Gökçe Bezirgan’ın “Hasta Öyküler ve Kulağakaçan” adlı öykü kitabı İletişim Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Hasta Öyküler ve Kulağakaçan, biri Yaşar Nabi Nayır Ödülü almış iki öykü destesini birleştiriyor. Kaderi anlamak için masumiyet gerekiyor.
Gökçe Bezirgan, ince bir koyuluk anlatıyor, sızım sızım. Kader varsa eğer acıdan besleniyor muhakkak.
“Bir kızım var. Annemin beni çok sevdiği gibi seviyorum onu. Herkesten, her şeyden koruyup kolluyorum. Babası kim bilmiyorum. Bilmem ne teyze biliyor. Ama bilmemek daha iyi… Kızımın saçları çok güzel. Sokakta çocuklar saçlarını çekiyor. Telleri birbirine dolanıyor. Önüme oturtup tarıyorum; acıtmadan. Diplerinden deniz kokusu yayılıyor…Varsayalım güneş batıyor, sene bilmem kaç. Üç masalı bir meyhane var ileride… Rüzgâr, sokağın dar girişinde kalakalmış. Sokaktan çocuk sesleri geliyor, cızırtıları evlere doluyor. Korna sesleri, uzun kısa. Güveler şehri istila ediyor. Kırt kırt. Bütün elbiselerin potu var. Kırt kırt. Herkes kendi kuyusunda kayboluyor, kendi kuyusundan zuhur ediyor.”
Kitaptan bir bölüm okumak için>>>
edebiyathaber.net (10 Haziran 2015)