1923 yılında İstanbul’da doğan diplomat, gezgin, gazeteci, biyografik roman yazarı Mustafa Hıfzı Topuz, daha çok yeni, 26 Eylül 2023 günü aramızdan ayrıldı. Küçük Hıfzı ilkokul beşinci sınıftan başladığı Galatasaray Lisesi’ni 1942 yılında bitirince bir yıl Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam ettikten sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1948 yılında mezun olur. Hukukçu olamayacağına karar verince üniversite yıllarında, 1947-58 yıllarında Akşam gazetesinde önce istihbarat şefi, sonra yazı işleri müdürü olarak çalışır. 1952’de İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer alır ve başkanlığını yapar. 1958 yılında aldığı bir bursla Paris’e gider gitmez, zaten daha önceden arkadaş olduğu, siyasal nedenlerden dolayı ülkeden kaçmak zorunda kalmış Abidin Dino, Avni Arbaş, Fikret Muallâ, Nejat Devrim, Pertev Boratav, Mübin Beken gibi sanatçılarla buluşur, hatta Nazım Hikmet ile de arkadaşlık yapar ve evine sıkça gelenlerden birisi de Bedri Rahmi Eyuboğlu’dur. Strasbourg Üniversitesi’nde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve aynı okulda gazetecilik alanında doktorasını (1960) yapar. 1959 yılından 1983 yılına kadar Paris’te UNESCO Genel Merkezi’nde özgür haber dolaşımı şefi olarak çalışır ve Afrika ülkelerinde, Hindistan’da ve Filipinler’de gazetecilik üzerine çalışmalar yapar. 1962 yılında, o zamanki adıyla Ankara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu’nun kuruluşu için Paris’te UNESCO’nun merkezinde ilk projeleri hazırlar. 1974-75 yılları arasında, İsmail Cem’in önerisiyle TRT’de radyolardan sorumlu genel müdür yardımcılığı yapar. Hıfzı Topuz, 1983 yılında UNESCO’daki görevinden emekli olup Türkiye’ye dönmüştür. 1986’da halen başkanlığını sürdürdüğü İletişim Araştırmaları Derneği’ni kurar.
Galatasaray’da Esat Mahmut Karakurt, Fahri Ozansoy ve İsmail Hamit’den Türkçe ve edebiyat öğrenerek yazı yaşamına kırklı yıllarda başlayan Hıfzı Topuz doksanlı yıllara kadar roman ya da öykü yazmamıştır. Bu dönemde daha çok inceleme ve araştırma yazıları kaleme almıştır. 1947-1957 yılları arasında yazdığı ilk yazıları Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleriyle çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Sayıları on beşi bulan anı kitaplarının ilki olan Konuklar Geçiyor 1975’te ve sonuncusu Anı ve Mektuplarla Melih Cevdet Anday 2019’da yayımlanmıştır. Anadolu, Galatasaray ve İstanbul üniversitesi iletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararası iletişim ve siyasal iletişim dersleri vermiştir. 2003 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü, 2007’de Başın Öne Eğilmesin ile 36. Orhan Kemal Roman Armağanı ve 2009’da Çağdaş Gazeteciler Derneği Onur Ödülünü kazanır.
Yazarın ilk romanı olan Meyyâle, 75 yaşındayken 1998’de yayımlanmıştır. Şimdilik, sonuncusu olan Paris Sürgünü (2019) ile romanlarının sayısı on sekiz olmuştur. Romanlarının on biri tarihsel ve yedisiyse biyografiktir. Tek öykü kitabı Gizli Aşklar (2015), elli ve atmışlı yılların Paris ve İstanbul’unda, kimisini kendisinin kimilerini de arkadaşlarının yaşadığı olayları anlatır. Hıfzı Topuz’u oldukça ileri bir yaştan sonra roman ve öykü yazmaya, başta kendi ailesi olmak üzere geçmişle ilgili topladığı belgeleri ve tanıdığı, benimsediği kişilerin hayatlarını, yaşadıklarını anlatma isteği yöneltmiştir.
Romanlarında bir ya da birden çok kişiyi ön planda anlatırken arkada da o dönemlere ilişkin bilgi vermiştir. Kahramanları hep gerçek kişiler olup onların bireyselliklerine ve olay yerinin özelliklerine, ayrıntılı olarak girmeksizin, kişilerle mekân arasında bağ kurmaksızın sadece dönemin olayları üzerinde yoğunlaşmıştır. Sade ve sürükleyici, fakat olayları ve kişileri anlatırken nesnel olamayıp kendi bakış açısını yansıtarak taraflı bir anlatımı yeğlemiştir.* Fakat bunu yaparken roman sanatının kurgu, teknik gibi özelliklerini önemsemeyerek kendi yaşam görüşünden hareketle bazı dönemleri ve kişileri ön plana çıkarmasıyla romanları tarihsel ve ansiklopedik bilgi vermekten öteye geçememekte ve estetik açıdan doyurucu olamamaktadır.** Belki bu yüzden, romanlarında sanatsallıktan çok içerik ön plana çıktığından hakkında en az inceleme yapılan yazarlardan biri olmuştur.
