Nobel Edebiyat Ödülü sahibi John Steinbeck’in 1937 yılında yayınlanan Fareler ve İnsanlar adlı romanı, iki gezgin çiftlik işçisi olan, George Milton ve Lennie Small’ın büyük bunalım sırasında Kaliforniya‘da yaşadıkları trajik olayları konu edinir.
Bu eser, 1920’lerde kendisi de evsiz, gezici bir çiftlik işçisi olan Steinbeck’in kendi deneyimlerine dayanan novella özelliği taşımaktadır. Eser adını, Robert Burns‘ün To a Mouse (Bir Fareye) isimli şiirinden almaktadır. Realizmin etkisinde yazılan Fareler ve İnsanlar romanının karakterleri hayalleri olan kişilerdir. Küçük insanların, yoksul insanların hayalleri vardır. George Milton ve Lennie Small’ın hayalleri ortaktır. Birbirinden ayrılmayan, beraber seyahat eden zıt iki karakter olmalarına rağmen ikisinin de hayali aynıdır: bir çiftlik sahibi olmak. George bağımsızlığı, kendi kendinin patronu olmayı, sahibi olduğu çiftlikte “birisi” olabilmeyi hayal eder. Lennie’nin hayali ise George ile birlikte kendi çiftliklerine taşınmak ve orada yumuşak şeylere dokunma saplantısını – tavşanlara bakma görevi- karşılayacak şeyler yapabilmektir. Candy, ölen köpeği ile kaybettiği sorumluluğa yeniden kavuşmak ve George’un yanında kendine yaşlılık günlerinde kalacak bir yer bulabilmeyi hayal eder. Crooks özsaygısını tekrar kazanabileceği, kabul edilip güvende olabileceği bir yerde yaşamayı düşler. Curley’nin karısı ise, Curley ile evlenerek kaybettiği ünlü olma şansını tekrar yakalamak ve bir aktris olmanın hayalini kurar. Hayallerin yanı sıra eserin bütününde “yalnızlık” duygusu da hakimdir. Candy, köpeği öldürülünce yalnız kalır. Curley’nin karısı yalnızdır çünkü kocası umduğu gibi kendisine arkadaşlık edememektedir. George ile Lennie’nin birlikteliği de yalnızlığın bir sonucudur. Hem yalnızdırlar hem de dostturlar. Crooks zenci olduğu için onun varlığı topyekûn yalnızlığın göstergesidir.
Roman iki arkadaş, iki dost George ile Lennie’in yeni çiftliğe doğru yaptıkları yolculuk ile başlar. George Milton; ufak tefek, çevik, keskin ve sert hatları olan bir esmer yüze, küçük kuvvetli ellere, biçimli kollara, ince ve kemikli bir burna sahiptir. Lennie Small ise kocaman gözleri baygın bakan, çirkin suratlı, geniş ve düşük omuzlu, iri yarı biridir. Kocaman elleriyle sevdiklerini okşamayı sever. George, akıllıdır; Lennie’yi koruması altına almıştır. Çünkü Lennie, düşünemez, söylenenleri ve yaşananları çabuk unutur. Güçlü kuvvetli olması sayesinde çiftliklerde rahatça iş bulurlar. Aralarındaki dostluğu kimse anlayamaz. Çiftliklerde çalışanlardan farklarını George şu sözleriyle dile getirir: “Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü… Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte…”. Gittikleri her çiftlikte başını belaya sokarak kovulmalarına neden olan Lennie bundan sonraki yaşamlarında belaya bulaşmaktan korkar. George’tan özür diler, isterse yollarını ayırabileceklerini söyler durur. Belki de dostlukları çıkar ilişkisine dayanmaktadır. George, Lennie güçlü kuvvetli olduğu için bütün çiftlik işlerini rahatça yapabileceğini belirtir gittikleri çiftliklerde. Yeni işleri Curley’nin babasının çiftliğinde tahıl balyalarını taşımaktır.
Burada Slim, Carlson, Whit, Candy ve Crooks ile tanışırlar. Lennie, George’a belaya bulaşmayacağına dair söz verir. Çalışıp para biriktirerek hayallerindeki çiftliğe sahip olmak isterler.
Umutları ve hayalleri olan çiftlik çalışanlarının aynı zamanda korkuları da vardır. Yaşlı Candy’nin köpeği işe yaramaz hale geldiği için öldürülünce Candy üzülür, kendisinin de sonunun böyle olmasından endişe duyar. Tesadüfen Lennie sohbetleri esnasında George’la kurdukları hayali öğrenir ve onlarla ortak olmak ister. Birikmiş parasını onlara vereceğini ama ne olursa olsun kendisini de yanlarında götürmelerini ister. Crooks, zenci işçidir. Kimseyle konuşmaz, odasına kimse girmez. Sadece çalışır. Herkesin çiftlik dışında olduğu bir gece Lennie onunla sohbet eder. Crooks’un dramını bu sohbetten öğreniriz. Kölelik günlerini, zencilerin maruz kaldığı güç yaşam koşulları gözler önüne serilir.
Roman boyunca ismini öğrenemediğimiz, bir isim bile verilmeyen Curley’nin karısı Lennie ile sohbet etmek ister. Lennie, sevdiği canlıları okşamayı sever, sevgisinden dolayı da bu canlılara istemeden zarar verir. Çiftliğe doğru yola çıktıklarında Lennie’nin cebinde ölü bir fare vardır. Hayalindeki tavşanları da sevmek, onlara bakmak görevinin kendisine verilmesini ister. Curley’nin babasının çiftliğinde de köpek yavrularını sevmek, onları okşamak ister. Curley’nin karısından uzak durmak istese de başaramaz. Curley’nin karısı yalnızlık çektiği için karşısına kim çıkarsa çıksın sohbet etmek ister. Lennie ile bu sohbet esnasında kendine hâkim olamaz ve Curley’nin karısının saçlarını okşamaya başlar ve sonunda kadını öldürür. Lennie, kaçar. Çiftliğe gelirken George’un tembih ettiği gibi -başını belaya sokarsa eğer göle gitmesini, orada çalılıkların arasında saklanmasını istemişti- göle doğru kaçar. O sırada çiftlik sakinleri şehirden dönmüştür. Curlay’nin karısının öldüğünü görünce bunu kimin yaptığını hemen anlarlar. Ve Lennie’yi aramaya çıkarlar. George nerede olduğunu bildiği için tüm çalışanları oraya götürür. Fakat yerini söylemez. Arkadaşını kendisi öldürür. Çiftlik çalışanlarının belki de o dönem Amerikası’nda bunalımlı yıllar yaşayan Amerika’da, insanların, ölümü rahat kabullendiklerini, Curley’nin karısı ölünce kimsenin üzülmemesinden de anlayabiliyoruz.
Bu romanda, insan olmanın doğası ve bireyin evrende kendini konumlandırma çabası sergilenmektedir. Eserde yer alan temalar; ayaller, yalnızlık, zenginliğin zulmü getirmesi, güçsüzlük ve geleceğe güvenle bakamama ya da kaderciliktir.
Her şeye rağmen yaşam devam etmektedir.
Kaynak: John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar, çev. Ayşe Ece, Sel Yayıncılık, 2012
edebiyathaber.net (18 Nisan 2022)