Çok iyi bir polisiye okuru olduğumu söyleyemem. Polisiye vakaların heyecanı genelde beni sıkar. Bu nedenle okuma serüvenimde polisiye türü en az alanı kaplar. Sadece polisiye değil, aslında korku türü de bir kitapsever olarak çok ilgimi çekmedi, çekmiyor. Buna rağmen çağdaş Türk polisiyesinin öncü ismi Ahmet Ümit’in tüm kitaplarını okudum. Yırtıcı Kuşlar Zamanı’na kadar Sis ve Gece (Sedat’ın içimizden biri olması. Bu bakımdan yazıldığı dönem itibariyle “klasik dedektif”lerden ayrılması. Teşkilat içerisinde yenilikçi olması, itiraz gücüne sahip olması yönüyle.), Beyoğlu Rapsodisi (Beyoğlu’nun geçmişinin mitolojik bir fonda anlatılması. Kenan karakterinin ölümsüzlük arzusu nedeniyle.), Bab-ı Esrar (Karen’in iç dünyasının perdesiz aktarılması. Karen özelinde “insan”ın duygu haritasının en ince ayrıntılarına kadar ustaca çizilmesi bakımından.), Beyoğlu’nun En Güzel Abisi (Farklı öykülerle anlatım zenginliği yönünden.) en beğendiğim Ahmet Ümit eserleriydi. Şimdi bunların en önüne Yırtıcı Kuşlar Zamanı eklendi. Bu esere kadar belki de Ahmet Ümit’in romanlarında beni en çok etkileyen konu romanların psikolojik katmanlarının sosyal alanla yakın ilişkisiydi. Bunun yanı sıra en çok etkilendiğim husus yazarın ilk dönem eserlerindeki, Patasana (2000) öncesi eserler, (bence Patasana bu noktada bir dönüm noktasıdır) olayların (suçların) sosyolojik boyutu ağır basarken son dönem romanlarında, Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nında zirveye ulaşan, öncesinde Beyoğlu’nun En Güzel Abisi (2013) ve Kırlangıç Çığlığı (2018) bu alanda zirvedeydi, sosyal psikoloji yansımalarının derinliğiydi.
Aslında bu yazıya, Yırtıcı Kuşlar Zamanı’da beni etkileyen psikolojik durumları yazmak için başlamıştım. Sonra, Ahmet Ümit’in son zamanların en çok kitabı satılan yazarı olduğu gerçeğinden ve akademinin “çok satanlar”a karşı tavrının ne olduğunu hep merak ettiğimden yazıyı Ahmet Ümit ve akademik ortam üzerine evirdim. Yine de Yırtıcı Kuşlar Zamanı için birkaç cümle kurmak isterim. Psikolog ve sosyologların çalıştığı bir alan olan sosyal psikolojiyi edebiyat zemininde bu kadar derin ve ustaca işlemesi romanı bambaşka bir yere yükseltiyor. Yırtıcı Kuşlar Zamanı, “Düşüncelerin, duyguların ve davranışların diğer insanların gerçek veya hayali varlığından veya sosyal normlardan nasıl etkilendiğinin bilimsel olarak incelenmesi” olarak tanımlanan sosyal psikolojinin “yardım, sosyal uyum, söz dinleme, toplum ve birey etkileşimi, önyargı, hiddet ve saldırı” gibi belli başlı konularına değinmesi ve Başkomser Nevzat, Nevzat’ın kahramanı olduğu romanlar genelindeki değişimi araştırılması gereken önemli bir konu bence, özelinde Türkiye’nin sosyal psikolojisine dair ince, derin, çarpıcı tespitlere sahip olması yönüyle edebiyat-psikoloji-sosyoloji üçgeninde ayrıntılı irdelenmesi gereken bir eser.
Gelelim Ahmet Ümit’in 1990’da başlayan roman serüveninin akademik zemindeki karşılığına. Ahmet Ümit hakkında hazırlanan yüksek lisans ve doktora tezlerinin içerik, tür, hazırlayanların cinsiyetleri, hazırlandığı yıllar ve hazırlanan bölümler gibi çeşitli yönlerden; yazar hakkında yazılan akademik çalışmaları da yıllara göre dağılım anlamında incelemeye çalışacağım.