Hıfzı Topuz kaleme aldığı romanlarda, Kara Çığlık hariç, Osmanlı Devleti’nin son yüzyılı ile Cumhuriyet’in başlarındaki dönemler üzerinde durmuştur. Kara Çığlık‘ta (2008), Kongo’daki bağımsızlık mücadelesini, bu süreçte yaşananları irdelemiştir. İlk tarihsel romanı olan Meyyâle‘de (1998) anneannesinin annesinden hareketle 1857-1918 döneminde Avrupa’nın paylaşmaya çalıştığı güçsüz Osmanlı ile birlikte biraz Avrupa’nın biraz da Rusya ile Kafkasya’nın tarihini anlatır. Paris’te Son Osmanlılar’da (1999), Abdülmecit’in kızı olan Mediha Sultan ekseninde 1850’lerden 1920’lere kadarki dönemde ilk Jön Türkler’in Batılılaşma çabaları ve devrin siyasi mücadeleleri irdelenmiştir. Hatice Sultan (2000), III. Mustafa’nın kızı ve III. Selim’in kız kardeşi olan Hatice Sultan’ın 1768-1822 yılları arasındaki yaşamının arka planında III. Selim ile II. Mahmut dönemlerindeki yenileşme çalışmalarını ve Kabakçı Mustafa olayı ile Alemdar Mustafa Paşa’yı ele almıştır. Gazi ve Fikriye (2001), Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu yıl olan 1881’de başlayıp üvey amcasının kızı Fikriye’nin öldüğü 1924’te biten dönemde gelişen olayları ve başlıca kişileri anlatır. Milli Mücadelede Çamlıca’nın Üç Gülü (2002), 1918-1923 yılları arasındaki Millî Mücadele’nin anlatıldığı bir romandır, Kurtuluş Savaşı’nda önemi büyük olan yeraltı örgütleri ile buralarda görevli hamal ya da kayıkçı gibi o günün isimsiz kahramanları ve sonrasında Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda yaşanan kimi sıkıntılar da yansıtılmıştır. Devrim Yılları (2004) adlı romanda Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki devrimler ile İzmir Suikastı ve Menemen olayı işlenmiştir. Tavcan (2005), 1934-1946 yılları arasındaki dönemde köy enstitülerinin kuruluşu ve kapanışı ile Cumhuriyet’i etkileyen önemli olayları anlatmaktadır. Özgürlüğe Kurşun‘da (2007) 1909-1926 yılları arasında öldürülen beş gazeteci ve Birinci Dünya, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarına ilişkin kimi ayrıntılar anlatılmaktadır. Abdülmecit, İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl‘da (2009) Osmanlı Devleti’nin 1839-1852 yılları arasındaki döneminde Abdülmecit‟in yaşamı çerçevesinde 1839-1861 yıllarındaki kalkınma çabaları, bilgisizlikleri nedeniyle halkın ve yöneticilerin büyük çoğunluğunun bu çabalara direnç göstermeleri, yolsuzluklar ve savurganlıklar yüzünden devletin iflasa sürüklenmesi anlatılmaktadır. Şanlı Kanlı Yıllar: Osmanlı’da III. Murat ve III. Mehmet Dönemi (2017) başlıklı roman ise 16. yüzyılın sonu ile 17. yüzyılın başına denk düşen yıllara ayna tutmaya çalışmıştır. Nevbahar (2018), Osmanlı’nın çöküşünden 1950’lere kadar uzanan zaman diliminde ailenin Meyyale‘den sonraki kuşaklarını anlatır.
Biyografik romanları Taif’te Ölüm (1999) Mithat Paşa’nın, Başın Öne Eğilmesin (2006) Sabahattin Ali’nin, Hava Kurşun Gibi Ağır (2011) Nazım Hikmet’in, Elbet Sabah Olacaktır (2012) Tevfik Fikret’in, Vatanı Sattık Bir Pula (2013) Namık Kemal’in, Çılgın ve Özgür (2014) Neyzen Tevfik’in, Paris Sürgünü (2019) ise ressam Avni Arbaş ile sinema sanatçıları kızı Zerrin ve torunu Derya’nın yaşamlarını anlatır. Bu romanlarda, ana konu olan kişilerin yaşamını anlatırken dönem içerisinde yaşananlara da değinmiştir.
* Yürek, H., 2017, Hıfzı Topuz, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü; http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hifzi-topuz
** Sarıkaya, H., 2016, Hıfzı Topuz’un Romanlarında Yapı, Tema ve Anlatım, Mersin Üniv. Sosyal Bil. Enst. Türk Dili ve Edebiyatı ABD, Yük. Lis. Tezi, 417 sf.
edebiyathaber.net (29 Eylül 2023)