Ebru Kain’in, öz yaşam öyküsü “Hayat Çizgim” geçtiğimiz günlerde Tara Kitap etiketiyle okurla buluştu.İş kadını, tarihçi, STK gönüllüsü, ekonomist ve mali müşavir Kain’in yaşamının dönüm noktalarını ve deneyimlerinden damıttıklarını içten cümlelerle paylaştığı bir ilk kitap var elimizde. Yazar; çocukluğunu, ailesini, iş yaşamına girdiği andan itibaren yaşadığı dönüm noktalarını, dünyanın farklı ülkelerine yaptığı gezilerde gözlemlediklerini dost sohbeti tadında yalın, duru ve samimi anlatım aracığıyla okura aktarıyor.
“Hayat Çizgim” de yazarın iç sesini kullanması, yaşam deneyimlerini ve iç dünyaları anlatmanın daha derin ve etkileyici yollarından biri olabileceğini hissettiriyor. Kitap, birçok okurun içsel yolculuğuna dokunabilecek evrensel deneyimler barındırıyor. Herkesin kendine özgü bir hikâyesi var, her hikâye paylaşılacak bir şeyler içeriyor. “Hayat Çizgim” de bu hikâyelerden birinin, Ebru Kain’in öz yaşam öyküsünün odağına alınan parçaları okuyoruz. Yazarın disiplinli hayat tarzı ve çalışma azmi hemen her satırda dikkat çekiyor. Kain; öz yaşam öyküsünü anılar, duygular, düşünceler, deneyimler üzerinden günlük konuşma dilinin ekonomisi ve anlaşırlığının katkısıyla akıcı ve özlü biçimde aktarıyor. Dışarıdan kendisine dengeli biçimde bakma çabası, hatırlama, belli anılara odaklanma gibi duran mesafeli bakış açısı sevgi, merak, mücadele ve üretim aşkıyla dengeleniyor.
Ebru Kain’in çalışkanlığı ailesinden kaynaklanıyor, yazar kendi çocuklarını da benzer biçimde yetiştirmeye çalışıyor. İş hayatına Tahtakale’deki bir handa stajyer olarak başlayan yazar, ticaret hayatının inceliklerini, olumlu ahlaki kurallarını burada öğreniyor. Arkeoloji ilgi alanı ancak ikinci branş olarak tarih okuyor. Yüksek lisansını siyaset bilimi ve uluslar arası ilişkiler alanında yapan yazarın meslek lisesi mezunu olması, üniversite hayatı, çalışma hayatındaki başarıları, gençlere sürekli öğrenme, kendilerini geliştirme-gerçekleştirme ve potansiyellerini bütün zorluklara karşın hayata geçirme konusunda özellikle alt metin üzerinden dolaylı biçimde verdiği alçakgönüllü öneriler dikkate değer. Yunus Emre ve Şekspir’den yaptığı alıntılar ve felsefi yorumlar ise üzerine düşünülecek ve önerilerini destekleyecek nitelikte. Kain’in dikkat çekici bir diğer yönü ise seyyahlığı diyebiliriz. Gezdiği, gördüğü yerlerdeki ünlü sanatçı ve bilim insanlarıyla ilişkili mimari eser, heykel ve evlere ilgi uyandırıcı biçimde değiniyor, gidip görme ya da üzerine okumalar yapma konusunda merak uyandırıyor. Yazar bu anlamda önümüzdeki dönemde bir gezi kitabı çıkarabileceği konusunda beklenti yaratıyor.
Olup bitene kadınların gözüyle bakmak, dünyamızı daha yaşanabilir bir yere dönüştürebilir. Kadınların deneyimleri, farklı bir bakış açısı sunabilir, daha adil ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlememize sağlayabilir. Evrene ve dünyaya kadınların bakış açısından bakmak, sorunları daha derinlemesine anlamamıza ve onlara daha etkili çözümler bulmamıza yardımcı olabilir. Sonuç olarak dolu dolu yaşanan bir hayata, düşüncelerle harmanlanmış özgün dünyasından bakan Ebru Kain özellikle gençlere ve kadınlara sesleniyor: Bir kadının gözüyle bakmak değiştirebilir dünyayı diyor özetle.
edebiyathaber.net (4 Mart 2024)