I
1947 doğumlu Katalan yazar, filolog ve senarist Jaume Cabré’nin çeşitli türlerde yazılmış yirmiden fazla kitabı ve on civarında, dizi ve filme çekilmiş senaryosu vardır.
Yazarın 2011’de yayımladığı ve 2015’de Suna Kılıç’ın Katalanca aslından çevirisi ve Alef Yayınevi etiketiyle dilimize kazandırılmış olan başyapıtı İtiraf Ediyorum, büyük boy 830 sayfalık hacmi ile daha baştan okurun gözünü korkutan kitaplardandı. Bununla birlikte kitap, ilgili okurun gözünden kaçmamış olmalı ki 2023 itibari ile ikinci baskıyı yapmış durumda.
İtiraf Ediyorum’un yayımlanmasının ardından kendi adıma, yazarın bir başka kitabını daha okumayı sabırsızlıkla beklemiş olsam da 2023’e kadar bu mutluluğa erişemedim. Nihayet Ocak ayında, yine Suna Kılıç’ın Katalanca aslından yaptığı çeviri ile yazarın 2020’de tamamlayıp Nisan 2021’de okurlarla buluşan novellası Ateşin Tükettikleri, Türkiye’de de yayımlandı.
II
Hacmiyle okurun gözünü korkutan İtiraf Ediyorum, içeriğiyle de bir hayli çetrefilli bir roman.
İtiraf Ediyorum’da müthiş hafızası sayesinde onlarca dil öğrenebilen ve bir yaşama onlarca başyapıt sığdırmayı başarmış akademisyen Adria Ardevol’ün yaşam hikâyesini okuyoruz.
Romanın çerçevesini oluşturan olayların anlatıldığı katmanda, oldukça agresif ilerleyen bir beyin hastalığına yakalanan Ardevol, sahip olduğu tüm enerjisini kullanarak geçmişini kaleme almaya çalışmaktadır. Adria Ardevol’ün beyni büyük bir hızla işlevini kaybetmektedir ve hafızası geri döndürülemez bir biçimde yok olmaktadır.
Ardevol, hastalığıyla yarışarak kendisinin ve ailesinin geçmişini ve büyük aşkı Sara ile olan ilişkisini anlatırken yalnızca kendi yaşam öyküsünü değil romanın bir diğer katmanında, yirminci yüzyıl Avrupa tarihini anlatmaktadır. Bu kapsamda kitap, oldukça incelikli yazılmış bir tarihi roman olarak nitelenebilir. Ardevol’un yaşamını okudukça İspanya İç Savaşından İkinci Dünya Savaşına kadar Batı Avrupa’yı derinden etkilemiş birçok önemli olaya dair örneğine az rastlanır anekdotlara şahit oluruz.
Bununla birlikte, romanda son derece önemli bir yer tutan ve 1764 senesinde yapılmış olan kemanın yapılış öyküsünü, yıllar içinde elden ele dolaşarak nihayetinde Ardevol ailesinin eline geçişini de romanın çok katmanlı yapısına dâhil edersek Cabre’nin romanının birkaç yüzyılı derinlemesine inceleyen bir yapıt olduğunu söyleyebiliriz.
İtiraf Ediyorum’u edebiyat tarihinde farklı bir yere oturtmamızı sağlayacak özelliği ise yazarın okuru, büyük bir hızla hafızasını kaybeden kahramanın zihnine sokmayı başarabilmiş olmasıdır.
Adria Ardevol’ün zihni, gelgitler içinde çalkalandıkça roman da bazı temel unsurlar etrafında döngüsel bir yapıya oturmaya başlar. Bu döngüsel yapıyı takip ettikçe bir önceki döngüde anlatıcı tarafından unutulan ya da farklı hatırlanan kimi olayların detaylarını öğreniriz. Kitabı okudukça yazarın sunduğu parçalı anlatımı birleştirmeye çalışan zihnimiz, tıpkı romanın kahramanı gibi gerçeklik algısını yitirmeye ve roman evreninde neyin gerçek neyin hayal ürünü ya da gerçeğin çarpıtılmış bir versiyonu olduğunu ayırt edememeye başlar.
Tüm bu karmaşa devam ederken diyaloglar kasıtlı olarak iç içe geçirilir, kipler ve kişiler sürekli değişir ve bir de üstüne, Ardevol’ün yazdıklarını bilgisayara geçiren, yazarın en yakın dostu Bernat’ın notları romana yedirilir.
Anlatmaya çalışırken bile toparlamakta zorlandığım bu unsurları yazar, inanılmaz bir başarıyla birbirine tutturmayı başarır ve bu zorlu serüveni hakkıyla tamamlayan okurlar, oldukça zorlu bir okuma deneyimi yaşamış olmalarına rağmen büyük bir edebi lezzet aldıkları roman hakkında düşünmeye devam ederler.
İtiraf Ediyorum, okuru zorlamayı bilen yazarlara aşina, bu tür yazarların yapıtlarını okumuş ve kitabın ilk 100 belki de 150 sayfasına sabırla yaklaşabilen okurlara bir daha tekrarı olmayacak bir deneyim vaat ediyor.
