“Edebiyat öğretmez ama edebiyatın öğrettiğini de hiçbir şey öğretemez”* demişti Adnan Binyazar bir programda. Bunu duyduğumdan beri unutmam ve inancımı her dem taze tutarım. Çok esaslı bir deyiştir çünkü. Gerçekliğini hiçbir zaman yitirmeyecek. Okuduğumuz birçok kitapta bu gerçekliği teyit ediyoruz, edeceğiz.
Bu söylemi doğrulayan örneklerden biri de Aydın Balcı’nın kaleme aldığı, Rıfkı Demirelli’nin resimlediği ve Parmak Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan “Deliçay’da Beş İnci.” Yazar kitabını “yıllarını inci kefallerine adamış Prof. Dr. Mustafa Sarı’ya” diyerek bir bilim insanına ithaf etmiş. Deliçay’da Beş İnci” bir yolculuk romanı. “Kendine dönüş ve kendini buluşun anlatısı… Yaşam, her canlı için ayrı bir yolculuk. Bazı canlılar, yaşam amaçlarıyla beraber gözlerini açıyorlar dünyaya. Deliçay’ın Beş İncisi’nin de yaşamları bu amaç etrafında şekilleniyor ve zorlu bir maceraya dönüşüyor. Bu kitapta, inci kefallerinin varlıklarını sürdürebilmek için girdikleri sürükleyici bir yol hikâyesine tanıklık ederken kendi yaşamınızdaki amaçlar için yeterince çaba gösteriyor muyum diye de soracaksınız kendinize” diyor arka kapakta.
Bir çocuğa bir okura bunu düşündürebilmek için, kaç saat, kaç gün gerekir olağan koşullarda? Bunun önemini kavratmak için neler neler anlatılabilir? Aydın Balcı, bu şifreleri aktarırken coğrafyamızın uzak bir köşesindeki inci kefallerine de dikkat çekiyor. Sık kullandığımız bir deyimdir “bir taşla iki kuş vurmak.” Yazar tam olarak bunu yapıyor demem yanlış olmayacaktır. Öyle ya, Van’ı, Van Gölü’nü bilmeyenler, inci kefalini ne bilsin. Onların yaşam mücadelesini, neslini devam ettirebilmelerinin önemini ne bilsin!
Kitabın sonunda öyküyü tamamlayan, anlatılanların neden önemli olduğunu kanıtlayan “İnci Kefallerinin Gerçek Öyküsü” yer alıyor. Okur bu gerçeklerle yüzleştiğinde öncesinde okudukları daha bir anlam kazanıyor.
Kitapta yer alan resimler anlatılan öyküyü tamamlayıp o yerel havayı kazandırsa da bu tür resimlemelere çağdaş çocuk edebiyatında artık sık rastlamadığımı da belirtmeliyim. Rastlamamam bir eksiklikten kaynaklı değil, çağdaş çocuk edebiyatında bu tür resimlemelerin yer bulamamasından. Fakat renklerin canlılığı vs. dikkat çekici ve anlatıyı tamamlıyor.
Aydın Balcı’nın anlatısına gelince… Onu tanıyanlar onun iyi bir masalcı olduğunu bilirler. Masalcı kimliğinin izlerini de diğer anlatılarında hissedebiliyoruz. Bundan dolayıdır ki, kapakta yer alan “masal tadında roman” tanımlaması da yerinde bir tanımlama olmuş.
Dönersek en başa… Çocuklara yönelik kitaplarda didaktik bir anlatım olmamalı. Kitaba karşı birçok çeldirici etken varken önlerinde, onları kitaba yakın tutmak için edebi gücü baskın kitaplarla buluşturmalıyız. Aksi takdirde okuru da kitabı da kaybedeceğiz. Bu konuda farklı sesler yükselse de zaman zaman pek dikkate alınmadığı da bir gerçek.
O zaman yaşasın edebiyat yaşasın inci kefalleri.
*Deliçay’da Beş İnci
edebiyathaber.net (19 Haziran 2023)