İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu İthaki Yayınları’ndan çıkan “Kendimi Doğurmadan Hemen Önce” isimli kitabıyla Çağla Çinili.
“Özellikle karakterlerin iç seslerine yer vermek istedim, kafalarının içini duymamızı istedim.”
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?
1992 yılında Sakarya’da doğdum. İstanbul Barosu’na bağlı bir avukatım. İlk öyküm Varlık’ta, ilk şiirim Çevrimdışı İstanbul’da yayımlandı. Londra ve Ohio menşeili Lungs Project- New Lanscapes isimli yeni jenerasyon dünya kadın şiirleri antolojisinde İngilizceye çevrilmiş 5 şiirimle yer aldım. Ecinniler Kültür ve Edebiyat Dergisi’nin üç kurucu editöründen biriyim. Kahveyi ve tangoyu seviyorum. Feministim. Kendimi her zaman yazarak ifade etmeye çalıştım çünkü hayat akışı içinde deneyimlediğim diğer pratiklerin hiçbirinin bana yazmak kadar geniş bir ifade imkânı sunduğundan emin olamadım. Okumaya ciddi yaklaşınca yazmaya da ciddi yaklaşmaya başladım. Mesleğimi de bu bilinçle seçtim. Dergicilik, öykücülük, avukatlık… Sermayem kelimeler oldu hep.
Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?
15 yaşından beri Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katılma hayalim vardı ama buna hiçbir zaman cesaret edemediğim için dosya da yapmamıştım. Pandemiden birkaç ay önce sürekli bekleyerek zamandan başka bir şey kaybetmeyeceğimi, yarışma sonuçlarını bekleme heyecanının bile 15 yaşındaki halime verebileceğim en güzel hediye olduğunu fark ettim. Yani mesele cesaret etmekti esasında. Yazdıklarım kimler, anlattıklarım neler, öykülerimde yer alan kırılma noktalarının ortak bir yönü var mı, varsa benim için önemi nedir, bu öyküler kimleri temsil ediyor yüzleşmesiydi. Arşivimde kimi dört senede, kimi üç senede kimisi bir haftada bitmiş olan çeşitli zamanlarda yazdığım ama üstüne çok çalıştığım öyküleri eledim, sıraladım, birbirleri üzerine tekrar ördüm. Böylece ortaya bir arada olmaktan, birbirlerinin arkasında durmak için yazıldığından son derece emin 10 öyküden oluşan bir “Kendimi Doğurmadan Hemen Önce” evreni çıktı. Hatta şu andaki hali ile taslak hali redaksiyon haricinde ve öykü sıralamaları dahil tastamam aynıdır.
Yazarken fincan fincan Türk Kahvesi içmek haricinde sabit bir rutinim yok. Bununla birlikte yazacağım karakterleri birkaç ay tanımaya ve kafamın içinde onlarla vakit geçirmeye çalışırım eğer bunu bir ritüel olarak kabul edebileceksek.
Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?
Editörüm Devrim Horlu öykülerimden birkaçını okumuştu, yarışmadan bir sonuç alamazsam dosyayı incelemek istediğini söyledi. Esasında yarışmada derece elde edemesem bile dosyayı göndermeyi planladığım üç yayınevinden biri de İthaki’ydi. YNN sonuçları açıklandıktan sonra derece almadığımı görünce de hemen yolladım. İncelenip kabul edildi. Oldukça kendiliğinden bir süreçti, gerçekten hiçbir zorluk yaşamadım. Sanıyorum asıl zor kısmı dosya yapmaya karar verene kadar geçen yıllardı.
İlk kitap hem yazar, hem yayınevi açısından birlikte yeni bir yola çıkmanın heyecanını taşır. Siz de özellikle Ecinniler Kültür ve Edebiyat Dergisi’yle yaptığınız çalışmalarla edebiyat ve yayıncılık dünyasına emek veriyorsunuz. Bu deneyimlerinizle birlikte değerlendirdiğinizde “ilk kitap” olgusuna nasıl bakıyorsunuz?
Çok özel bir süreç olduğunu düşünüyorum ilk kitap sürecinin. Üstelik yalnızca yazan kişi için değil, ilk dosyanın kitaplaşmasında emeği geçen herkes için çok özel bir süreç. Bu bakımdan Ecinniler’de yer verdiğimiz “yayımlanan ilk öyküler” ve “yayımlanan ilk şiirler” beni/bizi hep çok heyecanlandırmıştır, yazar ve şairin heyecanını paylaşmak da mutlu etmiştir. İlk olan şeylerin tamamına yüklediğim anlam sanıyorum bir başlangıç olduklarını düşünmemden ileri geliyor. Devamı gelecek güzel şeylerin bir başlangıcı…
Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Kendimi Doğurmadan Hemen Önce, on öyküden oluşan bir öykü kitabı. Neredeyse tamamı kadınlar ve çocuklar olan kahramanların hayatlarına en büyük kırılımları yaşamadan hemen önceki, kendi gerçeklikleriyle yüzleştikleri anlarda dâhil oluyoruz. Özellikle karakterlerin iç seslerine yer vermek istedim, kafalarının içini duymamızı istedim ve öyküleri bu bağlamda kaleme aldım diyebilirim. Bir durumu yahut olayı yazan kişi olarak büyük müdahalelerle anlatmaktansa, karakterlerin iç seslerinin kendi olay ve durumlarını anlatmalarını önceledim. Diyebileceklerim bu kadar 😊
Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?
Yaklaşık bir senedir taslağını çok kabaca tamamladığım fakat yazıya dökmeden zihnimde dallanıp budaklanmaya bıraktığım, romana evrilecek bir kurmaca var. Ancak tamamlanması birkaç seneyi bulur diye düşünüyorum. Bu kurmacayı destekleyen bazı okültizm, coğrafya ve tarih konulu kitaplara ağırlık verdiğim bir süreçteyim. Diğer yandan öyküler yazmaya devam ediyorum. İki antoloji için birer öykü tamamladım. Bunlar haricinde Ecinniler için hazırladığımız dosyalar kapsamında çalışmalarım devam ediyor.
Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?
Çok fazla okuma yapmak ve okunan kitabı kurmaca tekniği üzerinden de inceleyerek okumak çok yararlı oluyor. Bunun yanında şiir, psikoloji, mitoloji, sosyoloji, siyaset hatta ekonomi okumaları bile kurmacayı çok besleyen kaynaklar. Yazmak bir süreç, yazmadan tecrübe kazanamayacağımız gibi okumadan da iyi yazamayız. Bunun yanında yaşananlara rağmen değil yaşananlarla birlikte yazmayı öneriyorum. Hayata karışmak, kendimizle tanışmak, yeni insanlar keşfetmek, bazen hatalar yapmak ama kendi yolumuzdan, kendimizin seçtiği geleceğe doğru gitmeye çalışmak gerek. Anlattıklarınızın anlaşılmak istemek gibi bir amacı olmalı, bu amaç/ların ne olduğu da ancak gerçekten “yaşayarak” bulunabilecek şeyler. Böylece mış gibi yazmayız, bir duygu, bir duruş ve bir amaç üçgeninde tutarlı yazarız. Son olarak altını çizmek isterim ki bu saydıklarım kendi sürecimden yola çıkarak yararlı olacağını düşündüğüm önerilerdir. Yazmanın başlangıcında herkesin önünde bilindik yollar olacaktır. Lakin çoğu yazar ve şair açılmış yollardan gitmez, kendi yolunu kendisi açar. Dolayısıyla aslında önerilerim birçok kişi için geçerli olmayabilir de…
edebiyathaber.net (18 Nisan 2022)