İnişli çıkışlı kitap: Beşinci Kat | Ahmet Kalkan

Ağustos 28, 2023

İnişli çıkışlı kitap: Beşinci Kat | Ahmet Kalkan

Son cümleyi okudum. Kitap ellerimin içinde, gözüm kapalı. Ferengiz’in yeşil gözleri gülerek bana bakıyor. Nalan’ın saklanır gibi bir hali var, “ben de böyleyim işte” diyor elleri önünde birleşmiş, biraz mahçup. Emel yeniden başlamanın heyecanını taşıyor, Nalan’ı çıkarmaya çalışırken köşesinden.

Gözümü açıp ön kapağa baktığımda, üçünü de kanat çırparken gördüm; sırlarından, bastırdığı düşüncelerden ve belki biraz da kendilerinden kurtulmuşken. Dilimi yokladım. Tatlı bir mırıltı, daha önce dinlediğim hiç bir şarkıya benzemeyen. Bu o şarkı işte; sizin de okuduktan sonra söylemeye çalışacağınız.

İlk kez bir kitap hakkında yazıyorum. Beni yazmaya cesaretlendiren o yazarın kitabı. “Yaratıcı Yazmanın Hazzı” ile elimden tutup, derslikte bir boş sıraya oturtan ve “yazarsan yazarsın, yazmazsan yazmayan” kolaylığında kalemi sevdiren Sayın Gülayşe Koçak’ın son kitabından söz etmek istiyorum; Beşinci Kat’tan.

“Sıfır Noktası” deyince aklınıza ne gelir?

“Normal çok tehlikeli bir kelime” midir?

Bu iki soru Sayın Koçak’ın yaratıcı yazma eğitimlerinde üzerinde durduğu ve kilidi açan sihirli iki anahtar. Sadece yazarken değil, yaşarken de sorgulanması gereken “normal” kavramı kitap içerisinde karakterler üzerinden öyle çarpıcı ve şaşırtıcı şekilde sorgulanmış ki; okurken, sizi kabullendiğiniz bütün normalleri temelinden sarsmaya çekiyor. Çekiyor kelimesini “itiyor” yerine bilinçli olarak seçtim, çünkü kitap toplumda yaygınlaşmış ya da kanıksanmış kalıpları yıkarken, bir sonraki sayfayı öncekinden daha da cazip kılıyor.

Seslerin ve özellikle kokuların, ne türlü anlamlar taşıdığını, nasıl bir üstünlük aracı olarak kullanılabildiğini ve hatta sınıfsal bir işaret haline gelebildiğini usta örneklerle gözler önüne seriyor. Unutmak istediğiniz hatıraların hiç beklemediğiniz bir anda duyduğunuz bir koku ile gömdüğünüz yerden dirilip karşınıza oturduğu oldu mu hiç? Aynı kokuyu farklı bir zaman ve ortamda duyduğunuzda, annenizin ellerini tutma isteğiyle gözlerinizin dolduğu? Bir ayakkabı topuğundan çıkan sesin sizi ezdiği? Üzerinize hücum eden acımasız ve hırçın bütün sesleri sessizliğinizle bastırdığınız? Sesleri ve kokuları size farkettirecek bir deneyim olacak, bu akıcı okuma.

Nalan anlatacak, siz dinleyeceksiniz. Bir apartmanın kapıcı dairesinde açtığınız gözleriniz bir gün Emel’le tanışacak “Beşinci Kat”tan. Ailesiyle tanışmasına üzülseniz mi sevinseniz mi bilemeyeceksiniz.

Bir gün, o daracık evin ortasına Ferengiz çıka gelecek. Nalan ve Emel şaşıracak, üzülecek, uzak duracak, kızacak, küsecek, çekinecek, sevecek, imrenecek, hayret edecek. Bakalım siz neler hissedeceksiniz?

Bir aşağı bir yukarı gidiş gelişler arasında hüzünler, sevinçler, korkular, kokular ve sesler biriktireceksiniz. Küçük bir kız çocuğu olup, merak ve heyecan duyduğunuz bir anın, çalınmış çocukluğunuz olacağını bilemeden, geriye alamayacağınız o çekingen adımı atacaksınız. “Tutup elinden çekecek yok mu?” diye çırpınırken imdadınıza bir başka komşu yetişecek.

Aşklarınız olacak açıktan ya da platonik. Birini seveceksiniz söyleyemeden, birine yakıştırırken kıskançlıkla, bir başkasını sevdiğini öğreneceksiniz hayretle. Sonra birini değil, sevmeyi öğreneceksiniz. Sevmenin kendisini sevmeyi.

Sahi amma da uzattım. Zaten okuyacaksınız.

Uzun lafın kısası; çocukluklarından yetişkinlik dönemine kadar yan yana yaşamış üç kadının, birbirlerinden uzak tuttuğu yaşanmışlıklarını örgüleyen bu kitap, bir akşam çıka gelen davetsiz ve istenmeyen bir misafirin çaktığı kıvılcımla sırların açılıp, içlerin döküldüğü bir özgürleşme seansına çıkıyor.

Her kitabın en az bir cümlesi vardır bana yazılmış. İşte bana yazılmış cümlelerinden biri bu kitabın:

“Yapabildiklerime sevinmek yerine yapamadıklarıma üzülmeyi kes!”

Bakalım, size yazılmış cümlesi hangisi olacak?

Bakalım, sizin mırıltı şarkınız nasıl olacak?

Hadi o zaman, iyi okumalar.

edebiyathaber.net (28 Ağustos 2023)

Yorum yapın