“En korkunç canavarlar ruhlarımızda gizlenenlerdir.” E. A. Poe
Çiğdem Yongacı Bayraktar ve Yeşim Çamlıbel’in birlikte kaleme aldıkları “Hiçlik” adlı roman yılın ilk günlerinde Destek Yayınları etiketiyle okurla buluştu.
Romanın merkez karakteri Raven’in açgözlü, yırtıcı, canavarca ve çıldırmış anlamlarına gelen adı, mizaç ve karakteriyle uyumludur. Bankadaki müşteri temsilcisini hilekâr, sahtekâr ve kadınlığını ön plana çıkardığı gerekçeleriyle öldürür ve ritüeller eşliğinde evinin bahçesine gömer. Raven’in yakınlık duyduğu kadın olan Ekin ise kafe işletmektedir. Buluşmaları sırasında Ekin’in oğluna motosiklet çarpar. Olayı gören Raven kontrolünü kaybeder, öfke nöbeti geçirir ve sürücüyü öldüresiye döver. Ekin’in tokadıyla ancak kendine gelebilir ancak yapıp ettiklerini hatırlamaz. Hastanedeki tedavi sırasında birden gitmesi gerektiğini söyleyip ortadan kaybolur. Kendine kendine konuşarak sakinleşmeye çalışır ve müdavimi olduğu bara gider. Kendisini kaybetmesi ve agresif halleri Ekin’i tedirgin eder, kafasında soru işaretleri uyandırır.
Raven, bir üniversite hastanesinde öğretim üyesi psikiyatr olarak çalışır. Danışanlarından Mitra Hanım, şaman ve şifacıdır. Raven ona karşı ön yargılıdır, şizofren olduğunu düşünür. Ancak sonraki günlerde antikacı dükkânına gider. Kokular, şaman ritüelleri ve Sümerlerden kalan şifa sembolü yapıt onu çocukluğuna götürür. Raven, küçük bir çocukken Fatih’teki evlerinde annesinin tuhaf davranışlarından şüphelenir, onun peşinden gider ve dehlize girer. İlginç şekiller, garip hareketler, anlamadığı sözcükler derken üzerine giydiği beyaz kıyafetle adeta bir hayalete benzeyen annesini görür. Çıkardığı seslerden annesi onu fark eder, aralarındaki itişme sırasında elbisesine takılarak yere düşer ve başını taşa çarpar. Yaklaşık yirmi yıl boyunca odasında adeta bir ölü gibi yatar. Babası oğluyla bir daha hiç konuşmaz. Onu cezalandırır, İsveç’e yatılı okula gönderir. Raven hafta sonları en yakın arkadaşının ailesini ziyaretleri sırasında paganizm öğretisiyle tanışır.
“Kahramanımız bir canavara dönüşmek zorunda değildi. Cevapsız kalan yüzlerce soru onu önce yalnızlığa, terk edilmişliğe, güvensizliğe götürdü. Sonra da korku, endişe ve öfke dolu yıkıcı bir tabiata dönüştürdü. Yaşama tutunabilmek için çıkış yolunu en yakınlarından gördüğü paganizm ve etkisinde çok kaldığı Enneagram’da buldu. Bunları kendisine göre uygun bulduğu yöntemlerle kullandı. Üstinsan olabilmek için; eksik, yanlış ve baş edemediği duygu ve davranışlarını başkalarında gördüğünde onları öldürüp kendisinde de o duyguların öleceğini ve üstinsan olmaya yaklaşacağını düşündü. Bunu da Enneagram’ın insan tiplemelerine göre yaptı.”
Amerika ve Avrupa’da seri katiller üzerine yapılan yüzlerce araştırma ve analizde genellikle akıl hastası kabul edilmeyen bu kişiler dört ana grupta toplanır: 1. Hayal görerek, ilahi mesajlar aldığını iddia ederek cinayet işleyenler, 2. Toplumu günahkârlardan arındırmak için cinayet işleyen misyonerler, 3. Cinsel haz için öldüren hedonistler (tutku, heyecan ve menfaat için öldürenler) 4. Güç arayanlar. Raven’in cinayetler işlerkenki temel motivasyonu dünya üzerinde tanrının adaletini sağlamak olduğundan iki numaralı gruba dahil edilebilir. Peki, neden cinayet işliyor? Hemen hemen hepsinde olduğu gibi onun kökeninde de çocukluğunda yaşadığı ruhsal ve bedensel travmalar var. Bunlar genellikle şiddet ve tecavüz iken Raven’de anne baba ilgisizliği, sevgisizlik, güvensizlik ve suçluluk duygusu şeklinde görünür oluyor. Bu kişilerin hayatlarının bir döneminde travma geçiren ve cinayet işlemeyen milyonlarca insandan farkı şu, tabi ki Raven’in de: Travmalarıyla baş edemiyor, farklı bakış açıları geliştiremiyor. Travma her an aktüel kalıyor, uçak yolculuğunda, yaşandığı andaki canlılığını koruyor. Bazen de tetiklenebiliyor, olumsuz ahlaki değerler taşıdığını düşündüğü kişilerle iletişim kurduğunda mesela. Raven, kendini yalnız, çaresiz ve güçsüz hissediyor. Hâkimiyet ve güç isteğini kurbanları üzerinden gerçekleştiriyor.
Hiçlik’te her şeyi bilen, tanrısal konumlu anlatıcı, merkez karakter Raven’in zihninden geçenleri, geçmişini, geleceğini biliyor. Anlatıcı göstermiyor, anlatıyor. Ek olarak romanın bazı bölümlerinde yazarın sesi de duyuluyor. Okurlar tarafından bilinemeyeceğini düşündüğü sözcükleri, örneğin ketamin, parantez içinde açıklıyor. Bazen de yaşam hakkında görüşlerini paylaşıyor, olumlu değişim yönünde dolaylı yoldan mesajlar veriyor: “Travmaların tedavi edilmesi, zaman ve mekan açısından yaşananların kişiliklere entegre edilmesi gerekiyor. Psikiyatrik tedavi kesinlikle şart.”
Çiğdem Yongacı Bayraktar ve Yeşim Çamlıbel’in birlikte kaleme aldıkları “Hiçlik”; Şamanizm, Enneagram ve Paganizm gibi üç ezoterik öğreti, iki farklı ülke ve kültür, psikoloji, hastalıklar, travmalar, cinayet izlekleri üzerinden okurları farklı dünyalara götürüyor ve bu izleklere dair yeni okumalar yapmak için heves uyandırıyor.
edebiyathaber.net (13 Mayıs 2024)