Ortaçağ sınırlarını aşamayan toplumlar hâlâ cinsiyet eşitsizliği ile uğraşıyorlar. Ağırlıklı olarak kadınlar bu haksızlığa uğrasalar da erkeklerin de maruz kaldığı durumlar olabiliyor. Toplumdaki genel yargıya göre kadınların ve erkeklerin yapabilecekleri/ yapmaları gereken işler bellidir. Sınırları çevrilmiştir. Bunun dışına çıkıldığında olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olur. Örneklemek gerekirse; kadın dışarıda çalışmaz, evinde oturur, evinin işini yapar, çocuklarıyla ilgilenir. Çamaşır, bulaşık, ütü, yemek vb. onun olağan görevidir. Zaman zaman bizim toplumumuz için de geçerli bir kuralmış gibi bir algı oluşturuluyor. Ders kitaplarında çocukların önüne bu türden resimler konuluyor. Oysa o eskidendi güzelim! Kabul edilse de edilmese de biz toplumsal anlamda bir miktar yol alabildik. Çalışma yaşamında kadınlar söz sahibi. Evdeki yükün üstüne binse de bu durumu değiştirmiyor. Öyle ki, kadın bir başbakan gördü bu coğrafya. Kadın onu yapamaz, kadın bunu yapar dönemi çok geride kaldı. Şimdilerde yaşadığım kentin toplu taşıma araçlarının direksiyonunda da zarif kadınları görebiliyoruz. Bir de erkek cephesine bakalım. Kadınlar toplum içine bir şekilde karışınca erkekler de evdeki işlere karışmak zorunda kaldılar. Olması gereken oldu, demek doğru bir ifade olacaktır. Bulaşık, ütü, cam silme gibi işler yeni kuşak erkek için olağan işlerden sayılıyor artık. Bunu yaptığını ifade etmeye çekinenler olsa da gerçek bu.
Söz biraz fazla uzadı gibi ama bunları söylemeden kitaba değinmek de olmazdı. Çünkü tam da bu kitabın konusu bu cinsiyet eşitsizliği. Açıkçası kitabın adına bakınca böyle bir konuyla karşılaşacağımı düşünmemiştim. Kimse de düşünemez zaten. “Hayalperest Şilo” adının altından tutkulu bir kız çocuğunun çıkacağını kim bilebilir. Şilo’nun kitaptaki balık olduğunu da görünce! Kitapların da yazıların da ad ve başlıkları bu yüzden önemli. Okurunu tutup çekmeli, bir yerden yakalamalı. “Hayalperest Şilo” hayallerinin peşinden gitmeye hazır cesur bir kızın öyküsü. Gerçek bir yaşamöyküsü aslında. 1900’lerin hemen başı. İtalya’da bir kasaba. Alfonsina Strada, kitaptaki adıyla Alfo. Dünyadaki en önemli üç bisiklet yarışından birine katılmış tek kadın yarışmacı. Tek olmasının nedeni, o yıllarda kız çocuklarının bisiklete dahi binememesi gerektiğine olan inanç. Kitabın hemen başında Alfo ve annesi arasındaki konuşma her şeyin özeti: “… Kadın damağından tuhaf bir şaplak sesi çıkardı. Cık cık! kadınlar yarışçı olmaz Alfo. Erkekler yarışçı olur ve sen bir erkek çocuğu değilsin./ Kadın erkek ne fark eder? Hepimizin iki kolu, iki bacağı, bir kafası yok mu? Yarışmak için de bundan fazlası gerekmiyor zaten.” Annesi ellerini beline koyarak konuşmaya başladı. “Bak küçük hanım. Ben tam on tane erkek çocuk doğurdum. Kısa bacaklı, koca kafalı oğlanlar. Ve sonunda, ah, seni doğurdum,” dedi gözleri parlayarak. “Pembe yanakklı, lüle lüle saçlı bir prenses. Seni bana melekler verdi. Ve inan bana, hayattaki tek kızımı da oğlan çocuğu gibi yetiştirmeyeceğim.”/ “Anne ben oğlan çocuğu gibi olmak istemiyorum zaten.”/ “O zaman bu yarış saçmalığı nedir Tanrı aşkına Alfonsina?” dedi kadın. “Yarışmak erkeklere göredir. Kadınlar evlenir ve aile kurarlar.”/ “İyi ama anne, yarışmak bu dediklerine engel değil ki.”/ “Tabii ki engel,” dedi annesi. “Kim yarışan, burnunun dikine giden bir kızla evlenir ki? Erkekler dikiş diken, yemek ve ütü yapabilen kızlarla evlenirler, asi kızlarla değil. Erkekler ailenin lideri olmak isterler.” (s.17-18)
Sonrasında pes etmeyen bir kız çocuğunu okuyoruz. Şartlar ne olursa olsun, ne ile karşılaşırsa karşılaşsın vazgeçmeyen Alfo! Kitabı okuyacak çocuklara da bir heyecan verecektir onun bu öyküsü. Peki, Şilo kim ya da ne? Şilo, Alfo’nun yanından hiç ayırmadığı ve uğuru olarak kabul ettiği balığı. Akdenizli uçan balık Şilopıgın Hiterurus (Cheilopogon heterurus). Şilo uğur olmanın ötesinde Alfo’ya olan inancıyla ona güç veriyor aynı zamanda.
Hayalperest Şilo, Özlem Dilber’in yalın anlatımıyla çocuklara ilham verecek bir kitap. Merve Dilek Efe’nin resimleri, Redhouse Kidz etiketiyle…
edebiyathaber.net (27 Haziran 2022)