En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
David Constantine’nin Başka Bir Ülkede adlı öykü kitabını okudum. Daha önce yazarın Midland Oteli’nde Çay adlı kitabını okumuş ve sevmiştim. Bu kitabını daha da çok sevdim. Kitaba adını veren Başka Bir Ülkede adlı öykü 45 Yıl adıyla sinemaya da uyarlandı. O filmi birkaç yıl önce izlemiş ve çok beğenmiştim. David Constantine daha çok şiirleriyle ve şiir çevirileriyle tanınan bir yazar. Okuduğum iki kitabında da cümlelerdeki incelik, benzetmelerin zarafeti fark ediliyor zaten. Öykü dilinin derinliği ikisinde de aynı ama bu kitapta, okuyucuya daha çok yer açan, olayların içine girmesine izin veren bir anlatım var sanki. Buradaki öyküler diğerine göre daha kısa, daha dinamik. Zamanın geçişini ve geride bırakılanların, şimdiki zamana düşen gölgelerini her satırda hissediyorsunuz. Bitmesin diye yavaş yavaş okudum. Çok güzel kitap.
Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Bakıp başını salladı. Bunun nasıl bir bakış olduğunu düşündüm sonradan. Ne olmadığını daha kolay söyleyebilirdim.”
Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Arkadaşlarımın neredeyse hepsi sağlam okuyucu. Onların önerileri birinci sırada. Sonra internet ortamında okudukları kitapları tanıtan –gerçekten okuduğuna inandığım- insanların önerilerini de ciddiye alıyorum. Kitap eklerini eskiden çok sıkı takip ederdim, şimdi biraz gerilere düştü. Bir de hiçbir şey bilmeden, tamamen adına, kapak tasarımına, açtığım sayfadaki bir satırın güzelliğine kapılıp aldığım kitaplar var. Onlar okuma keyfimi karşılamışsa ayrıca mutlu oluyorum.
Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
İyi ki yaşamış iyi ki yazmış dediğim yazarlardan oluşan koca bir listem var. Çehov, Flannery O’Connor, Carson McCullers, William Faulkner, Sait Faik, Alice Munro, Raymond Carver, John Cheever, Katherine Mansfield, Monika Maron vs vs. Sonra çok sevdiğim tek tek bir sürü kitap, tek tek bir sürü öykü de var. Hayranlıkla okurken ben yazsaydım keşke demedim hiç, iyi ki yazılmış diyerek okudum hepsini. Çünkü ben de dahil başka biri yazsa o başka bir şey olurdu zaten. Ama eğer duyguyu soruyorsanız; mesela Çehov’un Acı ve Mujikler ya da Carver’ın Kutular, Flannery Oconnor’ın Parker’ın Sırtı adlı öykülerinin- ve daha pek çoğunun- bende yarattığı etkiyi, okuyucuda kendi yazdıklarımla ben de yaratmayı isterdim.
Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Üniversite yıllarında ortaya çıkardım. Tek tek ve utangaç bir havada. İlk olarak en yakın arkadaşım Sema’ya okuttum. Onun beğenisi benim için çok değerliydi. Hala da öyle.
Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Belirli bir yazma alışkanlığım yok ama akşam saatlerinde, hatta gece geç vakitlerde daha yoğunlaşabilen biriyim. Aslında oturursam yazıyorum- işe yarar bir şey çıksın çıkmasın- tek sorun oturmak. Aklıma gelen her yerde, her koşulda not alacak şekilde yazabilirim ama yazılmış bir metni kontrol ediyorsam, ya da öykünün işçilik kısmındaysam, yalnız ve sessiz
bir ortama ihtiyacım oluyor.
edebiyathaber.net (7 Ağustos 2020)