“Senaryoda Unutulmaz Karakterler Yaratmak’’ kitabıyla klasik senaryo gramerinde nasıl harikalar yaratılabileceğini anlatan Linda Seger, bu kez son kitabı “İleri Senaryo Yazma Teknikleri’’nde ise senaryonuzu nasıl daha da ilerletebileceğinizi yalın ve pratik bir anlatımla sizlere sunuyor.
Gerçekçi bir hikaye yaratmak
“İleri Senaryo Yazma Teknikleri’’ yazarın da söylediği üzere “ayrıntılar hakkında’’ bir kitap. Odaklanılmış, özgün ve akıcı senaryolar yazmak hakkında. Bir önceki “Senaryoda Unutulmaz Karakterler Yaratmak’’ kitabı bağlamında düşünecek olursak, yeni kitabının da büyük oyuncular yaratmak ve oyuncuların kendilerini göstermelerine imkan tanıyacak bir senaryonun yaratım aşaması hakkında olduğunu görürüz. Hikaye, karakter, tema, üslup gibi öğeleri kitabın başından itibaren teker teker ele alıp sonunda bize bir resmin bütününü göstermekte. Kitabın genel anlamda amacı da seyirciye dokunup onları saran, belki de süreç içerisinde hayatlarını dönüştüren hikayeler yaratmak isteyen yazarlara kılavuz olmak diyebiliriz.
Yazarın ne anlattığından daha çok nasıl anlattığına baktığımızda ise salt senaryo yazma teknikleri çözümlemeleri dışında bir perspektiften konuya bizi dahil etmeye çalıştığını görüyoruz. İyi bir hikayenin farklı düşünüşten geçtiğini söyleyen Seger, kitap boyunca tetikleyici sorularıyla bizi bu düşünüşe itmekte ve hayallerimizdeki senaryoya yaklaştırmaktadır.
Hikaye anlatma sanatında yeniliğe gitmeyi gerekli bulan Seger, büyük sanat, büyük zanaat görmek istediğini ve cesur, ustalıkla kaleme alınmış senaryo metinlerine daha fazla saygı duyulan bir alanda yer almayı dilediğini de eserde açıkça belirtiyor.
Sinemasal zamandan hikayeler
Birçok insan kendini ifade etme gereksiniminden dolayı yazmaya başlar. Sahip oldukları tutumlarını, değerlerini ve düşüncelerini iletmek ve hikayelerindeki karakterlerini ete kemiğe büründürmek isterler. Fakat bu istek tek başına yeterli olmaz ve insan, yazma zanaatını öğrenmeye koyulur. Söylemek istediğini en iyi ifade edecek olan hikayesini nasıl kuracağını, nasıl geliştireceğini ve nasıl tamamlayacağını bu zanaat sayesinde açığa kavuşturur. Seger, her yazarın oluşturmak istediği bu kompozisyonu kitabında dört temele oturtturur: Tutku, üzerinde düşünülmeye değer karakterler yaratmak, yüksek risk, beklenti.
Seger’in anlatımına dair daha büyük bir ipucu verecek olursak o, ilk hikayeleri kamp ateşi etrafında tasarlanan bir aslan avına benzetir. Böyle bir hikayenin hazırlık, av, aslanın öldürüldüğü doruk noktası ve daha sonra şölen yemeğiyle yapılan kutlama olarak kolayca dört perdeli bir yapıya dönüştürülebileceğini söyler. Yazarın bu betimleyici anlatımı sayfaları çevirdikçe bizi daha çok içine çekiyor ve kafamızda tüm noktaları yerine oturtmada fazlasıyla yardımcı oluyor. Sinemanın imkanlarını çoğaltmayı sürdürecek ve akılda kalacak senaryolar üretmenizi sağlayarak çalışmalarınızı derinleştirecek nitelikte oluşturduğu örüntüsünde, sinemasal zamandan örneklerle temellendiriyor tüm teorileri.
Gizem Yiğit – edebiyathaber.net (12 Ocak 2016)