi başyapıtlara imza atmış bir romancının Osmanlı sarayına, saray âdetlerine ve padişaha dair yakından şahitliğiyle paha biçilmez bir yerde konumlanıyor.
Saray ve Ötesi, yazarın diline müdahale edilmeden, tam metin olarak hazırlandı. Hatıralarda geçen isimlere dair açıklayıcı dipnotlarla zenginleştirilen kitaba eklenen geniş sözlük tüm okuyuculara, isimler dizini ise araştırmacılara önemli bir kolaylık sunuyor.
Tarihimizin en uzun yıllarını, olayların en orta yerinde, bizzat yaşamış bir yazarın gözünden meşrutiyet idaresi, iktidar oyunları, İttihat ve Terakki Fırkası ve büyük bir imparatorluğun son yılları. Saray ve Ötesi, sadece araştırmacılar için değil tarihe meraklı herkes için önemli bir kaynak.
HALİD ZİYA UŞAKLIGİL, 1865’te İstanbul’da doğdu. Aslen Uşaklı olan ailesi daha sonra İzmir’e yerleşmiştir. 1878’de İstanbul’dan İzmir’e taşınan Halid Ziya, bu şehirde eğitimine devam etmiş, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir. Bir yandan Türkçe edebiyatta kendini geliştirirken bir yandan da Fransızcadan yaptığı çevirileri yayımlatma fırsatı buldu. Kitap olarak yayımlanan ilk çevirisi Jean Racine’in Le Thébaide adlı eseridir. Bir şiiri Muallim Naci’den sert bir eleştiri alınca şiirden uzaklaştı ve nesre yoğunlaştı. 1884’te İzmir’de arkadaşlarıyla Nevruz gazetesini çıkardı. Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra tekrar İzmir’e dönüp Hizmet ve Ahenk gazetelerini kurdu. Sefile romanı ilk sayıdan itibaren Hizmet’te yayımlandı. Sefile’yi Nemide izledi. 1893’te tekrar İstanbul’a yerleşen Halid Ziya, 1896’da Mai ve Siyah’ın tefrikasıyla Servet-i Fünun’a katıldı. Ardından Aşk-ı Memnu geldi. Kırık Hayatlar’ın tefrikası bitmemişken istibdat idaresinin baskılarına dayanamayarak yazmayı bıraktı. 1908’e kadar ara verdiği yazı hayatına Sabah’ın başyazarı olarak döndü ve bu gazetede Nesl-i Ahir’in tefrikasına başladı. V. Mehmed’in tahta çıkmasından sonra İttihat ve Terakki idaresi tarafından mabeyin başkâtipliğine atandı. Bu göreve dört yıl devam etti. 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1906’dan beri yaşadığı Yeşilköy’deki köşküne çekildi ve eski eserlerinin dilini sadeleştirerek yeni baskılarını hazırlamaya başladı. 1937’de oğlu Vedat’ın intiharıyla büyük bir yıkım yaşadı. 1945 yılında Yeşilköy’de öldü.
edebiyathaber.net (22 Şubat 2019)