Edgar Allen Poe’nun 1841’de yayınlanan “Morg Sokağı Cinayetleri” ilk polisiye kabul edilir. İlk detektif de Auguste Dupin olur. Bir kadının yazdığı ilk polisiye ABD’den. Seeley Regester takma adıyla yazan Metta Fuller Victor’ın “The Dead Letter”. 1866’da yayınlanmış. 100’den fazla ucuz “dime” roman yazmış. İlk ucuz romanı Alice Wilde’ın yayın tarihi 1860. “Ucuz” romanları 16-32 sayfa oldukları için gerçek anlamda roman saymıyorlar. O nedenle “The Dead Letter” “gerçek uzunlukta” olduğu açıklaması ile ilk polisiye roman sayılmış. Yani polisiye tarihçileri arasında bir anlaşmazlık var. Dünya polisiye edebiyatında ilk kadın kahraman ise Mrs. Gladden’miş. Mrs. Gladden’in kahramanı olduğu Andrew Forrestr’ın The Female Detective’i 1864’te yayınlanmış.
Türk edebiyatında ise polisiye Ahmet Mithat Efendi ile başlar. Türk romanının kurucu babası Ahmet Mithat Efendi’nin 1884’te yazdığı Esrar-ı Cinayat isimli kitabı Türkçe polisiyenin ilk telif eseri olarak kabul edilir. Ahmet Mithat Efendi, Türk edebiyatında ilk dedektif kahramanı ise 1882’de yazdığı Dürdane Hanım isimli romanda baş kahraman olarak yer alır. Ulviye Hanım, polisiyemizin ilk detektifidir. Bir başka deyişle ilk polisiye detektifimiz bir kadındır.
“Dönemine göre sıradışı, bağımsız ve güçlü bir kadın olan Ulviye Hanım, aynı zamanda edebiyata düşkün, sıkı bir roman okurudur. Gün gelir okuduklarıyla yetinmeyerek gerçek bir olayın nasıl yaşanabileceği merakına kapılır. Bunun için karşı yalıdaki komşusu Dürdane Hanım’ı henüz icat edilen telefon aletiyle dinlemeye başlar: Dürdane Hanım saplantı derecesinde âşıktır, üstelik kendisine eskisi kadar yüz vermeyen sevgilisinden bebek beklemektedir. Bu tam da Ulviye Hanım’ın aradığı türden bir hikâyedir. Kendisi de bu hikâyeye kâh erkek kılığına girerek, kâh hafiye gibi iz sürerek, kâh hemcinsi adına intikam planları kurarak dâhil olur.”
Neden Dürdane Hanım, Türk edebiyatının ilk polisiyesi olarak kabul edilmemiş? Neden ilk dedektifimiz Ulviye Hanım değil? Bu soruların cevapları araştırılmaya değer. Sanırım işin içinde cinayet yok diye. Ama cinayetsiz polisiye yazılabileceğini de biliyoruz.
Server Bedi adıyla polisiyeler yazan Peyami Safa’nın Tilki Leman ve Çekirge Zehra karakterleri “güzel ama ahlaksız” sayılmış yani polisiyelerin kötü kadınları olarak tarihe geçmiş. Cingöz Recai’nin kadın halleri gibiler. Yakalamıyor, kaçıyorlar. Onları kovalayan ise Ahmet Fatin gibi polisler. Tabii Behlül Dânâ’nın Şeytan Hadiye’sini de unutmamak gerek.
“İlk kadın polisiye yazarımız kimdi?” sorusu da tartışılmaya değer. Semra Altunal “Kadın Yazarların Polisiye Romanlarında Suç Kavramı” adlı Yüksek Lisans Tezi’nde (Ankara, 2018) Halide Edib Adıvar’ın Yolpalas Cinayeti’ni (1936) bir kadın yazar tarafından yazılan ilk polisiye olarak gösteriyor. Ama ondan da önce Fahriye Şükrü’nün 1933’te yayınlanan “Pembe Evin Esrarı” varmış. Bu bilgiye Ahmet Ümit, Seval Şahin ve Didem A. Büyükarman tarafından yayına hazırlanan “Feminizm ve Polisiye” derlemesinden öğreniyorum. Polisiye roman olarak düşünürsek “Yolpalas Cinayeti” daha akla yakın geliyor çünkü Fahriye Şükrü’nün “Pembe Evin Esrarı” sadece 15 sayfa. Yani bir öykü sayılabilir. Ama polisiye edebiyat dersek ilk yazan Fahriye Şükrü oluyor. Tabii Fahriye Şükrü’nün hayatı ve eserleri de merak konusu olacaktır. Ben bir bilgiye ulaşamadım.
Feminizm ve Polisiye, “Türkçe yazılan polisiye edebiyatını farklı bakış açılarıyla ele almak üzere” 16-17 Eylül 2022 tarihlerinde Beyoğlu Aynalıgeçit’te gerçekleştirilen “Cinai Muhabbetler” başlıklı konuşma dizisinin ikincisinin yayını. Türkçe polisiyenin kadın kahramanlarını, kadın yazarlarını ve bu edebiyattaki kadınlığı ele alan kitapta Bülent Çağlakpınar, Didem A. Büyükarman, Hacire Aktaş, Sinem Şahin, Nedret Öztokat Kılıçeri, Selin Gürses Şanbay, Feryal Saygılıgil ve Abdullah Ezik’in makaleleri bulunuyor. Ahmet Ümit moderatörlüğünde, günümüzün önde gelen polisiye yazarları Elçin Poyrazlar, Suat Duman, Tuna Kiremitçi ve Yaprak Öz’ün “Polisiyede Kadın Kahramanları Yazmak” başlıklı panel çerçevesinde yaptıkları konuşmalar da kitapta yer alıyor.
