Tevafuk sözcüğü sıkça kullanılır oldu. Tevafuk, birbirine denk gelme, latîfâne bir şekilde uyum içinde olma anlamına geliyor. Benim için hoş tesadüf de Behçet Necatigil’in arşivinden derlenen “Tercümemi Nasıl Buldunuz?” adlı (Yapı Kredi yay.) kitap ile 7. Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları (Istanbul Publishing Fellowship) Programı’nın ve İstanbul Uluslararası Yayıncılık Haftası’nın denk gelmesi oldu.
“Tercümemi Nasıl Buldunuz?” Necatigil’in Otto Spies, Andreas Tietze, Annemarie Schimmel ve H. Wilfrid Brands’la 1940’lı yıllarda başlayıp 1970’lerin ortasına dek süren mektuplaşmalarından oluşuyor. Türk Edebiyatı üzerine çalışan ya da Türkolojide görev yapan Alman akademisyenler bunlar. İsimlerine de yaptıkları önemli çalışmalardan aşinayız. Hemen hepsi Türk edebiyatını aşkla seven kişiler. Mektuplaşmalarında ana konu da Türk ve Alman edebiyatlarından yapılan çeviriler, onların yayınlanma öyküleri. Kitabın arka kapağında yazdığı gibi hepsi adeta birer “edebiyat ajanı” gibi çalışmış. Behçet Necatigil de onların Türkiye’deki en güvenilir dostu ve destekçisi olmuş. “Tercümemi Nasıl Buldunuz?” sorusuyla başlayan yazışmalar zaman içinde ülke edebiyatını tanıtan, yeni kitaplar, dergiler hakkında bilgilendiren ve nihayet bu kitap ve dergileri temin edip yollayarak yine günümüzün moda deyimiyle “lojistik destek” veren bir hale dönüşmüş. Nihayet mektup arkadaşlıkları birebir buluşmalarla kalıcı dostluklara evrilirken karşılıklı destekler de kitap ve dergi yayınları halinde somutlaşmış.
Behçet Necatigil Türk şiirinin büyük bir ustası olmasının yanında Almanca’dan yaptığı başarılı çevirilerle de tanınır. Üstadın yaşam öyküsünün ayrıntılarına dalanlar onun başta Almanca olmak üzere Dünya dillerine Türkçe’den yapılan çevirileri takip ettiğini, bunlar hakkında yazılar yazdığını, kaynakçalar hazırladığını bilirler. Devletin, akademilerin yapmadığı görevi Necatigil mesleği olan öğretmenliği sürdürüp, şiirlerini yazar, çevirilerini yapıp, dergilere çeşitli konularda yazılar yetiştirirken son derece sınırlı zamanda gerçekleştirmiş. Kurduğu mektup arkadaşlıkları ile Türkçeden Almanca’ya çeviri yapanları desteklemiş, çevirilerine fahri editörlük yapmış, yanlışlarında uyarmış. Hiçbir maddi karşılık sağlamadan, öğretmenlik maaşından ayırdığı paralarla kitap ve dergiler yollayarak çağdaş Türk Edebiyatı’nı izlemelerini, yazar ve şairlerimiz hakkında doğru bilgiler edinmelerini, hangi eserlerin önemli olduğunu öğrenmelerini sağlamış. Çeviriler tamamlanıp yayın aşamasına geldiğinde de Türkiye’deki eser sahiplerinden gerekli izinleri almış. Yaptığı tüm bu işler bir “edebiyat ajanı”nın görev tanımından fazlasını hakkıyla yerine getirdiğini gösteriyor. Necatigil’in çabaları ve yol göstermeleri ile Sait Faik, Sabahattin Ali, Bedri Rahi Eyüboğlu, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Oktay Akbal, Nezihe Meriç, Kemal Bilbaşar, Mahmut Makal gibi birçok şair ve yazar önce dergilerde ve antolojilerde yer almış, sonra da Almanya’da kitapları yayınlanmış.
Türk edebiyatının yabancı dillere çevrilip yayınlanması uzun yıllar boyunca Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Necatigil gibi yazarların, şairlerin kendi gönüllü girişimleri, yayınevlerinin ve çok az sayıdaki edebiyat ajanının çabaları ile gerçekleşti. Türkiye’nin devlet destekli bir çeviri programı başlatması için 2005 yılını beklememiz gerekti. Uluslararası kitap fuarlarına Türkiye ulusal stantları ile sürekli katılımın sağlanması ile de bu çaba gelişti. 2008’de Frankfurt Kitap Fuarı Onur Konukluğumuz, Orhan Pamuk’un Nobel alması ile hoş bir tesadüfle, yani tevafukla başlayıp, hızla gelişti TEDA. Türk kültür, sanat ve edebiyatının klasik ve çağdaş eserlerinin yayınevlerince Türkçe dışındaki dillere çevrilmesi, yayımlanması ve tanıtılması esasına dayalı çeviri ve yayım destek programı olan TEDA ile 2005-2021 yılları arasında 85 farklı ülkeden 725 yayıncının 3495 başvurusu maddi olarak desteklenmiş. TEDA Programı kapsamında 60 farklı dile 2.750 eserimiz yayımlanarak okurlarla buluşmuş.
Tabii ki sadece TEDA yeterli değildi. Yayıncılar ve edebiyat ajanları da TEDA’nın açtığı yoldan yürüyüp kendi çabalarıyla Türk Edebiyatının dışa açılımına katkıda bulunuyorlar. Türkiye Basın Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından düzenlenen Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları da bu amaçla yapılan önemli bir etkinlik. İlk kez 2016’da 14 farklı ülkeden 17 katılımcıyla gerçekleştirilen İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmalarının yedincisi bu yıl 8-9-10 Mart 2022 tarihlerinde İstanbul Cevahir Otel’de gerçekleştiriliyor. 7. İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşması’na 72 ülkeden 555 yayıncı ve ajans katılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen İstanbul Uluslararası Yayıncılık Haftası da başladı. 72 ülkeden toplam 555 yayıncıyı İstanbul’da bir araya getirecek etkinlik, 11 Mart’a kadar sürecek.
Bu etkinliklerde hedef İstanbul’u global bir telif pazarı haline getirmek. Behçet Necatigil ve onun gibi yazar ve şairlerin, yayınevlerinin bireysel çabalarından, gönüllü edebiyat elçiliklerinden bugünlere gelmek gerçek bir başarı hikayesidir. Tüm emeği geçenleri, destek verenleri kutluyorum.
edebiyathaber.net (9 Mart 2022)