Bu yazıda, internet ortamında ve yazılı kaynaklarda gerçekleştirilen tarama neticesinde Ahmet Ümit üzerine hazırlanan lisansüstü tezlerin listesini bir araya getirdim. Taramalarda çoğunlukla YÖK’ün Ulusal Tez Merkezi Veri Tabanını kullandım. Buna ek olarak önceki dönemlerde, yıllarda çalışılan tezler için kimi üniversitelerin internet sayfalarından ve bibliyografya çalışmalarından da faydalandım. Gerçekleştirilen tez tarama neticesinde tez adında “Ahmet Ümit” ifadesine yer veren 29, lisansüstü tez tespit ettim. Yazar hakkında 15 akademik araştırma makalesi olduğunu gördüm.
Tablo 1: Tezlerin Tür Dağılımı | ||
Tez Türü | f | % |
Yüksek Lisans Tezi | 26 | 90% |
Doktora Tezi | 3 | 10% |
Toplam | 29 | 100,00% |
Ahmet Ümit’in esrelerine dair toplamda 29 lisansüstü tezin yapıldığı görülüyor. Yüksek lisans tezleri 26 iken doktora tezleri 3 adet olarak ortaya çıkıyor. 1990 yılında eserlerini vermeye başlayan bir yazar için oldukça iyi bir çalışma sayısına ulaşıldığı görülüyor. Zira, bir yazarın yazma serüveninde hem okura hem akademik ortama kendini kabul ettirmesi veya yazdıklarının bir kitle oluşturup akademinin ilgi alanına girmeye başlaması çoğu zaman on yılları alabiliyor. Hatta pek çok yazar, nitelikli eserler vermesine rağmen hem geniş bir okur kitlesine hem de akademik çalışmalara konu olma imkanına sahip olamıyor. Ahmet Ümit, hem nitelikli eserler vererek Türkiye’nin en çok okunan yazarları arasında olması hem de eserlerinin akademik alanda yetkin mecralarda değerlendirilmesi bakımından pek çok yazardan olumlu yönde ayrışıyor. Elbette bu bir şans veya bir zorlama neticesinde olmuyor. Yazarın hemen her eseri için disiplinler arası geniş araştırmalar yapması, edebi nitelik anlamında kaygı taşıması, temiz bir Türkçeyle yazması ve oturmuş bir üslubunun olması onu hem okurlarının hem de bilim insanlarının dikkate aldığı isimler arasına koyuyor.
Disiplinler Arası Nitelik Dikkat Çekiyor
Tablo 2: Tezlerin Alan Dağılımı | ||
f | % | |
Türk Dili ve Edebiyatı | 16 | 55% |
Karşılaştırmalı Edebiyat | 4 | 15% |
Sosyoloji | 2 | 7% |
Eğitim ve Öğretim | 2 | 7% |
Alman Dili ve Edebiyatı | 2 | 7% |
Mütercim-Tercümanlık | 1 | 3% |
Dilbilim | 1 | 3% |
İngiliz Dili ve Edebiyatı | 1 | 3% |
Toplam | 29 | 100,00% |
Ahmet Ümit’in yazarlık serüveninin lisansüstü tezlere yansıması onun çok yönlü bir yazar olduğunu gösterir nitelikte. Karşılaştırmalı edebiyattan sosyolojiye, dilbiliminden mütercim tercümanlığa kadar farklı alanlarda akademisyenlerin yazarın eserlerini kendi açılarından inceledikleri görülüyor. Türk dili ve edebiyatı yapılan 29 çalışmanın 16’sını oluştururken karşılaştırmalı edebiyatta 4, sosyoloji, eğitim ve öğretim, Alman dili ve edebiyatı, mütercim tercümanlık, dilbilim ve İngiliz dili ve edebiyatı alanlarında ikişer adet lisansüstü tez çalışması yapıldığı görülüyor. Bu durum, yazarın metinlerindeki disiplinler arası yansımaların başarılı bir biçimde yansıtıldığını gösteriyor.