III
Jaume Cabré; Ateşin Tükettikleri’nde de okuru, kafası karışmış bir kahramanın zihnine sokmayı başarıyor.
Kitapta adının Ismael olduğunu söyleyen bir kahraman karşılıyor okuru. “Bu benim hikâyem, evet” (s. 10) diye başlayan anlatı önce üçüncü tekil kişi anlatımına dönüşüyor, sayfalar ilerledikçe zaman ve mekândan bağımsız diyaloglar içeriğe ekleniyor ve son olarak da bir yabandomuzu ailesi ile tanışıyoruz.
Kitabı okudukça Ismael isimli kahramanın hafızasının bir bölümünü yitirdiğini anlıyoruz ve novella boyunca başta Moby Dick olmak üzere onlarca kitaba, müziğe ve filme referansla ilerleyen sayfaları okuyoruz. Ismael’in babası, o çocukken, psikolojik sorunları nedeniyle bir sanatoryuma kapatılmıştır ve bu durum, geçmişini hatırlamakta zorluk çeken kahramanın kendine duyduğu güveni kemiren temel unsur olarak novelladaki yerini alır.
Kahraman, yetişkin bir insan olduğundaysa Katalan edebiyatının en önemli şairlerinden olan Josep Carner’in bir sonesini derste tahtaya yazdığı için Latince ve edebiyat dersleri verdiği okuldan, atılır.
İşten atıldığı gün Ismael, okul müdiresinin ürkütücü odasına çağrılır “Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?” denilerek azarlanır ve derslerinde yalnızca İspanyol edebiyatından örnekler verebileceği söylenir.
Ismael’e “Katalan edebiyatı yasak,” dendiğinde verdiği cevap manidardır: “Bir edebiyat yasaklanabilir mi?” (s. 18)
Yıllar geçer devir değişir ve kahramanımız, bir sonesini öğrencilerle paylaştığı için azarlandığı, işsiz bırakıldığı ülkede Josep Carner’in edebi mirasını yaşatmak için açılan enstitüye kabul edilir. Enstitüde çalışmaya başladıktan sonra tamamen tesadüfen, çocukluk arkadaşı Leo ile denk gelirler ve aralarında bir yakınlık doğar.
İşler ve bağlı olarak romanın anlatımı bu noktada karışmaya başlar, Ismael eski öğrencisi Tomeu ile karşılaşır ve onun ısrarı ile arabasına biner. Kitabın devamında kahraman, gözlerini bir hastanede açar, hafızasını büyük oranda kaybetmiş olsa da ters giden bir şeylerin olduğunu anlayınca hastaneden kaçar ve bu noktadan sonra kitap, polisiye roman niteliğine bürünmeye başlar. Polisiye unsurlar, okurun merakını canlı tutmaya yararken kitabın çetrefilli yapısını da bir nevi okur dostu hale getirme işlevine sahiptir. Bu işlevle birlikte, Ateşin Tükettikler’nde okur da Ismael kadar bilgisiz bırakılır ve kitabın labirentimsi yapısı sayesinde parçaları bir türlü birleştiremeyen kahraman ile okur büyük bir özdeşim kurarlar.
Ismael’in hastaneden kaçmasına yardımcı olan Marlene; Leo, Tomeu ve neden hikâyenin önemli bir parçası olduğunu ancak kitabın sonlarında anlayabildiğimiz yabandomuzu ailesi, yazar tarafından ortaya serpiştirilen ipuçlarıyla birlikte novellayı adım adım sona taşırlar. Sona yaklaştıkça Jaume Cabré, yolunu kaybeden okurunun elinden daha çok tutarak onu hapsolduğu labirentten çıkarır. Kitabı bitirince okuduğumuzun, insan zihninin haritasını çıkarma konusunda son derece maharetli bir yazarın elinden çıktığı gerçeğini kabul ederiz ve yazara olan saygımız bir kat daha artar.
IV
Yazıyı buraya kadar okuyanlar, Jaume Cabré’nin kitaplarının okunmasının epeyce sabır ve emek istediğini anlamışlardır. İtiraf Ediyorum’u merak edip de başlamakta çekinen okurlar için Ateşin Tükettikleri’nin iyi bir başlangıç kitabı olacağını söyleyebilirim.
Bu noktada, İtalyanca, İspanyolca ve Katalancadan yaptığı çok sayıda yetkin çeviri ile bizleri, dünya edebiyatının farklı yazarları ile buluşturduğu için Suna Kılıç’ın adını bir kez daha anmak isterim. Kitabın çevirmeni işini hakkıyla yapmasaydı zaten zorlu bir okuma deneyimi sunan bu iki kitabın okur için çileye dönüşeceğini tahmin edebiliriz. Bu halleriyle ise zorlu metinlerden hoşlanan ve edebi lezzet uğruna zihnini hırpalamayı göze alan okurların mutlaka okumaları gereken kitaplar olduklarını iddia edebilirim.
Kaynaklar:
Jaume Cabré, İtiraf Ediyorum, Çeviren: Suna Kılıç, Alef Yayınları, Roman
Jaume Cabré, Ateşin Tükettikleri, Çeviren: Suna Kılıç, Alef Yayınları, Novella
edebiyathaber.net (20 Mart 2023)