Sinematografik bir anlatıma sahip olan Haziran Kalsın romanı hemen her satırda eski bir siyah beyaz Türk filmi izliyormuşuz havası yaratıyor.
Burak İhsan’ın ilk romanı “Haziran Kalsın” Ekim 2019’da Kuzey Işığı Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. İhsan, Darüşşafaka’da tamamladığı lise eğitiminin ardından İÜ İktisat Fakültesi Ekonometri bölümünden mezun oldu.
“Derin bir sızıda aşkı aklamak zorunda kalan, yalnızca Suphi midir şu koca dünyada? Bazen tek bir güne sığabilir hayat ve manzara manzara, duygu duygu, insan insan önümüze serilirken biz de Suphi gibi düşünürüz belki: ‘Aşkın ve sanatın olduğu bu dünyadan hoşnut olmamamız ne büyük küstahlık!” deniyor içeriğe dair ipuçlarının yer aldığı arka kapak notlarında.
Suphi Bey Apartmanı’nda yaşayan üç kuşağın hikâyesi…
İstanbul’un eski semtlerinden Yeldeğirmeni’nde var olan mahalle ruhunu sakinleri üzerinden tanımaya başlarız. Gayrimüslimlere de değinilir, mübadele ve tehcirle gönderilmeleri, peşi sıra gelen kültürel ve ekonomik yozlaşma eleştirilir, farklılıkların birlikteliği vurgulanır. Romanın bu bağlamda tarihsel ve toplumsal eleştiriye yer vermesi kıymetli. Ama değişim her şeyi hallaç pamuğu gibi atmıştır; bunda savaşlar ve sanayileşme olguları çok etkilidir.
Haydarpaşa Garı’nda şef yardımcısı olarak çalışan Suphi Bey, satın aldığı dört katlı Kyriako Apartmanı’nın ismini değiştirir. Aile apartmanı olsun ister, kendi adını verir ve en üst kata yerleşir. İki kız bir erkek çocuğu için ayırdığı alt katları kiraya vermez. Damat adayları ancak burada yaşamayı kabul etmeleri şartıyla kızlarıyla evlenebilir. Suphi Bey inatçı ve geleneklere bağlı biridir. Satırlar ilerledikçe kızı Suna Hanım ve kardeşlerinin nasıl evlendiklerine ve zamanla evliliklerinin geçirdiği değişimlere bakarız.
Torun Suphi Pera Plaza adlı finans dergisinde çalışmaktadır. Üst kattaki kiracının bir önceki akşam camının kırılma nedenini öğrenmek için kapısına gider, bu kez tanışırlar. Suphi, ikinci kez gördüğü Ahsen’e görür görmez âşık olur. Ahsen işletme yüksek lisansı yapmaktadır, amacı CV’sini geliştirmektir.
Geriye dönüşlerle başta dede ve ailesinin, daha sonra anne ve babasının, birlikte yaşam üzerinden de Suphi ve annesinin hikâyesi… Kızlar evlenecekleri adamları nasıl bulur? Suna Hanım’ın müzmin karamsarlığı ve yalnızlığı nasıl sonuçlanacaktır? Suphi’nin Ahsen’e olan duyguları karşılık bulacak mıdır? Aile apartmanında beklenen dağılma gerçekleşecek midir?
Haziran Kalsın’da her şey yirmi dört saat içinde olup biter ve geçmiş yaşantılara dönüşler yapılarak aileyle ilgili ayrıntılara ulaşmamız sağlanmış olur.
Şiirsellik ve geleneğe içtenlikli bakış…
Şiirsellik için bazı bölümlerde devrik cümle kullanımı, hâkim anlatıcı aracılığıyla şimdi ve geçmiş arasında rahatça gidip gelme olanağının bulunulması, gündelik yaşama dair ayrıntılar ve betimlemeler –apartman, pastane, vapur, dergi ofis ortamı- eskiyi canlandırmak için Osmanlıca sözcük kullanımı romanın dil ve anlatımına dair dikkat çekici unsurlar… Bir ilk kitap olarak Haziran Kalsın, aceleye getirilmiş hissi veren sonu ve romanın temel derdinin ne olduğu meselesinin belirsiz kalması gibi ilk kitaba özgü kusurlar dışında keyifli bir okuma vaat ediyor.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (10 Şubat 2020)