İlhan Berk’in Enis Batur’a yazdığı mektuplardan oluşan Enis Batur’a Mektuplar, 2019 yılında Çolpan Kitap tarafından yayınlanır. Kitapta yalnızca İlhan Berk tarafından kaleme alınan mektuplara yer verilir. Bu sebeple ikili arasındaki mektuplaşmalar yalnızca bir yönüyle okuyucularla paylaşılmış olur.
Mektupların ana konusu, Enis Batur’un kitabın önsözünde belirttiği gibi, kendisinin yayıncılık faaliyetleridir. Batur’un yetmişli ve seksenli yıllarda çıkarmış olduğu Yazı, Oluşum, Gergedan gibi dergilere yazı ve şiirleriyle katkı veren İlhan Berk’in o dönemde gönderdiği mektupların odak noktası da dergilerle ilgili öneriler veya gördüğü problemler olur. Bu problemlerin en başında geleni ise dizgi hatalarıdır.
“Benim şiirlerde yanlışlar var. Ama en önemlisi, ‘Usumda her gördüğümde bana görmediğim denizleri anlatan kadının yüzü’, yüzümde olmuş, nasıl farkına varmadın şaştım. Ve kan tepeme çıktı.” (s.22)
Kendisi de yazmakla birlikte, Enis Batur’un çıkardığı dergileri yakından inceleyen ve daha başarılı olmasını arzulayan İlhan Berk, düzeltilmesini istediği hataların yanı sıra edebiyatımızın usta isimlerinin de dergiye katkı sunmalarını sağlamaya çalışır. Bu isimlerden biri dönemin en ünlü şairlerinden Behçet Necatigil’dir.
İlhan Berk bu çabasının yanı sıra dergide genç şairlere yer verilmesinden de son derece memnun olur. O yıllarda henüz yirmili yaşlarının başında olan Murathan Mungan, Berk’in dikkatini çeken şairler arasındadır. İlhan Berk, yazdığı mektuplardan birinde şiirinden alıntı da yaparak, Enis Batur’a “Kim bu Mungan” diye soracak kadar genç şairden etkilenir.
1975-2005 yılları arasında kaleme alınan mektuplar, iki edebiyatçının birbirlerine küsmeleri sebebiyle belli dönemlerde kesintiye uğrar. Bu küslüklerin en uzunu 1988-1991 yılları arasında yaşanır ancak dostlukları buzlar çözüldükten sonra eski sıcaklığıyla kaldığı yerden devam eder. Bu sıcaklığı mektupların içeriğinden anlamak mümkündür. Yine de İlhan Berk’in yer yer yaptığı sert çıkışlar mektuplarına yansır.
“Yahu Enis, sen insanı deli edersin, bilmem bunu biliyor musun? Mayıs ayı bitti. Poetika’dan, siyah beyazların telif hakkından haber yok. Ben bir yayıneviyle ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Sevginin, aşkın da bir sınırı yok mu ha? Önünde telefonlar duracak, kağıt kalem duracak, sen kılını oynatmayacaksın! Buna akıl erer mi?” (s.70)
Yıllar ilerledikçe Enis Batur’un yayıncılık faaliyetleri dergicilikten yayınevi yöneticiliğine uzanır. Buna paralel olarak mektupların içeriği de İlhan Berk’in kitap çalışmaları üzerine yoğunlaşır. Bu süreçte Enis Batur, İlhan Berk’in kaleme aldığı birçok kitabın yayınlanması görevini üstlenir. Yayınlanması planlanan bir başka kitap ise Berk ile Batur’un ortak kaleme almayı düşündükleri çalışmadır.
İkinci Yeni akımının öncülerinden olan İlhan Berk’in üzerinde en fazla durduğu konu şiirdir. Batur’dan da edebiyatın diğer alanları üzerine yaptığı çalışmaları bir kenara bırakarak sadece şiire yönelmesini isteyen ve bunu mektuplarında defalarca dile getiren Berk, kendi şiir anlayışının önemli noktalarını da zaman zaman açıklama ihtiyacı duyar.
“Dizesi, sesi, anlamıyla, en çok da sesiyle yetkin, büyük benim için. Yaşam, seste vuruyor, sesi boşlama diyebilir miyim yine? Bir şiire bombalar yerleştirmeli, ses bombaları, kulak istiyor bunu… Konuşma diline yaslamalıyız şiiri sevgili Enis, ben şimdilerde korkmuyorum bundan.” (s.21)
“Bir şiiri ben sözcükler, dizeler, ikilikler, dörtlükler, altılıklar, noktalar, virgüllerle okurum. Dizelerin yapılarıyla uğraşırım, öyle varmaya çalışırım tadına şiirin.” (s.58)
Şairliğinin yanı sıra ressamlık İlhan Berk’in bir başka önemli yönüdür. Resimleri koleksiyoncular tarafından satın alınan, resimlerinden oluşan bir kitap çıkarması veya sergi açması için teklifler alan Berk, şair ve yazar olarak kazandığı paradan fazlasını ressamlıktan kazanır.
“Resimlerimin para edişine de hep şaşmışımdır. Hâlâ da şaşıyorum. Bir resmi çoğun 15 dakika ile bir saat içinde çizip boyuyorum oysa. Bu böyle ama istediğim zaman şiir yazamadığım gibi resim de yapamıyorum. Bu da bir gerçek. Ve sergi işini ise hep reddediyorum.” (s.109-110)
Enis Batur’a Mektuplar, iki ünlü edebiyat insanının zaman zaman yaşadıkları sürtüşmelere, fikir ayrılıklarına ve yaşları arasındaki büyük farka rağmen nasıl içten bir dostluk kurabildiklerini gösteren ve bu alandaki diğer ürünlerin de gün yüzüne çıkmaları gerektiğini hatırlatan bir kitap olarak edebiyatseverlerin ilgiyle okuyabilecekleri bir eserdir. Dostluklarının nasıl bu kadar sağlam olabildiğinin ipucu ise Enis Batur’un yazdığı önsözde saklıdır.
“İlhan Berk’le tanıştığımda 20 yaşındaydım. Önce, çok geçmeden, onu yaşıtım sandım. Sonra, yıllar geçti, İlhan Berk’in bütün genç şairlerin yaşıtı olduğunu, kaldığını gördüm.” (s.9)
edebiyathaber.net (29 Mayıs 2024)