Hasan Karaca’ya 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Şubat 2, 2022

Hasan Karaca’ya 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

  1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz? 

Aslında bugün yaptığım pek çok şeyi çocuklar için yapıyorum. Otuz yıla yakın süren reklamcılık hayatım boyunca, tasarım hizmeti vermenin tüm zorluklarını yaşadıktan sonra çocukların dünyasını keşfettim. Anaokulunda branş öğretmenliği yapmaya başladıktan sonra çocukların ne denli temiz, önyargısız, sevgi dolu olduklarına tanık oldum. Onlar için kitap yazmada önce, hayal güçlerini geliştirecek, üretkenliklerini arttıracak, estetik tavırlarını yönlendirecek pek çok şey tasarladım. Çocukların coşkusu, heyecanı, enerjisi hayatımın yönünü tümden değiştirmişti. Onlar için harcadığım her emeğin karşılığını alabiliyordum. Önce çizerek girdim çocuk kitapları dünyasına. Böylece daha çok çocuğa ulaşabilecek ve güzellikleri paylaşabilecektim. Kapıyı yazar Dilge Güney açtı, yayıncı Levent Salıcı bana yerimi gösterdi ve eğitimci yazar Nevzat Süer Sezgin de bilgeliğiyle beni besledi. 

Dilge Güney ile ilk projemizi gerçekleştirdikten sonra, yazarların gözünden kitapları görebilmek ve çocuk kitapları dünyasını daha yakından tanımak için Nevzat Süer Sezgin hocamızın atölyesine katıldım. Bu atölye sayesinde çocuklara hem çizimlerimle hem de öykülerimle daha iyi ulaşabileceğimi fark ettim. Sorgulama meraklısı olmayan bir gelenekten gelmeme rağmen, sonradan sorgulamayı keşfetmiş birisi olarak, öykülerimi toplumsal eksikliklerimizi sorgulayarak yazmaya başladım. Çocuk yazınında gittikçe yaygınlaşan bireysel sorunlara yönelik kitapların aksine, toplumsal sorunları işleyen öykülere yöneldim. Çünkü, benliğimizin büyük bir kısmı içinde yaşadığımız toplum tarafından şekilleniyor. Vicdanı, adalet duygusu, sevme yeteneği, özgürlük tutkusu vb. erdemlere sahip olmayan bir toplumun çocukları da aynı eksiklikleri taşıyacaktır. Yoksulluğu kanıksamış bir toplum, yanı başında çöplerden atık toplayan çocuklarına sahip çıkamaz. (Antika’nın Sihirli Kutusu) Özgürlüğün ne olduğunu bilmeyen bir toplum, ne kendi gibi düşünmeyenlere ne de hayvanlara yaşam hakkı tanımaz. (Asansör Köpekleri) Yeterince tarih bilinci olmayan ve çocukluğun evrensel bir değer olduğunu bilmeyen bir toplum, yaşamak için kapısını çalan mülteci çocuklara kulak vermez. (Balık Kentin Kaçakları)Üretmek yerine çılgınca tüketmeyi alışkanlık haline getirmiş bir tüketim toplumu, büyük patronun kuklası olmaktan kurtulamaz. (Kuklacı)

Gelecekte daha güzel bir yaşamı, ancak okuyan çocukların kurabileceğine inandığımdan, çocuklar için yazıyor ve çiziyorum…

  1. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı? 

Okuduğum ilk kitap, bana ödül olarak alınan, yazarını hatırlayamadığım KÜÇÜK KAHRAMAN kitabıydı. Kurtuluş savaşında düşmanın konum bilgisini Türk birliğine bildirmeye çalışırken şehit olan bir çocuğun öyküsünü çocuk olarak okurken hissettiklerimle, hala unutamadığım o kitapla ilgili şimdiki hislerim elbette aynı değil. Yaşamı savaş, kahramanlık, düşmanlık ve kötülük kavramları üzerine kurgulamanın uzun vadede kimseye yararı olmayacağını düşünüyorum. Savaşla ilgili aklıma kazınan tek şey “Çocukları küçük kurşunlarla mı öldürürler anne?’’ sorusudur. Kısacası ilk okuduğum o ilk kitabın bende bıraktığı izleri çok yıllar önce sildim ben… Çünkü savaşlar kahraman çocuklar değil, ölü çocuklar doğurur…

  1. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?

Bu soruyu ilk etapta çok sevdiğim ve hayran olduğum kitap hangisi gibi algılamıştım. Fakat üzerinde düşününce fikrini beğenip sonunu beğenmediğim, hatta sorunlu bulduğum bir kitap geldi aklıma. Keşke bu kitabı ben yazsaydım da sonu bu denli trajik olmasaydı dediğim, John Boyne’un‘Çizgili Pijamalı Çocuk’ kitabı. Savaşın en acımasız derinliklerinde yaşanan sıcacık ve kirlenmemiş bir dostluğu kurgulayan yazarın, sonunda, kötülüğün pişmanlık (ya da acı mı demeli?) duyması ümidiyle her şeyi yok etmesi çarpıcı bir final yaratmış olsa da, sevemedim. 

  1. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz? 

Son okuduğum yine John Boyne’un ‘Olduğun Yerde Kal’ kitabı. Yine savaşın ortasında geçen bir öykü. Ancak bu kez daha umut dolu, daha dirençli, yaşama tutunan, sevgiyi yücelten ve insanın içini ısıtıp yaşam sevincini tazeleyen bir kitap. Çizgili Pijamalı Çocuk kitabının aksine, savaşın ne denli kötü bir şey olduğunu, hiç tanışmayan insanların birbirlerini öldürmelerinin saçmalığını, savaşın kimseye bir şey kazandırmadığını açıkça dile getirip, daha da ileriye giderek vicdani red hakkını ‘kimseyi öldürmek istemiyorum’ cümlesiyle kutsuyor. Çocukların ve gençlerin savaşı, kahramanlığı, sınırları ve devletleri sorgulamasını sağlayıp, barışa katkı sağlayacağına inanıyorum. Kitabın küçük kahramanı Alfieher şeyi sevgi uğruna yapıyor. Yazar ise bu kitabı yine yüce bir değer uğruna yazmış bence; barış uğruna…

edebiyathaber.net (2 Şubat 2022)

Yorum yapın