“Türkçe polisiye” ve “Türkçe yazılan polisiye” adlandırmaları bana biraz zorlama geldi. Neden “Türk polisiyeleri” diyemiyoruz, acaba? Sanırım “Türk edebiyatı” dememek için. Ben “Türk edebiyatı” diyenlerden olduğum ve Amerikan polisiyelerine “İngilizce yazılan polisiye” diyemediğimden bu eserleri de “Türk polisiyesi” sayıyorum. Tabii bu ayrı ve bitmeyecek bir tartışma konusu.
Türk kadın polisiye yazarlarına, Türk polisiyelerinin kadın kahramanlarına, detektiflerine dönersek, kitaptaki yazılarda dikkati çekilen en önemli ve gerçekten unutturulmuş yazar “Nihal Karamağaralı” adıyla yazan Müzehher Vâ-Nû. Müzehher Vâ-Nû, bazılarını eşi Vâlâ Nurettin’le birlikte kaleme aldığı 13 polisiye yazmış. Çok sayıda polisiye çevirmiş. Kitaplaşmış ilk polisiyesi “Kim Zehirledi Bunları” (Olay yay. 1944). Polisiyelerinin çoğu gazetelerde tefrika olarak kalmış. Kadın kahramanları Anberu Dadı ve Güler G. “Ummadık Taş Baş Yarar”la (1952) başlayan dört romanlık bir dizide detekliflik yapıp cinayetleri çözmüşler. Kendi adıyla sadece anılar kitabı “Bir Döneim Tanıklığı”nı (1987) yayınlayan Müzehher Vâ-Nû ve romanları akademik ilgiyi hak ediyor. Doğrusu yaşam öyküsünü de eserlerini de merak ettim. Feminizm ve Polisiye’deki Sinem Şahin’in yazısı bu ilginç yazarı ve kültür insanını tanımak için iyi bir başlangıç olabilir.
Zuhal Kuyaş da ilki 1949’da yayınlanan üç polisiye romanıyla unuttuğumuz ve araştırılması gereken bir başka yazar. Zuhal Kuyaş’ın ilginç konulu ve kahramanlı romanları hakkında da Abdullah Ezik yazmış.
Polisiyenin birçok kadın yazarını unuttuğumuz anlaşılıyor. Semra Altunal tezinde Emel Dilman, Pakize Başaran, Melek Melih Bayrı, Zehra Aysu ve sinema ve tiyatro sanatçısı olarak tanıdığımız ve tiyatro eserleri de olan Lale Oraloğlu’nun isimlerini veriyor. Tabii Suat Derviş ve Peride Celâl’i de unutmamak gerek.
Sonraki yıllarda gazetelerde tefrika yayınına ilginin azalması popüler romancılığın da bitmesini getirmiş. Tabii polisiyeler de ortadan kaybolmuş. Yeniden doğuş için araştırmacılar 1980’leri gösteriyor. Ahmet Ümit’in öncü rolüne dikkati çekmeliyim. Sayesinde tür olarak polisiye Türk edebiyatının içinde yerini yeniden aldı ve görünür oldu.
Kadın detektifler de romanlarda yeniden yer almaya başladı. Ahmet Ümit’in Kavim’inde Kriminolog polis Zeynep, Birol Oğuz’un Siyah Beyaz’ında kadın dedektif Suat Erez, Çağan Dikenelli’nin ev kadını detektifi Melek Teyze ilk örneklerden.
2000’li yıllar hem Türk polisiyesi hem de kadın polisiye yazarları açısından altın çağ oldu. Onlarca kadın yazar polisiye yazmaya başladı. Pınar Kür, Nihan Taştekin, Cahide Birgül, Şebnem Şenyener, Esmahan Aykol, Piraye Şengel, Ayşe Erbulak, Esra Türkekul, Yaprak Öz, Verda Pars, Yonca Erdener, Elçin Poyrazlar, Gülce Başer, Ayfer Kafkas, Nuray Atacık, Gökçe İspi Turan ilk aklıma gelenler ama liste oldukça uzun.
Piraye Şengel’in Ayçöreği Dedektiflik Bürosu’nun iki ortağından Azade pek rastlanmayacak bir kahraman. Çünkü bizde özel dtektiflik pek gelişmedi. Kadın özel detektif de pek yok. Gazeteci kökenli çok detektif var. Nihan Taştekin’in Ece’si, Sibel Köklü’nün Rüya’sı, Elçin Poyrazlar’ın kadın gazeteci kahramanları hemen aklıma gelenler. Esmahan Aykol’un kitapçı – sahaf kahramanı Kati Hirşel’i de mesleği nedeniyle hep anımsarım. Tiyatro yönetmeni, arkeolog, öğretmen, psikolog, spor hocası, ev kadını gibi kadın kahramanları var kadın polisiye yazarlarımızın.
Kadın polislerin kahraman olarak polisiyelere girmesi ise Ahmet Karcılılar’ın 2002 tarihli Akrep ile Semender’i ile olmuş. Polis memuru Hale’yi tanımışız. Ama devamı gelmedi sanıyorum. Semra Altunal, Müzeyyen Yılmaz’ın “Kod Adı Ceyda” (2005) adlı yedi kitaplık polisiye serisinin başkahramanı, emniyet teşkilatının zeki, başarılı ve genç komiseri Ceyda’dır, diye yazıyor. En yeni ve iyi örneklerden biri de Elçin Poyrazlar’ın Komiser Suat Zamir’i.
- “Feminizm ve Polisiye”, Haz. Ahmet Ümit, Seval Şahin ve Didem A. Büyükarman, Sanat Kritik yay. Nisan 2024.
edebiyathaber.net (19 Haziran 2024)