Pınar Öğünç’ün ‘‘Aksi Gibi’’ isimli öykü kitabı raflardaki yerini aldı. 120 sayfa olan ve 19 farklı öyküden oluşan hikâyeleri tek solukta okuyacağınız türden.
Kitap size, hayat akarken fark edemediğiniz tüm detaylardan ipuçları veriyor; platonik aşklar, narkozdan uyanırken ne sayıklayacağım acaba fobisi, sevdiği adamın ardından ayrılamayan gözler… Bir anda öz güven patlaması yaşayan ev kadınlarından tutun da en sevdiği arkadaşına Kürt olmayı konduramamış tatil köyü çalışanları… Kıskançlık, ayrılık, yaşlılık… Kitabın kapağında bulunan boş kibrit kutusundan çıkma yanmış kibrit çöpünü öykülerin bittiği sayfanın sonunda görüyorsunuz. Her ne kadar kapağı beğenmesem de yinede anlam veremediğim sempatik bir tarafı söz konusu kapağın. İletişim Yayınları’nın bu kitap için hazırladığı teaserda kullanılan görsellerin bazılarının kapağa daha uygun olacağı görüşündeyim aslında…
Öyküleri okurken yüzünüzde oluşan tebessümün nedeni aslında günlük hayatın yoğunluğunda hiç farkına varmadığımız ama neredeyse çok karşılaştığımız olaylar; mesela parklarda gündelik kıyafetleriyle spor yapmaya çalışan teyzeler, artık bir meslek haline gelmiş ‘‘Köpek gezdiricileri’’, öyküleri okuyuncaya kadar hiç dikkat etmediğimiz ve yanından öylece geçtiğimiz bir sürü gündelik hayat hikâyeleri. Tatil yollarında satılan ev yapımı reçeller, geçimini el işi örgülerle sağlayan ve insanların yokmuş gibi davrandığı yaşlılardan yapılan alışverişler sonrası duyulan acaba kazıklandım mı? Pişmanlığı…
Pınar Öğünç ‘‘Aksi Gibi’’ ile su gibi akan zamanın önüne taş koyarcasına ‘‘Hey arkadaşlar bir etrafınıza bakının!’’ der gibi güzel hikâyeler sunuyor. Minik öykülerde kurulan bazı uzun cümleler sanal virgüller kondurmama neden olsa da akıcı ve yormayan bir dille tadı damağınızda kalan lezzetli bir kitap. Ben en çok kitabın son öyküsü olan ‘‘Sayın D1 Blok sakinleri’’ isimli öyküyü beğendim. Muhtemelen ara ara açıp içinden rasgele öyküler okumaya devam edeceğim.
Devamının gelmesi temennisiyle…
Tolga Yüksel – edebiyathaber.net (13 Mart 2015)