Evrensel’den Ezgi Görgü’nün haberine göre, “Hırsız ve Burjuva” kitabıyla Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülen Hüsnü Arkan’a ödülü verildi. Tören, şairin adının verildiği Beyazıt’ta bulunan Halk Kütüphanesi’nde gerçekleşti.
Açılış konuşmasını Mehmet Önder’in yaptığı törende, Süheyla Acar, Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, Çimen Günay Erkol, Salih Kalyon, Onur Caymaz, İnci Aral, Ayşe Kulin, Nazım K. Öğütçü’nün de katıldığı tören, Orhan Kemal Kütüphanesi – Konferans Salonu’nda düzenlendi. Ödül jürisinde Tahsin Yücel, Osman Şahin, İnci Aral, Feyza Hepçilingirler, M. Nuri Gültekin, Turhan Günay ve Nazım Kemal Öğütçü yer alıyor.
Toplumcu gerçekçi edebiyatın temsilcilerinden olan Orhan Kemal adına düzenlenen Roman Armağanı, 44 yıldır düzenleniyor. 1972’den beri düzenlenen ödül, aralıksız olarak her yıl devam etti. İlk defa Boynu Bükük Öldüler kitabıyla Yılmaz Güney’in aldığı ödülü Sevgi Soysal, Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Hasan İzzettin Dinamo, Fakir Baykurt, Tarık Dursun K., Orhan Pamuk, Hasan Ali Toptaş, Ayşegül Devecioğlu, Kamuran Şipal de aldı. En son 2014 yılında Çıplak ve Yalnız romanıyla Hamdi Koç’un aldığı ödülü bu yıl Hüsnü Arkan kazandı.
Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi Müdiresi Süheyla Acar, Orhan Kemal Roman Armağanı ödülünün bu tarihi binada yapılmasından büyük bir kıvanç duyduğunu anlattı.
12 Eylül’ün eseri Hırsız ve Burjuva
Yazar Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, ödül töreninde, ölümünün 45.yılında yine bir araya geldiklerini belirtirken Orhan Kemal ailesi adına seçici kurula teşekkür etti. Türkiye’nin son yıllarının resmini çizdiğine dikkat çekerek Hırsız ve Burjuva kitabının ödül almasına atıfta bulunan Öğütçü, yıllardır ödül sayesinde çok sayıda yazarla tanıştığını söyledi. ‘Yaşadığımız sosyal ortamın yarattığı bireyleri ve bugün gelinen noktanın 12 Eylül’ün eseri olduğunu yetkinlikle anlattığı için “Hırsız ve Burjuva” romanı ile Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Hüsnü Arkan’ı kutluyorum’ dedi. Arkan’ın bir dönemin sıkıntılarını yaşadığına dikkati çeken Öğütçü, “Umudun, iyimserliğin, direncin ve mücadelenin yazarı Orhan Kemal’in bu anlamlı ödülünü vererek, sıkıntılarını bir nebze azalttığımızı umuyorum’ diyerek sözlerine devam etti.
İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürü Nedret Apaydın da törene katıldı, İstanbul’un Eski Roma’dan bugüne yaşadığımız şehirde insan kalitesine dikkat etmek çok önemli ve bu bağlamda Orhan Kemal çok önemli’ dedi. Apaydın, törenden kısa bir süre sonra ayrıldı.
Töreni sunan Mehmet Önder, Orhan Kemal’in kızı Yıldız için yazdığı bir şiiri okudu. Bu sırada salonda duygulu anlar yaşandı.
Topluma tanıklık eden yazarın geri dönüşü
Yeni Türk Edebiyatı alanında çalışmaları olan Çimen Günay Erkol, Orhan Kemal Roman Armağanının ne anlama geldiğini anlattı. ‘Edebiyat bizim kimlik arayışımızın önemli bir parçası, daha derinlikli bir manzara sunuyor, iyi edebiyat topluma huzuru değil huzursuzluğu anlatır’ diyerek Orhan Kemal’de de İmparatorluğun ardından Cumhuriyet’in kurulduğu tarihlerde, farklı etnik orjinlere sahip Rum, Kürt, Ermeni ve Lazlar yaşadığını ve yazarın hikaye ve romanlarına yukarıdan bakıldığında sosyal güvencesi az olan işçileri ve hayatlarını konu ettiğini ifade etti. ‘Okuruna eğitilecek çocuk muamelesi çekmez. Özgürlük önemlidir Orhan Kemal için’ diyen Erkol, yazının endüstrileşmesinin olduğu bir dönemde olduğumuzu vurgulayarak, Hırsız ve Burjuva’yı okurken çok mutlu oldum, topluma tanıklık eden yazarın geri dönüşünü kutlarken buldum kendimi. Edebiyat araştırmaları için gerçekten heyecan verici ve göz yaşartıcı. Bu yıl ödülü kazanan Hırsız ve Burjuva romanı bunu görebilmek için çok uygun. Hırsız ve Burjuva’nın kahramanı Evren, ironik bir biçimde bir öğretmen çocuğu. Evren’i ve mahallesini televizyonlardan taşan belgeseller ve 0 faizli kredi kartlı reklamların seslerinin arasında tanıyoruz. Konsomatrislikten genelevde çalışmaya geçen kız arkadaşı Gülgün’ü de, arkadaşlarını da peşine takıp mahalledeki evleri yıktırmamak için mücadele verirken tanıyoruz. Romanın burjuvası Hadim Bey, zengin olmanın yollarını ararken bir yandan içinden çinilerin geçtiği rüyalara dalıyor, Kuran’dan alıntılar yapıyor; ‘İnsanlar ancak kendi emeğinin sahibidir’ diye. Yetimhaneden gece işçiliğine terfi eden İsmail, İsmail’in ablası olduğunu öğrendiğimiz Gülgün, Evren’in sendikacılığı. Evren’in son rüyasında bir hesaplaşma yaşıyorlar.’ Erkol, kitabın çok güzel bir şekilde yazılan bir parodi olduğunu söyledi, romana tarihsel açıdan bakılması gerektiğini belirtti. Erkol, ‘Hafızaya el konulması sadece totaliter rejimlerin işi değil, şan, şeref delisi her yönetimin başvurduğu bir yoldur ve hafızanın ve coşkunun bu yönetimin ellerine teslim edilemeyecek kadar önemli bir mesele olduğunu söyler’ dedi. ‘Hırsız ve Burjuva’da bizi coşkulandıracak şey, tarihselliğin kendisi değil Hüsnü Arkan’ın, Orhan Kemal’in yaptığı gibi bizi küçük mahallenin küçük insanlarının karmaşasına, tam ortaya sorgulamalarla bizi yalnız bırakması’ olduğunu anlatan Erkol, Hüsnü Arkan’ı tebrik etti.
