Ian Thornton’un “I.Dünya Savaşı’nı Çıkaran Adam: Johan Thomas’un Felaketlerle Dolu Muhteşem Hikâyesi” adlı romanı tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.
Ian Thornton’un bu romanı girift metinler, tarihe ama özellikle bu yüzyıla damgasını vurmuş yazar, müzisyen, politikacı ve düşünürlerden yaptığı alıntılar ve onlara yaptığı göndermeler, mektuplar ve hatta satranç hamlelerinden oluşuyor.
Kahramanımız Johan Thoms’un tek başına koskoca yirminci yüzyılı nasıl yaktığını, toplamda Hitler ve Stalin’inkinden çok daha fazla ölüme kazara nasıl sebep olduğunu, I. Dünya Savaşı’nın yüzüncü yıldönümünde, gülünç tesadüfler silsilesiyle takip ediyoruz.
Johan Thoms 1894, Saraybosna doğumlu; eğitimli ve gelecek vadeden parlak bir genç ve güzel Lorelei Ribeiro’ya aşık. Satranç ustalarını yeniyor, Kama Sutra’ya göndermeler yapıyor, kontlarla takılıyor… Ama Franz Ferdinand’ın binmiş olduğu arabayı geri geri sürmeyi beceremiyor. Yanlış bir dönüşle tarihin akışını sonsuza kadar değiştirmiş oluyor.
28 Haziran 1914’te Avusturya Arşidükü, Avusturya Macaristan varisi ve Avrupa’nın en güçlü ailelerinden birinin başı Franz Ferdinand ve hamile eşi Sophie Saraybosna ziyaretleri esnasında öldürülüyor. Johan Thoms, o gün Franz Ferdinand’ın şoförü olmakla görevli. Arabayı yanlışlıkla çıkmaz yola sokup geri geri çıkamadığı için, dikkatsizlik sonucu bir dizi olayın gerçekleşmesine neden oluyor: Franz Ferdinand, Sırplı bir milliyetçi tarafından öldürülüyor, sonucunda I. Dünya Savaşı ve sonrasında da II. Dünya Savaşı patlak veriyor. Thoms, yaptığı küçük bir hatayı zincirleme takip eden her beladan kendini sorumlu tutuyor. Utancından, sevdiği her şeyi bırakıp Avrupa’nın çeşitli yerlerini geziyor. Korkuyla I. Dünya Savaşı’nın yayılmasını izliyor. Portekiz, İspanya ve İngiltere’ye yaptığı gezilerde farklı faklı arkadaşlar ediniyor. Dorothy Parker, Ernest Hemingway ve George Orwell gibi ünlüler ara ara hikâyeye giriyorlar. Kendini herkesin ölümünden sorumlu tutan kahraman kendi sürgününü yaratıyor. Geçmiş hayatını arkada bıraksa da her geçen yıl sırtına başka başka suçluluk yükü ekliyor.
Johan Thoms’un Muhteşem ve Felaket Dolu Hikâyesi, tarihsel gerçeklikleri birebir aktaran bir kitap değil ama bu olguların çarpıtıldığı bir kitap da değil. 100 yıl sonra, I. Dünya Savaşı ve sonrasındaki süreçte gerçekleşen irili ufaklı olayları absürd ile harmanlayarak ele alan eğlenceli, şaşırtıcı ve kışkırtıcı ama felsefi muammalarıyla bir o kadar karanlık bir kitap.
Ian Thornton, bizi ustalıkla Johan Thoms’un işkence çeken zihnine sokmayı beceriyor. Johan’ın suikastten önceki entelektüel merakı ile sonraki acı dolu varlığı arasındaki çelişki aslında o dönemin tarihsel gerçeğini de gözler önüne seriyor: Avrupa iyimserliğinin doruklara çıkarıldığı, Belle Epoque adı verilen 1871-1914 arası dönem ile hemen ardından çıkagelen iki dünya savaşı…
“Johan Thoms, Bosna’nın Argona kasabasında dünyaya gelen, zeki ve terbiyeli bir genç. Bir insanın hayatında olmasını isteyebileceği her şeye sahip: Onu çok seven bir aile, samimi dostlar, nüfuzlu tanıdıklar, iyi bir eğitim; daha üniversite öğrencisiyken başladığı o döneme göre yüksek maaşlı bir iş. Ama bu iş, hem onun hem de milyonların hayatını değiştirecektir.
Johan, Saraybosna’da Arşidük Franz Ferdinand’ın şoförlüğünü yapmaya başladığı ilk gün, yanlış bir yere saparak felaketlere neden olacak; 20. yüzyıl tarihinin gidişatını değiştirecek ve tek gerçek aşkı Lorelei’dan ayrı kalacaktır.”
Zamanda yolculuk mümkün olsaydı eğer çoğu insan yaşadığı mutlu anlara dönmek isterdi. I. Dünya Savaşı öncesi başlayıp yakın zamana kadar kasıp kavurarak süren ve alevleri hiç sönmeyen bir aşkın kahramanı Johan Thoms, Ian Thorton’un gerçekçi ve güçlü anlatımıyla bizi zamanda yolculuğa çıkarırken, dönemin tarihsel gerçeklerini de hatırlatıyor.
edebiyathaber.net (31 Temmuz 2014)