-En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
2019 Kasım ayında Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan, Kim Un-su imzalı Komplocular. Bir girdap gibiydi. Başlangıçta tesiri az, ortalarda hızlanan ve nihayet içine alan bir kitaptı. Bitirdiğimde çok farklı bir edebi haz aldım kitaptan. Bir suç draması olması münasebetiyle bir yanıyla tekinsiz, ama aşırıya kaçmadan ve zorlamadan bir o kadar da eğlenceliydi. Bir kiralık katilin avcıyken av konumuna düşmesi, en temel insani duygular okuyucuya geçirilerek anlatılmış. Bu açıdan etkileyici bir romandı.
-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Reseng onu yatağa yatırmak isterken kadın onu eliyle iterek kendi kendine yatağa uzandı. Sonra ellerini göğsüne koyarak boş gözlerle tavanı seyretti. Yaklaşık iki dakika sonra kadın halüsinasyon görmeye başlamış gibiydi.
“Kızıl bir rüzgar görünüyor. Mavi aslanlar da var. Onların yanında gökkuşağı renginde sevimli bir kutup ayısı var. Burası cennet mi?”
“Evet, orası cennet. Sen şimdi cennete gidiyorsun.”
“Bunu söylediğin için teşekkür ederim. Sen cehenneme gideceksin.”
“Öyleyse biz tekrar karşılaşamayacağız demek. Çünkü sen kesinlikle cennette olacaksın ve ben kesinlikle cehennemde olacağım.”
Kadın Reseng’e bakarak hafifçe güldü. Gülen gözlerinden yaşlar döküldü.”
-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Aslında hepsi. Kitap okumak emek gerektiren bir iş. Mesela zaman kaybı gördüğünüz bir filmde iki saatiniz çöpe gider. Kitapta bu süre uzuyor. Bu yüzden seçici olmakta fayda var. Artık internette okur yorumlarının paylaşıldığı pek çok site mevcut, bu da yol göstermiyor değil.
-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Bir kitap telaffuz etsem, diğerlerinin hatırı kalır. O yüzden, insanların okurken “keşke ben yazsaydım” ya da “iyi ki okumuşum” diyeceği kitaplar yazmak için çabalıyorum. Yine de yanıt vermek gerekirse, kaçıştan aşka, umutsuzluktan savaşa, cesaretten ihanete neredeyse tüm duyguları ihtiva etmesi münasebetiyle Yüzüklerin Efendisi demek istiyorum. Tabii bu nevi şeyler değişkendir, belki on sene sonra aynı soru sorulsa, başka bir cevap veririm.
-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Yirmili yaşların ilk yarısı, yakın arkadaşlarım ve İletişim Yayınları editörleri sevgili Bahar Siber ile Belce Ünüvar okumuş olmalılar.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Tadına varacak kadar odaklanamıyorum ama masamdaki kahve fincanı genelde dolu olur. Gürültü, kendi isteğimiz dışında maruz kaldığımız seslerdir. Yazarken müzik de açarım ama bunu sessizliğimi bozan bir şey olarak görmüyorum. Gündüz çalışamam. Gecenin ilerleyen saatleri, sadece yazmak için değil, hiçbir şey yapmadan öylece dalıp gitmek için bile harikadır.
edebiyathaber.net (29 Mayıs 2020)