Tablo 3: Tezleri Çalışanların Cinsiyet Dağılımı | ||
Cinsiyet | f | % |
Kadın | 18 | 62% |
Erkek | 11 | 38% |
Toplam | 29 | 100,00% |
Ülkemizde çeşitli zamanlarda yapılan araştırmalar kadınların erkeklere oranla daha çok kitap okuduğunu ortaya koyuyor. Akademik anlamda da kadınların erkeklere oranla daha başarılı olduğu sonucunun gösteren pek çok yazı, makale okudum. Ahmet Ümit’le ilgili yapılan lisansüstü çalışmalara bakıldığında da kadın akademisyenlerin ağırlıklı olduğu (18) görülmektedir. Ahmet Ümit’in nitelikli okurlarında kadınların ağırlıkta olduğu yorumunu yapsam sanırım yanılmış olmam.
Her Geçen Yıl Artan Akademik İlgi
Tablo 4: Çalışılan Tezlerin Yıllara Göre Dağılımı | ||||
Tezlerin Hazırlandığı Yıllar | f | % | ||
2000-2010 | 2 | 7% | ||
2011-2020 | 16 | 55% | ||
2021-2025 | 11 | 38% | ||
Toplam | 29 | 100,00% | ||
Bu yazının lisansüstü tezlerin alan dağılımındaki bölümünden sonra bence en önemli ve dikkat çeken yeri burası. Ahmet Ümit hakkında çalışılan lisansüstü tezlerin yıllara göre dağılımına bakıldığında 2011-2020 arası dönemin yazarın akademisyenlerin dikkatini çektiği ve bilim insanlarının yazarın eserlerini kendi alanları bakımından irdelemeye başladığı dönem olarak dikkat çekiyor. Ahmet Ümit, eser vermeye başlamasından yaklaşık 20 yıl sonra ciddi anlamda bir akademik ilgiyle karşılanıyor. Bu da aslında yazarın okurla bağını kurup nitelikli eserler verme noktasında azminin ve kararlılığının bir yansıması olarak görülebilir. Yazar, adım adım hem en çok okunan yazar hem de edebi nitelik olarak her eserinde bir adım öne çıkan bir edebiyatçı olma yolunda eserler vermeye devam ediyor.
Tablo 5: Çalışılan Tezlerin İçerik Dağılımı | ||
Tezlerin İçeriği | f | % |
Sadece Ahmet Ümit ve Eserleri | 19 | 65% |
Ahmet Ümit ve Eserleri ile Başka Yazarların/ Eserlerin Karşılaştırılması | 10 | 35% |
Toplam | 29 | 100,00% |
Ahmet Ümit hakkında yapılan lisansüstü tezlerin içerik dağılımına bakıldığında sadece yazarı ve eserini konu alan çalışmaların 19, yazarla başka yazarları ve eserleri karşılaştıran çalışmaların ise 10 adet olduğu görülüyor. Karşılaştırılan yazar ve eserlere bakıldığında; Pınar Güven Önder’in “Eşref el-‘Aşmâvî’nin ‘Beytu’l-Gıbtıyye’ adlı romanı ile Ahmet Ümit’in ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ adlı romanının teknik ve tematik açıdan karşılaştırılması” (2024); Yeşim Hamzalar’ın “Ahmet Ümit’in “A Memento For Istanbul” (İstanbul Hatırası) ve Barbara Nadel’in “Land of the Blind” (Körler Ülkesi) adlı eserlerinde İstanbul’un Kentsel Gotik Mekanı olarak temsillerinin incelenmesi” (2023); Rabia Demir Eşrefoğlu’nun “Agatha Christie ve Ahmet Ümit’in eserlerine Willard Huntington Wright’ın ve Raymond Chandler’ın polisiye roman ilkeleri bağlamında karşılaştırmalı yaklaşım” (2022); Yağmur Atlı’nın “Polisiye roman okuması bağlamında Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ‘Kesik Baş’ ile Ahmet Ümit’in ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ romanlarının karşılaştırılması” (2021); Hasan