Lise birdeydik sanıyorum. 1976 yılı olmalı. Bir bahar günüydü. Edebiyat öğretmenimizin öncülüğünde gitmiştik Heybeliada’ya. Hüseyin Rahmi Gürpınar 6 Mart 1944’te vefat ettiğine göre mart ayında ya ölüm yıldönümünde ya da izleyen günlerden birinde gitmiş olabiliriz. Evin önünde toplananların sadece bizim sınıfın öğrencileri olmadığını anımsıyorum. O zamanlar henüz ev müze olarak kullanılmaya başlanmamış. Sanıyorum içinde yaşayanlar da vardı. Eve girip ziyaret ettiğimizi anımsamıyorum.
Ama o gün, o ziyaret belleğimde yer etmiş olmalı ki daha sonraları Heybeliada’ya gittiğimizde Hüseyin Rahmi’nin evine uğradığımızı, içeri girip görmek için teşebbüste bulunduğumuzu anımsıyorum. Çeşitli girişimlerden birinde eve girebilmek, içinde ne var ne yok görebilmek için gazeteci kimliğimizi kullandığımızı da anımsıyorum. Ama evin bekçisi olduğunu söyleyen ailenin mensupları kararlı bir şekilde bahçe kapısından içeri girmemizi engellemişlerdi.
Heybeliada’ya gidip Hüseyin Rahmi’nin evini ziyaret etmek isteyen ve kapıdan giremeyen çoktur. Tabii Türkiye’nin en büyük yazarlarından birinin evinin müze yapılmamasını, kaderine terk edilmesini merak etmemek elde değil.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kitaplarının yeni basımlarının editörlüğünü de yapan öykücü – editör arkadaşımız Mustafa Çevikdoğan’la Açık Radyo için söyleşi yapan Derya Tolgay’ın programda verdiği bilgilere göre Hüseyin Rahmi’nin evinin müzeleşememe macerasının tarihçesi şöyle: Hüseyin Rahmi Gürpınar 1911’de yayımlanan “Şıpsevdi” romanından kazandığı parayla Heybeliada’nın en tepesinde bir arsayı alıyor, buraya üç katlı ahşap bir ev yaptırmaya başlıyor. Ölümüne kadar, 30 sene bu evi kullanıyor. Ölümünden sonra, 1944’ten sonra ev mirasçılarına kalıyor.
Mirasçıları tarafından daha sonra vakıflara satılıyor. 1964 yılında İl Özel İdaresi’ne veriliyor. 1983 yılında kütüphane ve müze amaçlı kullanılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrediliyor. 1987 yılında kültür evi olarak kullanılması koşuluyla Adalar Belediyesi’ne tahsis ediliyor. 1996 yılına gelindiğinde, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü’nün, Gürpınar’ın evinin müze olarak düzenlenmediği ve herhangi bir çalışmanın başlatılmadığı yönündeki raporundan sonra, Kültür Bakanlığı, Adalar Belediyesi’nden tahsisi alıyor, bu sırada kaymakamlık işe el koyuyor.
1996’da adaya kaymakam olarak atanan Mustafa Farsakoğlu, belediye ve bakanlıkla iş birliği yaparak evin 2000’de restore edilip müzeye dönüşmesi sağlıyor. Lakin bütün bu süreç boyunca yazarın piyanosu, bisikleti, kemanı, yağlıboya tabloları, avizeleri, antikalara, kıymetli birçok eşyası kayboluyor.
Hüseyin Rahmi’nin evinin kaderini yakından izleyenlerden gazeteci Eyüp Tatlıpınar, evi son ziyaretinde gördüklerini şöyle anlatmış; “Bütün bu süre boyunca bekçiye rağmen engellenemeyen yağmalarda, envanterde görünen yazarın piyanosu, bisikleti, kemanı, yağlıboya tabloları, avizeleri, kristal likör takımları, antika halıları kaybolur. Yine önemli bir kısmı kaybolsa da fareler ve böcekler dışında kitaplara dokunan pek olmaz” (Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi | Her Umut Ortak Arar).
Yapı, 2013’te bu kez İl Özel İdaresi’nden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçiyor. Belediye 2017’de restorasyon ihalesi açıyor. 2017’de tekrar Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçiyor ev. 2019’da ise tapu devri yapılarak Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü’ne geçiyor. O gün bugündür Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü’nden evin restorasyonu konusunda ses seda çıkmıyor. Vakıflar bu ana kadar sorulara da bir dönüş yapmıyor. Köşk senelerdir ziyarete kapalı durmakta. (bkz. Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi 80 senedir müze olmayı bekliyor | Açık Radyo 95.0 (acikradyo.com.tr).
“Hüseyin Rahmi’nin evi neden müze olmuyor?” sorusu onlarca yıldır soruluyor. Birçok gazete haberine konu oldu. Başta adalılar olmak üzere birçok kişi ve kurum evin müze olması için çağrıda bulundu. “Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi Müze Olarak Açılsın!” diyen imza kampanyası açıldı. 9393 kişi imza verdi. Tabii ki kimse bu taleplere kulak asmadı.
Geçtiğimiz şubat ayında Hüseyin Rahmi’nin evinin ihale yoluyla satılacağı duyulunca yeniden evin müze yapılması için çağrılar yapıldı. Adalar Kent Konseyi, Adalar Kültür Derneği, Ada Dostları Derneği ve Adalar El Sanatları Yapanlar Dayanışma Derneği, Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi hakkında yaptığı ortak açıklamada, köşkün acilen müze olarak halkın hizmetine sunulması istendi ve müze haline getirilirken hiçbir ayrıcalıklı grubun imtiyazına terkedilmemesi, Hüseyin Rahmi’nin anılarının ve eserlerinin yaşatılarak hem vatandaşların hem de Adalıların bilgisine ve kullanımına açılması talep edildi (Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi Hakkında Açıklama – Adalar Kent Konseyi).
İster bürokratik engeller deyin ister hukuki süreç diye bahane bulun acı gerçek ortada Hüseyin Rahmi’nin evinin müze olması istenmiyor. 2011’den beri Hüseyin Rahmi’nin evi restore ediliyor diye haberler çıkıyor ama bir çivi bile çakılmamış. Geçirilen sürede zaten evin içinde büyük yazardan pek iz kalmamış. Eşyası yağmalanmış ya da çalınmış. Geriye herhalde tarihi ahşap bina kalmış. Mülkiyeti devlet kurumları arasında gidip gelirken büyük bir olasılıkla yapı ya çürüyüp yok olacak ya da bir gün yanıverecek. Her zamanki gibi, rant pesindekiler kazanacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konuda neden sessiz kalır, merak etmemek elde değil.
edebiyathaber.net (13 Temmuz 2022)