İşçisine, köylüsüne mal olmuş bir yazar: Orhan Kemal
Oyuncu Salih Kalyon da Orhan Kemal’le ilgili olan anılarından bahsetti. ‘Ben iki tane romanında, karakterlerinin can bulmasında yer aldım, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda da onun tiyatrosunu yapmıştık. 45 yıl olmuş aramızdan ayrılalı ama yaşıyor işte, beraberiz Orhan Kemal’i konuşuyoruz’ dedi. Orhan Kemal’in cenaze haberini Ankara’da tiyatroda bir grev sırasında aldıklarını söyleyen Salih Kalyon, Zincirlikuyu Mezarlığı’na giderken Orhan Kemal’in cenazesine işçilerin de geldiğini anlattı. İşçilerden birinin ‘Kim o? Kim o?’ diye bağırdığını cevap olarak da ‘Hani bir Orhan abi vardı ya, gazeteci gazeteci, bizimle konuşurdu, işte o’ diyerek inşaatta bulunan işçilerin hepsinin aşağıya inip cenaze törenine katıldığını anlattı. Kalyon, Orhan Kemal’i işçisine, köylüsüne ve halkına mal olmuş bir yazar olarak hatırlıyorum’ dedi.
Yazar İlknur Özdemir de yaptığı konuşmada ‘1900’lerin başından 12 Eylül’e kadar olan dönemde Orhan Kemal’in eserleri toplumu anlattı, Hırsız ve Burjuva da o tarihten sonrasına önemli bir pencere açmış. Seçtiği kişiler günümüz toplumunun farklı katmanlarının simgeleri gibi. 12 Eylül 1980 günü orta direk bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Evren, çöplükten geçinen Ruhan, bar kadını Gülgün, hırsız İsmail, iş bitirici Hadim karakterlerini anlatarak Hüsnü Arkan’ın karakterlerinin bir şeyi simgelemesinden çok romanın kendi gerçekliği içinde yaşıyor olmalarını ve bu etkiyi bırakmalarını sağlamasını başarmış. Hırsız ve Burjuva sebepsiz ve haksız zenginliği, legal olmayan sermaye birikimini eleştirirken bir yandan da iyi hırsız kötü hırsız kavramı üzerine düşündürüyor.’ dedi. Özdemir, romanın baş karakterinin Evren ve çevresinin küçük suçların normal karşılandığı bir dünyada yaşadığını, Hadim bey ve burjuvaların ise büyük suçların normal karşılandığı bir dünyada yaşadığını, birinci tür suçları yasalar korumadığını, ikinci türün ise korunduğunu dile getirdi. Özdemir, ‘Bu karakterler yaşadığımız çağda fazlasıyla var. Hüsnü Arkan da kitabında, hırsızlığı yasallaştıranlara büyüteç tutmuş’ diyerek Hüsnü Arkan’ın üslubunu ve kitabını değerlendirdi.
“Arkan’ın romanı, babamın roman anlayışına yakın”
Konuşmaların ardından Hüsnü Arkan, ödülünü Nazım Kemal Öğütçü’den aldı, Öğütçü, 12 Eylül’den sonra yaşanan kültürel yozlaşmanın iyi bir biçimde anlatıldığını ve bu nedenle ödülü kazandığını söyledi. Kemal Öğütçü, ‘Sevgili Hüsnü Arkan’ın bu romanı babamın roman anlayışına daha yakın olduğu ve 12 Eylül’ün getirdiği bir kültür yozlaşmasını anlatması sebebiyle size verilmesini bekledik, bunun özellikle bütün jüri üyesine teşekkür ederiz’ dedi.
7-8 yaşından itibaren okumaya ve Hababam Sınıfı ve Afrodit kitaplarını okumaya başladığını anlatan Hüsnü Arkan, ‘Evde okuyabileceğim üçüncü kitap da Orhan Kemal’in Baba Evi idi, edebiyata ilgim böyle başladı’ dedi. Orhan Kemal’in 72. Koğuş kitabını 17 yaşlarında sahnelemeye çalıştıklarını anlatan Arkan, yazmaya böyle başladığını söyledi ve Orhan Kemal’den çok şey öğrendiğini vurguladı.
Hüsnü Arkan, uzun yıllar müzik çalışmalarına devam etmiş Ezginin Günlüğü ile milyonların hafızasında yer edindi.
edebiyathaber.net (4 Haziran 2015)