M. Ameen M. Abdulrahman Agh’ın “Orhan Pamuk, Ahmet Ümit ve Jenny White romanlarında, İstanbul’a jeokritik bir bakış” (2021); Tuğba Aral’ın “1980 sonrası Türk edebiyatında polisiye romanın toplumsal gelişimi: Ahmet Ümit ve Osman Aysu romanları” (2019); Tefik İldemir’in “Ahmet Ümit’in ‘Sis ve Gece’ adlı yapıtı ile Friedrich Dürrenmatt’ın ‘Gözlemcileri Gözlemleyenin Gözlemi’ adlı yapıtının incelenmesi” (2005); Olga Dritsa’nın “Ahmet Ümit’in ve Petros Markaris’in polisiye romanlarında sosyal hayat” (2017); Fatma Koç’un “Hesen Seyidbeyli’nin Cepheden Cepheye adlı romanı ile Ahmet Ümit’in Sultanı Öldürmek romanının dil özellikleri açısından karşılaştırılması” (2017); Derya Ünal’ın “Elif Şafak’ın Aşk romanı ile Ahmet Ümit’in Bab-ı Esrar romanının mukayesesi” (2015) adlı çalışmaların yapıldığı görülüyor. Ahmet Ümit’in eserlerinin karşılaştırmalı olarak irdelenmesi bu eserlerinin içerik bakımından ve sosyal yansımlar açısından zenginliğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Tablo 6: Çalışılan Makalelerin Yıllara Göre Dağılımı | ||||
Tezlerin Hazırlandığı Yıllar | f | % | ||
2000-2010 | 1 | 6% | ||
2011-2020 | 7 | 47% | ||
2021-2025 | 7 | 47% | ||
Toplam | 15 | 100,00% | ||
Yazıyı bir akademik çalışma formatına sokma niyetinde değilim. Son bir sonuçla yazımı sonlandıracağım. Yapılan lisansüstü (yüksek lisans ve doktora) tezlerin yanı sıra yazar hakkında yapılan akademik araştırma makalelerine de bakalım istiyorum. Ahmet Ümit ve eserlerine dair toplamda 15 araştırma makalesinin yazıldığı görülüyor. Bu akademik araştırma makalelerinde de tıpkı yüksek lisans ve doktora tezlerinde olduğu gibi 2010 ve sonrasında yukarıya doğru bir ivme kendini gösteriyor. 2020’den günümüze henüz beş yıl geçmemişken 7 akademik araştırma makalesinin yazılmış olması, yazarın her geçen yıl artan bir grafikle akademisyenlerin ilgi ve araştırma odağı olduğunu gösteriyor.
Ahmet Ümit Şaşırtmıyor!
Söylenecek, değinilecek pek çok nokta olmasına karşın son olarak şunu belirtmek isterim. Ahmet Ümit, Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından biri olmakla kalmıyor, nitelikli eserleriyle bilim insanlarının da ilgi ve odak noktası olmayı başarıyor. Bu başarı da dünden bugüne olan bir durum değil elbette. Yazdığı her roman için bir cerrah titizliğinde sürdürdüğü çalışmaları, sonrasında okurla kurduğu perdesiz samimiyeti, içtenliği, eserlerinin çok yönlülüğü, insana dokunan duygusal derinliğiyle Ahmet Ümit hem okurların hem akademisyenlerin ilgi odağı olmayı başarıyor. Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda olduğu gibi Başkomser Nevzat’ın özelinde Türkiye’nin sosyal yaşamına en acı ve gerçekçi yerinden değiniyor ve Başkomser Nevzat edebiyatımızın unutulmaz başkarakteri arasına giriyor. Anlayacağınız kurguladığı eserlerde şaşırtmalarıyla tanıdığımız Ahmet Ümit yazdığı nitelikli eserlerle en çok okunanlar arasında olmasıyla, akademik camianın araştırma odağında yer almasıyla aslında hiç şaşırtmıyor.
edebiyathaber.net (13 0cak 2025)