Mustafa Becit’in Her Şey Ben Yaşarken Oldu adlı romanı Sayfa6 Yayınları’ndan çıktı.
Ölmemek için bir neden bulamıyorum, diye düşünüyordu Celal gökdelenin 66. katından atlamak üzereyken. Öldürmeye programlı bu kelle avcısının aslında yaşamak için çok fazla sebebi vardı. Ülkeyi parmağında oynatan psikiyatrlar, gizli polisler, en önemlisi de karısı ve kızı… Verilmesi gereken onlarca sorunun cevabını almadan ölemezdi Celal. Deneylerin aşkı öldürüp öldüremeyeceğini görmeden gidemezdi hiçbir yere…
Hikâye aynı olsa da sonlar hep farklı
“Hiç yurtdışına çıkmadığımı fark etmiştim. Başka ülkelerde bambaşka hayatlar ve kim bilir ne hikâyeler vardı. Aslında pek bir fark olacağını düşünmüyordum. Sonuçta hepimiz insandık ve en fazla ne kadar uzaklaşabilirdik ki insanlıktan… Hepimizin talihi, hikâyesi, acısı, derdi, tasası aynıydı. Sadece başları ve sonları farklı yazılıydı. Hepimizin dünyası, hepimizin yaşadığı dünya üstünde cereyan ediyordu ve ucu elbette bambaşka insanlara dokunuyordu.”
Hayatta kime güvenebilirsin?
İradesi dışında ilk cinayetini annesini öldürerek işleyen yalnız bir adam sonrasında durdurulması imkânsız bir katil olursa… Hayatını değiştirmek istese de kirli geçmişi ellerini çeker mi üzerinden? Belki de yoluna soktuğunu düşündüğü hayatı aslında başından beri bir oyundur. Karısı ve kızının gitmesi bile oyunun bir parçası olabilir. Yıllardır birlikte iş yaptığı insanların amaçları bambaşka olabilir. Bu sıra dışı katil, bilinmezlerle dolu karanlık kuyudan aldığı cevaplardan tatmin olmuş olarak sağ salim çıkabilir mi? Kime güvenebilir şu hayatta?
Bir de benden dinleyin
Her Şey Ben Yaşarken Oldu romanının yazarı Mustafa Becit, zekice kurguladığı kitabında karakterlere tek tek söz veriyor. Herkes kendi hikâyesini sayfalardan çıkıp okurun karşısına oturarak anlatıyor. Böylece kitap, kimi zaman bir sürükleyici bir polisiye, kimi zaman psikolojik gerilim, kimi zaman da romantik oluyor.
edebiyathaber.net (23 Temmuz 2015)