Ertuğrul Uzun’un “Hukuk Metodolojisinin Sorunları” adlı kitabı Nora Kitap tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Hukuki bilgi nasıl olanaklıdır? Hukuki çıkarımı hem hukuki hem de çıkarım yapan nedir? Olgu ve olaylar ile normlar arasındaki bağ nasıl kurulur? Bir olgu ve olayın tanıtlanmasıyla bir gerekçelendirmenin kanıtlanmasını ayırt eden nedir? Kuralların çözüm beklentilerini karşılamadığı durumlarda hüküm nasıl inşa edilir? Yargılamayı kendileriyle temellendirdiğimiz gerekçeleri safsata olmaktan koruyan uslamlamalara nasıl dayandırırız? Giderek, çoğu zaman birden çok doğru seçenek varken, hukuki usa vurmamızın başka türlü olamazlığına ilgilileri ikna etmek için sağlam temeller bulabilir miyiz?
Ertuğrul Uzun Hukuk Metodolojisinin Sorunları’nda işte bu temel soruları cevaplamaya çalışıyor. Felsefeye, linguistiğe, mantığa, siyasala ve sosyolojiye başvurmadan konuşulamaz bu konularda elbette. Kitap hukukçulara ve yargıçlara akla başvurmadan hüküm vermeme çağrısında bulunuyor. Ama genel okurun da anlayabileceği bir biçimde kaleme alınmış olmasıyla da dikkati hak ediyor. Kısacası yasanın, yargının ve kararın imkânını analiz ediyor.
OHAL’de olsak da ihmal etme hukuku, yargıyı ey okur, bir gün senin de ihtiyacın olabilir!
“Türk hukuk biliminin en geri kalmış kısmı, hukukun genel teorisidir. Bu teorinin en geri kalmış kısmı ise hukuk metodolojisi ve argümantasyon teorisidir. Türk hukuk bilimi, hukuk metodolojisi ve argümantasyon teorisi açısından “taş devri”nde yaşıyor. Ertuğrul Uzun’un elinizde tuttuğunuz bu kitabı, taş devri gecesinde bir kutup yıldızı gibi parlıyor.”
Prof.Dr. Kemal Gözler
“Yorum sorununu çözme iddiasındaki safdil bir hukuki söylem “yorum metotları’’ başlığı altında ve tasniften başka bir işe yaramayan bir anlatı üretimini kendine uğraş edinedursun, ErtuğrulUzun’un bize bir panoramasını sunup uygulamasını gösterdiği asıl Hukuk Metodolojisi, hukuki tartışmanın ve kanıtlamanın iç dünyasına nüfuz edilmedikçe yargılamanın değil bilişsel ahlaki koşullarının bile sağlanamayacağını; bilimsiz ve yöntemsiz, hakîm, fehîm ve metin olunamayacağını gösteriyor.”
Yrd.Doç.Dr. Ahmet Halûk Atalay
edebiyathaber.net (13 Ekim 2016)