Can sıkıntısının ne demek olduğunu pek bilmeyen bir insanım. Zaman dediğimiz kavramın hızına yetişmek için çaba sarf ediyorum sürekli olarak. Ve genel olarak uykudan çalıyorum biraz daha yetişebilmek adına. Olabildiğince az uyuyup daha çok uyanık kalmaya çalışıyorum. Durup bir düşününce de çocukluğumda harcadığım zamanların derdine düşüyorum. Bugünkü bilinçle o zamanları yaşayabilseydim keşke diyorum. Böyle bir şey tabi ki olanaklı değil fakat düşüncem böyle. Zaten onu yaşayabilsek çocukluğun ne anlamı kalır değil mi?
Uzun sayılabilecek bir tatilin bitmiş olması da yaşatıyor belki bu can sıkıntısını. Yeni bir başlangıç değil fakat yineleyen bir başlangıcı yaşıyorum bugünlerde. Yaklaşık üç aydır ayrı kaldığımız öğrencilerimizin yeniden karşısına çıkacak olmanın heyecanı ve gerilimi üstümde. Çokça stresli bir tatil zamanı da yaşadık bu yaz ne de olsa. Ülkemiz adına yaşanan gelişmeler beni de etkiledi doğal olarak. Neyse ki artık geride kaldı diye umut ederek yeni bir sayfayı açıyoruz işte.
Çocukluk dedim de, o dönemdeki bir arkadaşım geldi aklıma. Var olmayan, kimsenin görmediği, bilmediği, duymadığı bir arkadaş. Hani hayali olan! Var mıydı sizin de öyle arkadaşlarınız? Olmuştur muhakkak. Olmayanı duymadım bugüne kadar. Fakat var olduğunu bilsem de kendi arkadaşımı anımsayamıyorum bir türlü. Kimdi, neydi, nasıl bir şeydi? Ne konuşurdum, neyi paylaşırdım, bir türlü geri getiremiyorum. Siz anımsayabildiniz mi o arkadaşınızı?
Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanan A. F. Harrold’un yazdığı, Emily Gravet’in resimlediği, Ebru Gündem Kızıldağ’ın dilimize çevirdiği “Hayali”de, Rudger da Amanda’nın hayali arkadaşıdır. Yani o da gerçek değildir. Bu kitapta hayali arkadaşların peşine düşen Bay Kirazkuşu vardır. Ve Rudger’ın da bu ilginç adamdan kaçıp kendi hayali hayatını kurtarması gerekmektedir. Konusuyla, kurgusuyla, resimleriyle ilginç bir kitap “Hayali.” Gizlenen gerçeklerle yüzleştirebilir de…
Ebeveynler hayali arkadaşlardan endişe duysalar da uzmanlar, bu arkadaşların önemli işlevleri olduğunu söylüyorlar. Çocukların dünyayı anlamalarına yardımcı olduklarını, sosyal ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunduklarını ve bu arkadaşlar sayesinde insan ilişkilerini daha iyi kavradıklarını belirtiyorlar. 2-7 yaş arası çocukların dünyayı keşfedecekleri bir dönemdir. Dünyanın döndüğünü kavrasalar da içinde dönenleri kavrayamazlar ama… Kafalarında birçok soru vardır ve hayali arkadaşlar edinerek bu soruların yanıtlarını ararlar. Korkularının üstesinden de bu hayali arkadaşlarıyla gelmeye çalışırlar. Araştırmalara göre hayali arkadaşı olan çocukların yaşıtlarına göre genellikle daha iyi bir dil gelişimine ve daha iyi sosyal becerilere sahip oldukları saptanmış. Yine diğer çocuklara göre daha az saldırgan, daha uyumlu oldukları ve daha çok güldükleri gözlenmiş. Bununla birlikte daha iyi yoğunlaştıklarını ve daha az sıkıldıklarını da söylüyor bu araştırmalar. Yanında her daim bir arkadaşı var, neden sıkılsın ki?
Fakat şu da bilinsin ki, 6-7 yaş civarında bu arkadaşla vedalaşmalıymış çocuklar. Aksi takdirde bunun altında yatan bir ruhsal sorun olabilir diyor uzmanlar.
Canımın sıkıldığı bir dönem ve haliyle hayali bir arkadaş da edinemiyorum. Neyse ki edinemiyorum da diyebilirim. Ruhsal bir sorunum olmadığına bir işaret bu. Şaka bir yana can sıkıntısının sadece bende olmadığını da biliyorum.
Çocuklar Harrold’un yazdığı “Hayali”yi okumaya başlasınlar. Kendi hayali arkadaşlarından daha başka hayali arkadaşları da görsünler. Ben de sahil boyu bir yürüyüşe çıkayım da biraz kafam dağılsın. Ege Denizi’nin ışıltılı maviliği ve yosun kokusu iyi gelecektir.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (5 Eylül 2016)