1899-1961 yılları arasında yaşayan Ernest Miller Hemingway üslubunun sadeliği ve yazım dilinin basitliğiyle yirminci yüzyılın edebiyatını etkileyen yazarlardan biridir. Romancı, hikaye yazarı ve gazeteci olan Hemingway Nobel ve Pulitzer almış bir yazar. İlk öykü kitabı 1923 yılında, ilk romanı ise 1925 yayımlanıyor. Savaşlar ve yıkımlar gören Hemingway yaşadıklarını ve gördüklerini eserlerine taşımış diyebiliriz.
Bilgi Yayınevi’nin Elif Derviş çevirisiyle yayımladığı Ernest Hemingway’in “Nick Adams Öyküleri” ilk kez, yazarın ölümünden on yıl sonra 1972 yılında yayımlanmış. Hemigway’in kısa öykülerinden oluşan kitabın içerisinde çeşitli koleksiyonlarda yayımlanan Nick Adams’ın tüm hikayeleri aynı kitabın içerisinde yer alıyor, kitabın içerisinde toplam yirmi dört öykü ve skeç bulunuyor. “Nick Adams Öyküleri” kronolojik olarak doldurduğu boşluklar ile otobiyografik özelliklerde sergiliyor. Yaklaşık on yıllık bir süre içinde yazılan bu öyküler aynı zamanda Heminway’in kendi hayatına dair bir bütünlükte okurlarına sunuyor.
Ön sözünü Philip Young’un yazdığı derleme okurları için bir hayli romantik. Young öncelikle Hemingway’in kendini çocukluğunda yazları geçirdiği Michigan’da Nick Adams olarak hatırladığını anımsatıyor ve Nick’in hangi kitaplarda nasıl ortaya çıktığına değiniyor. Bu Hemingway severler için kitaba bir hazırlanma yazısı aynı zamanda. Ve Young daha önce farklı kitapların içerisinde farklı ve ilginç kronolojilerde yer alan öykülerin durumlarını kendi aklına anlamlandırmaya çalışıyor bu önsözle.
Hemingway’in eserlerini hatırlayanlar ise kitabın hangi eserlerden yayınlanmış ve yayımlanmamış parçalardan oluştuklarını elbette anımsayacaklardır. Bazı hikayeler ise başlı başına hiçbir yere ait duramamalarıyla kitabın içinde görünürlük kazanıyor. Hemingway’in daha önceki derlemelerinin içinde yer almayan sekiz yazı Hemingway’in vefatından yıllar sonra ortaya çıkıyor. Ve öyküler Nick Adams’ın öyküleri kronolojik bir sıraya dizildiğinde aradaki boşlukların bazı kısımlarını doldurabiliyor. Bu öykülerin kimileri kısalıklarıyla ilgi çekiyor. Burada bazı tahminler devreye giriyor elbette. Yazar belki de uzun eserlerini yaratırken bunları çeşitli notlar olarak yazmış ve sonrasındaysa ana hikayenin içerisinde yer olmadığını düşünerek çıkarmıştı ya da tam tersi belki de yazarın bu kısa öykülerle ilgili daha başka düşünceleri vardı ama ömrü yetmedi. Bir diğer öyküde ise yazarın tamamlanmamış eserlerinin parçaları bulunur. Ayrıca kitabın içerisinde daha önce yayımlanmamış olan öyküler italik format ile okuyucuya sunuluyor.
Daha önce hiç okumayanlar için Hemingway’in bu öyküleri bir erkeğin hayatının çeşitli dönemlerini anlatıyor denebilir en kaba tanımlama ile. Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik gibi aşamalardan geçen bireyin hayatına giren çıkan pek çok insan ve onu etkileyen pek çok olay öykülerin içerisinde yer alıyor. Hemingway’in hayali karakterlerinin içinde en önemli yerlerden birine sahip olan Nick Adams askerliği, gaziliği ve bütün bu muharebelerden sağ çıkmış bir erkeğin parçalanmış hikayelerinin bir toplamı Nick’in anlattığı ve yaşadığı hikayeler ile Hemigway’in hayatının benzer olması ise buralardan çıkıyor. Hemigway’in yazılan biyografilerini incelediğinizde onun hayatının büyük bir kısmının savaşla, yazmakla ve baba olmak derdi ile geçtiğini göreceksiniz.
Bütün bunların yanı sıra anlattıklarının ağırlıklarına bakılmaksızın dili ve biçimiyle sadeliğine hayran bırakıyor Hemigway. Bu arada kitap yayınlandığı günden bu yana Hemigway ve Young üzerinden pek çok tartışmanın da baş karakteri. Uluslararası eleştirmenlerin kimisi Young’un derlemesiyle ilgili kötü puanlar verirken, okurlar için Hemigway’in hayatına onun dilinden bakmak adına doyurucu bir kitap olarak anlatılıyor.
Adalet Çavdar – edebiyathaber.net (27 Temmuz 2018)