Salgın sürecini ve yaşadıklarımızı hatırlayanlar var mı? Unutmak mümkün değil tabii fakat sormak istediğim tam olarak şu. Hâlâ etkisinde olan var mı? Sanırım kalmadı artık. Yolda, toplu taşımada, markette vs. maskelileri görüyorum hâlâ fakat o etkiyi göremiyorum. Söz arasında denk düşerse anımsıyorum ben de. Konuştukça geri geliyor yaşadıklarımız. Yoksa günlük akışta herhangi bir etkisini hissetmiyorum o günlerin. Anımsamıyorum da…
Şimdilerde yine bir kitap anımsattı bana. Süreçle ilgili kitap sayısı umduğum kadar olmadı henüz. Belki zamanla çıkacaktır ortaya. O günlerde alelacele yayımlanan bir iki örnek de vasatın ötesine geçememişti. Seran Demiral, Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı “TaTuTa’ya Yolculuk”ta yaşattı tekrar o günleri. Bir distopyanın içinden geçmişiz adeta. Hollywood sinemasında var dehşete düşüren örnekler. Bir bakıma onlardan birinin oyuncusu olmuşuz aslında.
“Evlere kapanılan salgın günlerinde Zeki (baba), alternatif bir yaşam biçimini değerlendirmek ister. Kent hayatına alışmış ve kırsal yaşama ilişkin önyargıları olan kızı Sezgi (Sez), babasının planına dirense de yaşadıkları kentten ayrılarak birlikte çiftliğe giderler. Ev sahipleri üç kişilik bir ailedir. Zeyno, Gür ve çocukları Ege.”
Salgın günlerine has bir kitap okuyacağımı düşünerek ilerlesem de katmanlı bir kitap olduğunu da fark ettim hemen. Salgın günleri sadece zaman boyutunu oluşturuyormuş kitabın. Esas mesele sonradan çıktı ortaya. İklim krizi!
“Sezgi, doğadaki ömrünü tamamlamış nesneleri sanatsal bir form içinde geri dönüştürme uğraşına girişiyor. Ege, doğayla ilişkisini, ekolojik ilgi ve merakını yaşıtlarıyla çevrimiçi buluşmalara taşıyor.”
Bir önceki yazımda denizlerin karşı karşıya olduğu sorunları dile getiren bir kitaptan söz etmiştim. Bu defa konu biraz daha geniş kapsamlı. Çocuklar için yazanların bu konulara duyarsız kalmamaları mutluluk verici olsa da anlattıkları mutlu etmiyor ne yazık ki. Çocuklarda farkındalık yaratması açısındansa kıymetli eserler bu kitaplar.
“İklim krizi ve çevreyle ilgili yıkım sirenlerinin en tiz seslerle çaldığı çağımızda çocuklar da yetişkinler de işbirliğine, ortak emeğe, ‘biz’ duygusuna, doğayla yaratıcı bir ilişki kurmaya dayalı bu yaşam biçiminin içinde yaşadıkları deneyimlerle dönüşüme uğruyorlar.”
O zaman #hareketegeçmevakti
TaTuTa’ya yolculuk başlasın.
edebiyathaber.net (22 Nisan 2024)